Medyanın ‘kamuoyu yararı’ ilkesinin ‘iktidar yararına’ dönüşümü

  • 09:16 17 Mart 2024
  • Medya Kritik
 
Derya Ceylan
 
HABER MERKEZİ - Tarafsızlığı ve demokrasiyi askıya alan havuz medya, etik sorumluluktan uzak, toplumu gözetmeyen ve iktidarı besleyen bir yayıncılığı esas almaya devam ediyor. Söz konusu medya kamuoyu yararı ilkesini, iktidarın yararına dönüştürmedeki rolünü de yerine getirirken, kendisinden tam da bekleneni yapıyor. 
 
Günümüzde birinci güç olarak kabul edilen medyanın birçok görevi vardır. Bu görevlerden başlıca olan ise tarafsız bir şekilde etik ilkelere uygun olarak kamuoyunu bilgilendirmedir. Ancak medyanın görevleri de, etik ilkelere dair tutumu da ulaşılması imkânsız bir yerde kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Çünkü, medya üzerinde etkili olan birkaç durum var. Bunlardan biri medyanın finansal kaynağı olan reklamlara dair şirketlerin talepleri, diğeri ise mevcut iktidarın talepleri. Her iki durumun da üzerinde etkili olmasında sakınca görmeyen medyanın rolleri diğer birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de benzer durumda. 
 
Eşitsiz bir yayıncılık 
 
Yine bir seçim sürecinde iktidarın güdümünde olmaya devam eden havuz medyanın yayıncılığı ise tekçi anlayışı beslemeye devam ediyor. Siyasi parti ve adaylar hakkında bilgilendirme ve seçmenlerin kararını vermesine yardımcı olacak bir yayını benimsemesi gerekirken, aksine iktidarın adaylarını sürekli yayınlayan ve bu adaylar lehine programlar yapan havuz medya etik ilkeleri askıya alırken, toplumsal algı ve seçmen üzerinde oluşacak etkiyi de görmezden geliyor. Özellikle 2015’ten bu yana başta HDP, şimdi ise DEM Parti’yi hedef alan havuz medya, kısmen de olsa diğer muhalefet partilerini görse de, burada tamamen eşitsiz bir yayıncılığı sürdürdüğü aşikardır. 
 
Buna dair şöyle bir istatistik paylaşabiliriz. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) CHP’li üyeleri İlhan Taşçı ve Tuncay Keser, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 1 Ocak’ta başlattığı seçim döneminden 6 Şubat’a kadarki süre içerisinde TRT Haber’in partilere ayırdığı süreyi inceledi. Buna göre 40 günlük süreçte TRT Haber, canlı yayınlarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP’lilere 32 saat ayırırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye 38 dakika 28 saniye, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ise 25 dakika yer verdi.  TRT Haber’in haber programında ise bir günde AKP’nin İstanbul, Ankara, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayları’na iki dakika 33 saniye yer verilirken, DEM Parti dâhil diğer partilerin adaylarına ilişkin hiçbir haber bülteninde yer verilmedi. 
 
Kadına da yer var mı?
 
Havuz medyanın  (CNN Türk, NTV, Habertürk, AHaber ve benzeri haber kanalları) bir türlü değişmeyen huyu olsa gerek, tartışma programlarının hedefinde şimdi de DEM Parti var. 3-5 erkeğin bir araya geldiği kameralar önünde birkaç saatlik tartışmayla süren programlar, seçmenler üzerinde iktidar lehine bir etki yaratmayı amaçlıyor. Temsil konusunda ise söz konusu programların ya sunucusu kadın ya da bir kadın ile 5 ya da 6 erkekten oluşması. Bu tarz programlarda cinsiyet eşitsizliği durumu yaşanmaya devam ediyor. Aynı zamanda bu durum, kadınların siyasi ve toplumsal meseleler üzerine tartışmalarda yeterince temsil edilmemesiyle ilgili bir eleştiri konusudur.  Ayrıca DEM Partisiz DEM Parti’yi konuşan havuz medya, kadına dair konuları da, programlarında kadınsız konuşuyor. 
 
Sansür uygulaması 
 
Evet, HDP gibi DEM Parti de, televizyon kanallarında ve haber programlarında yeterince yer bulamıyor. Bu da, medya camiasında ciddi bir sorun. Havuz medyanın takındığı bu hal, bir partiye oy verme potansiyeli olan seçmenlerin bilgi almasını zorlaştırırken, yanlış bilgi almasına da neden oluyor. Çünkü söz konusu tartışma programlarında DEM Parti adına konuşan konuklar iktidarın lehine propaganda yapmaya devam ediyor. Doğrudan temsilin olmadığı bu programların formatı da tartışmaya açık. Çünkü başta DEM Parti olmak üzere CHP ve diğer muhalif kesimlere yönelik adeta bir sansür uygulaması söz konusu. 
 
Amaç ne?
 
Medyanın bu tutumu, DEM Parti’nin kamuoyu karşısında algısını ve seçim performansını olumsuz yönde etkileme amacı taşırken, seçmenlerin de siyasi alternatifler hakkında kapsamlı ve doğru bilgiye erişimini kısıtlayarak, seçim tercihleri üzerinde algı yaratmaya çalışıyor. Bu durum, toplumsal algıda tek taraflı bir yönelime ve çoğulculuğun azalmasına neden olur. 
 
Doğru medya zemini nedir?
 
Oysa medya siyasi temsil konularında daha adil ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemeli. Bu, özellikle demokratik toplumlarda, siyasi çeşitliliğin korunması ve teşvik edilmesi için önemlidir. DEM parti gibi, temsilde hedef alınan diğer muhaliflerin de seslerinin duyurulabilmesi için medya kuruluşlarına düşen sorumluluk büyüktür. Ancak havuz medya, siyasi partiler arasında eşit bir platform sunarak seçmenlerin her bir seçeneği adil bir şekilde değerlendirmesinden oldukça uzak duruyor. 
 
Billboard savaşları 
 
Havuz medyanın görmezden geldiği DEM Parti son olarak billboard, kuleboard ve giantboardlarda yer alan afişleri nedeniyle hedef alındı. Mêrdîn’in Qoser ilçesi İpekyolu girişinden Artuklu ilçesi otogarına kadar olan iktidarın konvoy güzergahında, DEM Parti’nin kiraladığı billboardları söktüren Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi kayyımı, yerine AKP’nin reklamlarını astırdı. Bilboardların sökülmesinin ardından DEM Partili yöneticileri, reklam şirketinin sahibi ile görüştü. Şirket sahibi, parti yetkililerine “haklısınız” derken, kayyımın billboardların sökülmemesi durumunda şirketi sözleşmelerini iptal etmekle tehdit ettiği paylaşıldı. 
 
Çözüm önerileri ve kamuoyunun rolü 
 
Kamuoyu baskısı, medyanın daha etik ve tarafsız bir yayıncılığı benimsemesi için önemli bir güç. Ancak bu baskı ne yazık ki havuz medyanın istenilen düzeyde bir yayıncılığı esas almasında etkili değil. Tüm bunlar karşısında kamuoyu, etik sorumluluktan uzak, toplumu gözetmeyen bir yayıncılığı sorgulamaya, sorgulatmaya devam edecek. 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!