DEM Parti Eş Genel Başkanları: Bu bir siyasi darbedir

  • 16:00 2 Nisan 2024
  • Siyaset
 
 
ANKARA - DEM Parti Eş Genel Başkanı  Tülay Hatimoğulları,  Wan'da Abdullah Zeydan'a mazbata verilmemesine karşı, "Karardan derhal dönülmeli" dedi. Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan ise kararı “siyasi darbe” olarak nitelendirdi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Wan'da yapılan seçim darbesine dair Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önünde açıklama yaptı.
 
‘Bu bir siyasi darbedir’ 
 
Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanlığını kazanan Abdullah Zeydan'a mazbata verilmemesi kararını "siyasi darbe" olarak değerlendiren Tuncer şunları söyledi: “Sadece bize uygulanan, hiç uygulanmamış bir yöntemle, bir gaspla karşı karşıyayız. Daha önceden kayyımlar aracılığıyla yapılan darbe, şimdi yargı eliyle, mevcut yasalar eliyle yapılmaya çalışılıyor. Van halkı büyük bir özveri ve çabayla birlikte başta Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere; Van'da Türkiye'de eşi benzeri görülmemiş bir oyla 14 yerleşim yerinin tamamını almıştır. Belli ki bu durum birilerini rahatsız ediyor. Şimdi Adalet Bakanlığı eliyle birlikte halkın iradesi gasp edilmeye çalışılıyor. Siz de yakinen takip ediyorsunuz. Bu, bir siyasi darbedir.
 
Kayyımların sonuçlarını gördük
 
Buna son verilmesi gerekiyor. Yaklaşık iki dönemdir Kürt halkının iradesine atanan kayyımların sonuçlarını gördük. Kaybedenler, kayyımcı zihniyetler, kayyım atayanlar oldu. Kazanan yine halkımız oldu. Kayyım atanan bütün belediyelerdeki kayyımları gönderdiler. Demek ki kayyım atamakla, iradesini gasp etmekle, ikili bir hukuk kurmakla aslında toplumun talepleri, istemleri, iradesi değiştirilemiyor.
 
Tülay Hatimoğulları: Asla kabul etmeyeceğiz
 
Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları ise  şöyle konuştu:  "Türkiye’nin başkentinde, tam da asıl karar mercii olan bir noktadayız. Van'da 14 belediyenin tamamını alan, Türkiye'de neredeyse eşi benzerine rastlanmamış olan bir başarı sağlanmıştır DEM Parti tarafından. Bu başarıyı hazmedemeyenler, bu başarıyı adeta olacağını bilerek, bu başarının elde edileceğini bilerek, bu kumpası evveliyatında hazırladıkları kanaatine varıyoruz bizler. Biraz önce Eş Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi, başvurusu yapılmış, bütün denetim süreçleri ve mekanizmalarından geçmiş, hiçbir şekilde itiraz edilmemiş ve adaylığı onanmış olan sevgili Abdullah Zeydan'ın seçimlere 48 saat kala cuma akşamı 5'e 5 kala bu konu gündeme getiriliyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunu asla kabul etmeyeceğiz.
 
Siyasi darbenin karşısında duracağız
 
Erdoğan çıktı, bu seçim hezimetinden sonra halkın iradesine saygı duyacağız demişti. Ama öyle anlaşılıyor ki bu halk Kürt olunca, Van halkı olunca bu iradeye saygı göstermeyeceklerini bizler bir kez daha gördük. Buradan çağrımızı yineliyoruz; sözünüzün arkasında durun, ey Erdoğan. Halkın iradesine saygı göstereceğiz dediyseniz, halkın iradesine saygı gösterin. Bakın Konya seçimleri gerçekleşti. Konya seçmeni ile Van seçmeni arasında nasıl bir fark var acaba? Bunu sorarız. Bu farkı, sözde hukuk eliyle ortadan kaldırmaya çalışmanız adeta bir siyasi darbedir. Bu siyasi bir darbedir, altını kalın kalın çiziyoruz.
 
İktidar, bu seçimlerde bir hezimet yaşamıştır. Bu hezimetin intikamını DEM Partililerden almaya kalkışırsa, büyük yanılır. Yaşadığı hezimet, bugün yürüttüğü kayyımcı siyasetin sonucudur. Bu hezimet, anayasayı, hukuku tanımayarak kendi kendine bir siyasi irade yaratmaya çalıştığı otoriter yönetimin sonucudur. Bu yönteme devam ederlerse, kayyım rejiminin başka versiyonlarını çıkarırlarsa ki bilsinler ki bu hezimet katlanarak devam eder. Bunu bir kez daha vurguluyoruz. Sarayı, Adalet Bakanını uyarıyoruz, YSK önünde YSK’ye çağrımızı yapıyoruz. İl Seçim Kurulunun verdiği bu karara itirazlarımızı gerçekleştiriyoruz. Bizler itirazımızı YSK’ye yapıyoruz. Bu itirazın hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini bütün Türkiye kamuoyu ile paylaşıyoruz.
 
Halkın vicdanından kurtulamazlar
 
İtirazımız hukuk çerçevesinde değerlendirilmez ve mazbatası Abdullah Zeydan’a verilmezse, bunun anlamı; hukuksuzluğa YSK da bir imza atmış olacaktır demektir. Başka hukuksuzlukların önünü açacaktır. Şunu da bilsinler ki böyle hukuksuzluğa imza atanlar, halkın vicdanından kurtulamazlar.
 
Tek tek halka hesap verecekler
 
Biz DEM Parti olarak bütün hukuki işlemleri, bu kararları, anayasaya aykırı karar verenler hakkında başvurumuzu yapacağız. Şikayetlerimizi yapacağız. Ve şu bilinsin ki bu devran böyle kalmaz, bu devran dönüyor ve dönecek. YSK’de görevli olanlar, yetkililer bilsin ki bakan da dahil olmak üzere bu devran döndüğü zaman tek tek halka hesap vereceklerdir.
 
Kamuoyuna çağrı
 
Buradan son kez çağrımızı yineliyoruz; itirazımızın YSK tarafından hukuka bağlı bir biçimde değerlendirilsin. Bu talep sadece DEM Parti’nin talebi değildir. Bugün medyaya baktığımız zaman Türkiye halklarının çoğundan yüksek bir itirazın geldiğini görüyoruz. Saray da bunu görsün, YSK de bunu görsün. Bu karardan derhal dönülmelidir. Bu karar asla nihai bir karar haline getirilmemelidir. Halkın iradesine nerede olursa olsun eşit şekilde sahip çıkılmalıdır ve buna bağlı olarak karar verilmelidir. Buradan bir kez daha Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine Van halkının yanında olmaya, bu haksızlığı ve hukuksuzluğu toprak altına gömmeye davet ediyoruz. Kayyım rejiminin bir versiyonu olan bu yöntemlerin devam etmesine asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Bu konuda bütün kamuoyunu duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
 
 “İtiraz yapıldı mı, ne zaman yapılacak?” sorusuu yanıtlayan Tülay, dilekçe hazırlığının yapıldığını ve yarın Wan'da verileceğini söyledi. Tülay, “Genel Merkezin Van ile ilgili atacağı başka bir adım var mı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: "Bugün parti sözcümüz de duyurdu. Yarın MYK’mizi Van’da topluyoruz. Değerli haklarımızla Van’da buluşacağız. Demokrasi güçleriyle Van’da buluşacağız. Bu konuda bütün demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı buradan bilinmesini isteriz.”