Savaş güzellemesi yapan medya

  • 09:10 25 Haziran 2023
  • Medya Kritik
Öznur Değer
 
HABER MERKEZİ - Savaş ve ölüm güzellemesiyle toplumsal ahlak ölçülerinin aşınmasında birincil rol oynayan iktidar medyası, Kürtlere, sivillere yönelik saldırı ve katliamları “terör” kavramıyla meşrulaştırarak militarizmin değirmenine adeta su taşıyor.  
 
Günümüzde iki çeşit medya var. Birincisi halkın medyası, ikincisi ise iktidarın. Liberallerin, demokratların, solcuların, radikallerin, sekterlerin, İslamcıların, faşistlerin, ülkücülerin vb. diye bir medya ayrımı yok artık. Tüm iradesini iktidara teslim etmiş ve hatta kimi zaman iktidar yerine de yazıp çizerek adeta iktidarın sözcülüğüne soyunan, halk ve toplum çıkarını gözetmeden iktidarın çıkarları endeksinde varlığını sürdüren bir iktidar medyası ile karşı karşıyayız. Diğer yandan ise tüm bunlar karşısında duran halkın özgücü ve iradesini esas alarak toplumsal çıkarları gözeten, toplum yararına içerik üreten bir medya hakikati bulunuyor. Ak ile kara kadar net olan bu iki çizginin bir belirleyeni toplum iken diğer belirleyeni toplumu karşısına alan iktidar. Ya tek adamın medyası ya da tek adam karşısında duran milyonların medyası…
 
Medya aracılığıyla suçlar kanıksanıyor
 
Geride bıraktığımız kritik seçim gündeminin ardından kamuoyunun “bıkkınlaşan” halini fırsat bilerek savaş tamtamlarını yeniden çalan iktidar, medya aracılığıyla da toplumsal ve ahlaki refleksleri yok etmeyi amaçlıyor. Savaşı, “meşru saldırı” şeklinde medya aracılığıyla topluma sunan iktidar ve medyası, “terör” ve “terörist” gibi bayağı kavramlarla meşru zemini doldurma peşinde. Alışılagelen bir durum halini alan bu kavramların medya aracılığıyla kitlelere empoze edilmesi, yine kitlelerce kanıksanması, sıradanlaşması ve olağanlaştırılmasıyla beraber savaş bilançosunun ağırlaştığına tanıklık ediyoruz.    
 
Medya yozlaşmada rol oynuyor  
 
Yine yukarıda belirttiğim ve medyanın ikinci grubunda, yani iktidar grubunda yer alan temsilcileri aracılığıyla toplum, ahlaki ve toplumsal değerlerinden uzaklaştırılmaya, yozlaşma ve çürümüşlüğe mahkum edilmeye çalışılıyor. “Kan” ve “ölüm” sevicilik gibi toplumsal değerlerin aksi bir duygu ile bireyler arasındaki toplumsal bağ ve dayanışma köprüsünü yıkmayı hedef edinen iktidar medyası, duyarsız, sığ ve ırkçı yani “köle” bir toplum yaratmaya soyunmuş.
 
İktidarın yarattığı kitle medyanın yükünü hafifletiyor
 
Ve tabi ki tüm bunların en iyi şekilde yönetildiği çok önemli bir kavram var ülkede. Kürt… Algı operasyonlarıyla toplumun belleğini formatlayarak kendi edimlerini yerleştiren iktidar medyası, Kürtlere yönelik saldırılarının meşru zeminini yarattığı kitleden alıyor. İktidar ve medyası eliyle yaratılan sorgulama kültüründen uzak, bireyci, tekçi ve tekdüze bu kitle iktidarın yarattığı toplumsal tahribatları güzelleyip destekleyerek medyanın da yükünü hafifletmiş oluyor. Öyle ki zaman zaman medya yerine de yazıp çiziyor ve hatta yol gösteriyor bu kitle.
 
Astana’da Rojava’ya saldırı haritası mı çizildi?
 
Kürtlere yönelik baskı ve saldırıların kitlelerce artık kanıksanmaya, olağan görülmeye başladığından söz etmiştim. Nitekim Türkiye’nin Suriye rejimi ile masaya oturabilmek için uzun uğraşlar vermesi sonucu İran ve Rusya’nın da dahil olduğu 4’lü görüşmelerin gerçekleştiği Astana’da “Rojava’ya saldırı haritası mı çizildi” sorusunu soramadan edemiyorum. Neden mi? İki gün süren Astana görüşmelerinin başladığı 20 Haziran’da Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile Rojava’nın önemli ve stratejik kentlerinden biri olan Qamişlo’ya saldırı düzenlendi. (Qamişlo, Hesekê iline bağlı Kürtlerin yaşadığı bir ilçe olup Nusaybin sınırında bulunuyor.) Tirbespiyê-Qamişlo yolunda gerçekleşen saldırıda araçta bulunan Qamişlo Kantonu Eşbaşkanı Yusra Derwêş, yardımcısı Leyman Şiwêş ve meclis üyesi Fırat Tuma yaşamını yitirirken, Qamişlo Kantonu Eşbaşkanı Gabî Şemûn ise yaralandı.
 
