Dikmeceliler toprakları için direnişte

  • 09:04 23 Eylül 2023
  • Yaşam
 
 
Melike Aydın 
 
HATAY – Kendileriyle görüşülmeden tarım arazileri kamulaştırılan Dikmece halkı, hukuk mücadelesi başlattı. Dikmece Mahallesi’nden kadınlar direnişlerine destek bekliyor. 
 
Mereş’in (Maraş) Bazarcix (Pazarcık) ilçesi merkez üssü olan iki depremin yaşanmasının üzerinden yaklaşık 8 ay geçerken,  yıkımın en yoğun olduğu kentlerden biri olan Hatay’da, enkaz kaldırma, konut yapımları ve yurttaşların barınma başta olmak üzere birçok sorununa çözüm bulunmuş değil. 
 
Kentte, depremzedelerin yerleştirilmesi için 14 Nisan tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile, TOKİ tarafından konut yapılması için Dikmece Mahallesi’nde birinci sınıf tarım arazileri, zeytin alanları ve meralar, sahibi olan mahalle halkı ile görüşülmeden kamulaştırılmıştı. Arazilerine iş makinelerinin girmesiyle istimlaktan haberdar olan yurttaşlar, direnişe geçince jandarma ve taşeron firmanın yetkilileriyle karşı karşıya gelmişti. 
 
Yürütmenin durdurulması talebiyle hukuk mücadelesini başlatan mahalle halkı, topraklarını terk etmeyeceklerini söylerken, Arap Alevilere karşı bir girişim olduğu, topraklarının adeta “işgal” edildiğine dikkat çekiyor. Mahalledeki kadınlar, direnişe destek verilmezse kamulaştırmaların daha yaygın hale geleceğine işaret ediyor. 
 
‘Devlete güvenmiyorum’
 
Dikmece Mahallesindeki direnişçilerden Nesrin doğu, aile topraklarının istimlak edilmesinden dolayı kaygılandıkları için her gün tapu kontrolü yaptıklarını belirterek, devletin itirazlarını ciddiye almadığını ifade etti. Kamulaştırmaların özellikle Arap Alevilerin topraklarında gerçekleştirilmesinin devletin farklı etnik kimliklere yaklaşımıyla ilgili olduğunu kaydeden Nesrin, “Neden Oğlakören, Karaksi köyleri değil? Çünkü oradan seçimlerde AKP çıkıyor. Biz AKP’li olmayacağız. Neden depremden sonra AFAD, Kızılay, jandarma yardıma gelmedi? Biz o gün cehennemi yaşadık kimse umursamadı. Daha depremin üçüncü gününde cenazeler enkaz altındayken Antakya’nın kamulaştırılacağını duyduk. Demokrasinin olmadığı bir devlet, tek başına bir adam herkese hükmediyor. Burada bize karşı yapılan bir şey var. Ben devlete güvenmiyorum” sözleriyle tepkisini dile getirdi. 
 
‘Tapulu toprağı sattı’
 
Depremin ilk günü yakınlarını kaybetmedikleri, evleri yıkılmadığı için sevindiklerini, ancak mahalleye gelen hırsız ve çetelere karşı birlik içinde olduklarını, evsiz kalanları misafir ettiklerin belirten Sabahat Aysel Olgun ise şu sözleri kullandı: “Daha bunlar devam ederken üzerimizde dronların uçtuğunu gördük. Bize hiç haber bile vermeden tarlaları kamulaştırmışlar. Ses getiren bir yürüyüş yaptık. Tarlalarımızdan çıkın diyoruz. Bize ‘tapularınız bizde parası ödenmiş, düşmediyse birazdan düşürürüz’ diyorlar. Ailemin bir yerde 19, bir yerde 6 dönüm arazisi gitti. Sürekli tarlalardan çıkarıyoruz yeniden giriyorlar. Yetkili göremiyoruz. İşçiler var hep. Biri açıklama yapsın bize. ‘Ödemeyi yaptık’ dediler bize ama kime ödediklerini söylemiyorlar.” 
 
