İranlı Mina Saadadi: Birlik olun, tetikte kalın ve pes etmeyin

  • 09:02 27 Ağustos 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Siyasi mülteci olarak Hollanda'ya giden İranlı gazeteci Mina Saadadi, kadınların direnişinin cesaret yaydığını söyleyerek, “Birlik olun, tetikte kalın ve pes etmeyin” çağrısı yaptı.
 
Kürt kadın Jîna Emînî’nin Tahran’da katledilmesinden sonra İran ve Rojhilat kentlerinde kadınların “Jin jiyan azadi” sloganı ile başlayan protestolar 11 aydır devam ediyor. Birçok baskıya, tehdide, katledilmeye karşı sokakları terk etmeyen kadınlar özgürlükleri için başlattıkları direnişi her geçen gün büyütüyor. Direnişin büyümesinden kaynaklı iktidarı sarsılan İran devleti yaşam hakkını yok sayarak kadınları eve kapatmak için her yolu deniyor. Bir yandan kız öğrencilerine yönelik zehirli kimyasallar kullanırken diğer yandan kadın gazetecileri tutuklaması kadınların direnişinin İran devletinde yarattığı korkuyu gözler önüne seriyor. İran’da başlayan ve kısa sürede Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı etkileye direniş kadın özgürlüğünün kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
 
1990 yılında İran’dan Hollanda’ya siyasi mülteci olarak giden İranlı gazeteci Mina Saadadi, kadınların öncülüğünde büyüyen direnişe dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kadınların direnişi tarihe damga vurdu’
 
"Jin jiyan azadi" sloganıyla başlayan ve bir yıla yakın süredir devam eden protestolara dair konuşan Mina, direnişin tarihi bir hareket yarattığını dile getirdi. Mina, “Jina Mahsa Amini adlı 22 yaşındaki Kürt genç bir kadın, İran'ın sözde ahlak polisi tarafından şiddetli bir şekilde saldırıya uğradı ve hastanede hayatını kaybetti. Kürt şehri Saqiz'daki cenazesi, ülke çapında kadınlar tarafından tarihi bir hareket doğurdu. Mezarı başında ilerici Kürt halkı jin jiyan azadi sloganları attı ve kadınlar başörtülerini yakmaya başladı. İran'ın dört bir yanında insanlar aynı sloganı takip ederek 100'den fazla şehrin ana caddelerinde toplandılar, başörtülerini yaktılar ve aylarca protestolarını sürdürdüler. 44 yıl sonra ilk kez ülke çapında kadınların öncülüğünde gerçekleşen protestolar tarihi bir ana damgasını vurdu. Zan Zendegi Azadi sloganı etrafında şekillenen direniş kadınları ve erkekleri sokağa çıkmaları için güçlendiren bir hareket oldu. Zorunlu başörtüsü halka açık yerlerde yakıldı. İki sınır ili olan Kürdistan ve Belucistan'da protestolar daha uzun süre devam etti. Bunların sonucunda insanlar artık birçok sosyal, politik ve ekonomik zorluklara karşı daha örgütlü” dedi.
 
‘Jin jiyan azadi’ doğru zamanda ve doğru yerde söylendi’
 
İran'daki kadınların Kürt kadın özgürlük mücadelesi ile ortaya çıkan "jin jiyan azadi" sloganını benimsemesine ve kendi direnişiyle özdeşleştirmesine dair konuşan Mina, “İran'da ‘Jin jiyan azadi’ sloganı doğru zamanda ve doğru yerde söylendi. Kısa süre sonra İran'da, komşu ülkelerde ve hatta uluslararası alanda yankılandı. Kürdistan gruplarının ve aktivistlerinin rolü, geçen yılki protestoları başlatırken sloganı tanıtmada çok önemliydi. Ulusal ve uluslararası tanınırlık kazanmasının nedeni, İran genelinde kadınların sloganı somutlaştıran ve haklı çıkartan cesur mücadelesidir. Ama bildiğimiz gibi slogan daha önce Türkiye ve Suriye'de ortaya atıldığında ne ulusal ne de uluslararası tanınırlık kazanamadı. Neden? Sırf kendi bölgelerindeki Kürt kadınlarının mücadelesiyle sınırlı kaldığı ve ne yazık ki ulusal çapta netleşebildiği için.”
 
‘Sokağa çıkmak için o kadar çok neden var ki’
 
Birçok kadın aktivistin, siyasetçinin, gazetecinin tutuklanmasına rağmen direnişe devam etmesinin nedenin ülkeye yayılan cesaret olduğunu belirten Mina, özellikle Z kuşağı olarak adlandırılan kesimin internet kullanımının direnişin büyümesinde büyük bir katkısı olduğunu ifade etti. Mina, “Kitlesel protestolar, mücadeleye katılan on binlerce insanı cesaretlendirdi. Cesaret bulaşıcıdır. Erkek ve kadınlar olmak üzere gençlerin cesareti daha fazla insanı mücadeleye katılmaya teşvik etti. Binlerce kişinin tutuklanmasına rağmen protestoların devam etmesinin nedenlerinden biri de bu. Diğer bir sebep ise insanların zorunlu başörtüsü, işsizlik, yoksulluk, baskı gibi pek çok zorlukla karşı karşıya kalmasıdır. Yani tutuklanabileceklerini bildikleri halde sokağa çıkmak için o kadar çok neden var ki” diyerek direnişin büyüme nedenlerine dikkat çekti.
 