Göz yumulursa lokal saldırılar globalleşecek
 
Kanıksanmaması gereken ancak önünde durulmadığı müddetçe de artarak devam edecek olan Kürtlere, Kürt siyasetçilere, aydınlara ve yurtseverlere yönelik suikast ve katliamların yaratacağı lokal ve global etkileri görmek hayati önem taşıyor. Gerek Süleymaniye başta olmak üzere Güney Kürdistan kentlerinde artan suikastlerin (Mezopotamya İşçiler Derneği üyesi Hüseyin Arasan ile Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi Nagihan Akarsel en önemli örneği) gerekse de Rojava’da Kürtlerin, sivillerin, köylülerin hedef alınarak katledilmesi acı ve ağır tablonun kısa bir özeti.
 
Olağanlaştırma suç üretiyor
 
Elbette saldırılar Federe Kürdistan ve Rojava ile sınırlı değil. Kürt düşmanlığını kendine adeta ilke edinerek temel politikası haline getiren AKP ve MHP ittifakı, dışarda katlettiği Kürdün yanı sıra içerde katledemediği Kürde ise çeşitli baskılama yöntemleri uygulamakta. Alışılagelmiş gözaltı ve tutuklamalar bir yana ırkçı saldırıları bir konsept haline getiren iktidar ve bunun savunmanlığını üstlenen medya, yeni suçların öznesi durumunda. 18 Haziran’da Trabzon'un Maçka ilçesindeki TOKİ inşaatında çalışan 6 Kürt işçinin ırkçı saldırıya maruz kalması sonucu ağır yaralar alması, iktidar-medya eliyle Türkiye’de gerçekleşen ötekileştirmenin güncel örneği. Irkçı saiklerle gerçekleştiği aleni olan saldırının Trabzon Valiliğince "yüksek sesli müzik nedeniyle mahalle sakinleriyle tartışma" olarak nitelendirilmesi ise kanıksamanın başka bir emsali.
 
 Peki iktidar medyası Qamişlo’da katledilen Kürt siyasetçileri nasıl gördü?
 
Katliamın sabahındaki gazete manşetleri bizleri şaşırtmadığı gibi “Kürt= terörist” gibi alışılagelmiş denklemi yeniden gözler önüne serdi.
 
21 Haziran’da katliamı işleyen gazetelerden Yeni Şafak gazetesi haberi, “MİT’in Suriye Kamışlı’da düzenlediği SİHA operasyonunda terör örgütü PKK/YPG'nin sözde Kamışlı Kantonu Eş Başkanı Yusra Derviş ile Liman Şiveş ve Fırat Tuma imha edildi” şeklinde servis ederken, Aydınlık gazetesi “MİT PKK'lıları vurdu ses yine HDP'den geldi” başlığıyla haberi duyurarak, “Milli İstihbarat Teşkilatı, Suriye'nin kuzey doğusunda, Türkiye sınırında yer alan Kamışlı'da SİHA ile terör örgütü PKK/YPG'yi hedef aldı” ifadelerini kullandı.
 
Kürtleri katleden zihniyet HDP’yi hedef aldı
 
İktidarın adeta sözcülük görevini üstlenen Yeni Akit gazetesi, “MİT PKK'lıları vurdu HDP ses verdi” başlığını kullanırken, devamında “Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Suriye'nin kuzey doğusunda, Türkiye sınırında yer alan Kamışlı'da SİHA ile terör örgütü PKK/YPG'ye bir darbe daha indirdi. Bu gelişme sonrası ses yine HDP'den çıktı” sözleriyle HDP’yi hedef aldı.
 
İktidar medyası ve copy paste
 
Sabah gazetesi, “MİT’in operasyonu HDP’yi rahatsız etti: Skandal çağrı” başlığıyla HDP’nin katliama dair açıklamasını konu alırken, TGRT Haber “MİT teröristleri öldürdü, HDP tepki gösterdi! Skandal çağrıda bulundular…” başlığını kullanarak Sabah gazetesiyle benzer ifadeler kullandı. Star gazetesi ise “MİT'in operasyonu sonrası HDP'den skandal çağrı: Suikastlar durdurulsun” başlığıyla aynı zihniyetin sürdürücüsü oldu.
 
Hal böyleyken, ölüm ve katliam güzellemesi yapmayan, toplumsal çıkar ve değerlere saygı duyan medya ancak özgürleşebilir ve topluma karşı tarihi rol ve misyonunu oynayabilir.