‘Tarlalardan çıkmayacağız’
Tarlaları hakkında istimlak kararı olsa da tarlalarını terk etmeyeceklerinin altını çizen Sabahat, “Hangi hukukla istimlak ediyorlar? İşgal altındayız. Bu kadar yer var neden bizim tarla dedik ‘orası malum’ dediler. Malum zengin insanların malına dokunamıyoruz demek. Gittik dilekçelerimizi de verdik. Biz bu tarladan çıkmayacağız. Kimse bizi çıkaramaz. Şu anda katliam için zeytinlerin toplanmasını bekliyorlar “Yaşama sevincimiz yok oldu. Burada yaşanmışlıklar var. Nesilden nesle geçmiş asırlık zeytinler var. Bana trilyon dolar da verseler satmayacağım. Bazıları parasını alacaksınız diyor. Ben parasında değilim, sen bana dönümüne 100 trilyon da versen satmıyorum. Toprağıma dokunamazsın” şeklinde konuştu. 
 
‘Konut yapılmasına karşıymışız gibi gösteriliyoruz’
 
Kendilerinin depremzedelere konut yapılmasına karşı çıkıyormuş gibi yansıtıldığını kaydeden Sabahat, “Bizim öyle bir gayemiz yok. Biz burada bir şey yapılacaksa bize danışılsın. Yandıktan sonra orman vasfını yitirmiş araziler var. Hazine arazileri de boş değil orada da asırlık zeytinler var. Tarım alanları zeytinlikler evleriyle zorla evlerinden çıkarılanları gördük. Biz de bu endişeyle yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.
 
‘Savaşlar toprak için çıkar’
 
Taşeron firmanın yetkilileri veya jandarma ile karşı karşıya getirildiklerini ifade eden Sabahat, “Onlara artık bizim askerimiz diyemiyoruz. Bizi askerle karşı karşıya getirdiler. Asker benim için değilse kimin için var? Savaşlar toprak için çıkar. Benim toprağımı korumuyorsan benim askerim değilsin. Ben suç işlemiyorum kendi toprağımı, yaşam alanımı koruyorum” dedi.
 
‘Hukuk mücadelesi başladı’
 
İstimlak sürecinin gizli yapılmaya çalışıldığı için yetkililerin kendileriyle görüşmeye bile gelmediğini, tebligat göndermediğini ifade eden direnişçilerden Meryem Kutlu, durumu ancak tarlalara iş makineleri girdikten sonra fark ettiklerini söyledi. Avukatları vasıtasıyla bilgi edindiklerini dile getiren Meryem, “Şu anda toplu bir dava açma söz konusu. Yürütmeyi durdurma için Dikmece direnişçileri olarak davamızı açtık. Hukuken de hakkımızı arayacağız. Ülkemizde hukuki sürecin nasıl işlediğini biliyoruz. Ama bu kadar gaspın üzerinden hakkımızı almayı umuyoruz” diye belirtti.
 
‘Daha fazla destek gerekiyor’
 
Halkın Dikmece direnişine başından beri yoğun ilgi gösterdiğini söyleyen Meryem şöyle devam etti: “Dikmece giderse Serinyol’da Karaali’de Samandağ’da gidecek. Burası direnmezse daha sert müdahale edecekler, özellikle Arap Alevi halklarına. Bizi buradan göndermeye çalışacaklar. Bu nedenle Dikmece önemli, özellikle Hatay halkının daha fazla destek sunması gerekiyor. Hepsinin yüreğinin bizimle olduğunu biliyorum. İnsanlar hala çadırda yaşıyor, barınacak yer arıyor. Ulaşım büyük sıkıntı. Bu nedenle birbirimizle iletişim kuramıyoruz, buraya gelemiyorlar. Sosyal medyadan da destek bekliyoruz. Bütün örgütlerden doğa severlerden yardım bekliyoruz. Ağaçlar da hayvanlar da katledilecek. İnsanlar göç ettirilerek bir kez daha öldürülmüş olacak.”
 
Valinin, hükümet yetkililerinin köy halkıyla diyaloğa geçmediğini belirten Meryem “Benden bir şeyi alacaksan benimle konuşman gerekir. Buraya gelirseniz sizin bize verdiğiniz zararı vermeyeceğiz. Bizimle muhatap olun o şekilde masaya oturalım” diye konuştu.