‘Senden ve dininden nefret ediyoruz’ sloganın nedeni?
 
Direniş sürecinde aynı zamanda birçok idamın gerçekleştiğine dikkat çeken Mina, direnişçilerin katledilerek direnişin durdurulmasının amaçlandığını söyledi. Mina, “Baskı ve infazların amacı korku yaratmak ve protestoları durdurmaktır. İran'ın son 100 yıllık tarihine bakarsanız, iktidardaki rejimler muhalefeti bastırmak için işkence ve infaz kullanıyor. İran İslam Cumhuriyeti kendisini yeryüzünde Allah'ın hükümeti olarak görüyor. Bu tanımla cezalandırılması, işkence edilmesi veya idam edilmesi gereken bir kişi Tanrı'nın düşmanı olarak görülüyor. Geçen yılki protestolarda insanların tekrar tekrar ‘senden ve dininden nefret ediyoruz’ sloganları atmasının nedeni budur.  Teokratik diktatörlük rejiminin tarihi bir kopyası.”
 
‘İran'daki kadın mücadelesi yeni çözüm yolunu gösterdi’
 
Gerçekleşen direnişin sonuç verdiğini ve kadınların gündelik yaşamında bir dönüşümün gerçekleştiğini vurgulayan Mina, “Protestolar devam ediyor. Kadınlar her gün eylem yapıyor, sokağa başörtüsüz çıktıklarında ahlak polisi ile karşılaşıyor ve onları dinlemeyi reddediyor. Günlük işlerini başörtüsü olmadan yapan kadınların kahramanca rolü İran sokaklarının çehresini değiştirdi. İşçiler, öğretmenler, hemşireler ve emekliler tarafından her gün protestolar yapılıyor. Belucistan eyaletinde Cuma günü haftalık gösteriler aralıksız devam ediyor. Direniş devam ediyor ve insanlar bir sonraki kaçınılmaz protesto dalgasından ders çıkarmak için örgütlenmeye ve protestoları değerlendirmeye çalışıyor” diye ifade etti. Kadın özgürlüğünün yolunun artık İran’da açıldığının altını çizen Mina, “İran'da kadın mücadelesi, İran gibi ülkelerde kadınların karşılaştığı sorunlara yeni bir çözüm yolu gösterdi. Çıkarabileceğimiz ana derslerden biri, diğer toplumsal hareketlerle birlik olmak, birbirimizi güçlendirmektir. Komşu ülkeler Türkiye, Irak ve Afganistan'daki kadın aktivistlerin İran'da kadın mücadelesinin önemini ilk anlayanlar olduğunu ve ortak mücadelelerine de çözüm aradıkları için cesaretlerini övdüklerini gördük” diye belirtti.
 
Mülteci olarak gittiği ülkede büyüyen direnişin hissettirdikleri
 
Ülkesinden siyasi mülteci olarak gitmenin ardından kadınların yıllar sonra görkemli bir direniş başlatmasının kendisine umut ve güç verdiğini dile getiren Mina, “Rejim onlarca yıldır toplumu ayırmaya çalıştı. Ancak geçen yıl kadın ve erkeklerin el ele kadın hakları için mücadele ettiğini gördük. Bu tarihsel olarak benzersizdir. Geçen yıl genç bir kadın kuşağının gösterdiği cesaret inanılmaz. Küçük İranlı feminist gruplarının onlarca yıllık sürekli mücadelesinin meyvelerini vermesinden memnunum. Mecazi olarak, kozalardan özgürce uçan kelebekler gibiydi. Yıllarca biz İranlı kadın aktivistler, İran içinde ve dışında küçük gruplar halinde mücadeleyi sürdürdük. İran'da kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü evlerinde kutladılar. Birçoğu tutuklandı, işkence gördü. Ama mücadeleyi canlı tuttular” diye söyledi.
 
‘Birlik olun, tetikte kalın ve pes etmeyin’
 
Çözümün ortak mücadeleden geçtiğinin altını çizen Mina, kadınlar için mücadelenin kaçınılmaz olduğuna işaret etti. Mina, “Öğrenciler, işçiler, öğretmenler ve diğer gruplarla birlikte despotik bir rejime karşı daha güçlü durabilirler. Hepimiz dünyanın dört bir yanındaki kadınların başarılarını savunmaları gerektiğini biliyoruz aksi takdirde kazandıklarını kaybedebilirler. Kadınların tetikte olmaları ve ilerlemenin herhangi bir santiminde mücadele etmeleri gerekiyor, aksi takdirde biz bir adım ileri gidebiliriz ama gericiler bizi iki adım geri itebilir. Birlik olun, tetikte kalın ve pes etmeyin!” çağrısını yaptı.  
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!