DEM Parti MYK Wan’da olağanüstü toplanacak

  • 13:09 2 Nisan 2024
  • Siyaset
 
ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan Abdullah Zeydan’a yönelik karar sonrası MYK’nın yarın Wan’da olağanüstü toplanacağını açıklarken “Bu suça karşı demokratik kamuoyunu ses çıkarmaya çağırıyoruz” dedi. 
 
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan'ın memnu haklarının iadesinin Adalet Bakanlığı'nın talimatıyla geri alınmasına dair DEM Parti Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi. 
 
‘Tarihte eşine az rastlanır bir zafer’
 
Öncelikle söz alan Ayşegül halk iradesine karşı iktidarın hilelere başvurduğunu belirterek, “Van 14’te 14 yaparak rekor bir oyla belediye eşbaşkanlarını seçti. Elinden zorla alınanı geri aldı Van halkı. Tarihte eşine az rastlanır bir zaferden bahsediyoruz. Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere 14 belediyenin tümünü DEM Parti’ye yani halka kazandırmış oldu. İl genel meclisinde ise büyük bir farkla birinci parti haline geldi. İradesini bu kadar güçlü bu kadar net bir şekilde yansıtan Van halkına karşı onlar sandığa gitmeye hazırlanırken bir dizi hile, oyun kumpas akla hayale sığmayacak bir takım planlarla, biz sahadayken de bunları gördük. Halklar sandığa gitmeye hazırlanırken bazıları da sandıktan çıkacak o güçlü irade ve sahiplenmeyi alanlarda gördükleri ve bildikleri ve bu iradeden korktukları için bir takım belli ki planlar yapmakla meşgullerdi” sözlerini kullandı.
 
‘Parti tarafından hiçbir hukuki boşluk bırakılmadı’
 
Hukuken DEM Parti’nin bir sorumluluğu olmadığını vurgulayan Ayşegül, parti tarafından hiçbir hukuki boşluğun bırakılmadığını kaydetti. Ayşegül, “Kayyım rejimine verilen bu net, bu büyük sahiplenmeyle verilen cevaba karşı mesai bitimine dakikalar kala Van’da belediye eş başkanımız Abdullah Zeydan şahsında tekrar bir irade gaspı ile karşı karşıya bırakılmaya çalışıldı. Bunun hukuki detaylarına ilişkin bilgileri sizlere Hukuk Komisyonu eş sözcümüz Öztürk Türkdoğan verecek. Biz MYK olarak açıklama yaptığımız saatten şu dakikaya kadar en çok sorulan sorulardan biri de DEM Parti’nin ne tür sorumluluğu olduğudur. Hukuken bir boşluk var mı yok mu şeklinde sorular geliyor. Şunu çok net bir şekilde ifade etmek isterim DEM Parti’nin buna dair hukuken bir sorumluluğu yok, herhangi bir boşluk yok. Hukuken başka türlü yorumlanabilecek ya da irade gaspıyla halkı karşı karşıya bırakan herhangi bir boşluk DEM Parti tarafından bırakılmamıştır. Biz aday belirleme sürecinde özellikle ön seçimde özellikle titizlikle üzerinde çalıştığımız en önemli konulardan biri de bugün karşı karşıya kaldığımız konuydu. Bu tür yönelimleri ve buna benzer girişimlerde bulunabileceklerini tahmin ediyorduk. Ama artık bu karşılaştığımız örnek bugüne kadar uygulanan hukuksuz yol yöntem ve uygulamalarda yeni bir çığır açtı” diye konuştu.
 
‘Zeydan aday olmak için gereken prosedürleri tamamlamıştır’
 
Ayşegül, devamında şöyle konuştu: “Bu denli pervasız, bu denli aleni ve aşikar bu denli tüm ülkenin gözünün içine soka soka irade gaspıyla bir halkı karşı karşıya bırakmak ve bundan geri adım atabileceklerini zannetmek olsa olsa büyük bir yanılgı olabilir. İşte iktidar şimdi tam olarak böyle bir yanılgının içine düşmüş vaziyette. Ne oldu peki? Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Abdullah Zeydan bütün hukuki prosedürleri tamamlayarak YSK’ya başvurdu. Adaylığı yapılan incelemeler sonucunda YSK tarafından kabul edildi ki bizde aday olmak hatta aday adayı olmak kolay değildir çünkü aday adaylığında dahi az sonra hukuk komisyonu eş sözcümüz Öztürk bey ifade edecektir bunları. Ne kadar hassas ve titizlikle, özenle çalışıldığını, aday adayı olmak bile epey bir prosedürü geçmeyi gerektiriyor. Niye işte bu tür uygulamalarla karşı karşıya kalma ihtimalimiz olduğu için. Yalnızca bundan dolayı da değil. Hakkında neredeyse soruşturma olmayan, yargıtayda ya da istinafta neredeyse dosyası olmayan insan bırakmadınız Türkiye’de. Hal böyleyken tüm incelemeleri yapılmış, hukuki tüm prosedürler usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş.
 
Van halkı 14’te 14 yapmış bir halk zafer engellenemez
 
Buna dair herhangi bir itirazın gelmediği ama tam da cuma günü sandığa saatler kala, mesai bitimine dakikalar kala Adalet Bakanlığı aracılığıyla bahaneler uydurup, mazeretler yaratıp olmayan gerekçeler bulup bir halkın iradesini gasp etmeye çalışanlara karşı halk zaten en güçlü şekilde alanlarda sokaklarda meydanlarıdır. DEM Parti il ve ilçe örgütlerinde adeta günlerdir adalet nöbeti tutarak en güçlü cevabı veriyor. Vermeye devam edecek. Van halkı 14’te 14 yapmış bir halk. Böyle bir zaferi tüm engellemelere, kuşatmalara ve saldırılara rağmen ortaya çıkarmış bir halk iradesinin gasp edilmesine karşı o halkın izin vereceğini zannediyorsanız hakikaten büyük yanılıyorsunuz. Çok büyük yanıldığınız için Kürt meselesinde güvenlikçi politikalara sarıldığınız bugün ortaya çıkan bu hezimetle karşı karşıya kaldınız. Görünen o ki bu hezimetten yine ders almadınız ve güvenlikçi politikaları arttırma niyetindesiniz. DEM Parti olarak tekrar söylüyoruz; Kürt meselesini çözmeyen, Kürt meselesine güvenlikçi politikalarla yaşayan Kürt meselesinde diyalog, uzlaşı, yol ve yöntemler esas alınmayarak bir politika güdüldüğü sürece diğer çözülen iktidarlar gibi bu iktidar da erimeye ve çözülmeye mahkum olacaktır.
 
Bu karar Kürt meselesine yaklaşımınızın göstergesidir
 
Bu mesajı çok net bir şekilde özellikle Kürt halkı kendilerinden zorla alınan, kayyım rejimiyle yıllardır yönetilen belediyeleri yalnızca belediye seçimleri olarak yaklaşmayıp bir irade, sahiplenme ve irade ortaya koyma cesareti, feraseti ve basiretiyle yaklaşıp çok güçlü bir biçimde tüm Türkiye halklarına, tüm dünya kamuoyuna duyurdu. Eğer bu mesajı böyle algılamaz, buna bu şekilde yanıt vermezseniz siz bu hezimetin daha büyüğünü yaşamaya mahkum olursunuz. Dolayısıyla 29 Mart 2024 Cuma günü mesai bitimine 5 dakika kala seçime iki gün kala idare bir karar ve yazıyla üstelik 2022 yılında 2 yıl önce memnu haklarını alan, tüm yasal denetim ve süreçlerden geçen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarına itirazınız bizim için Kürt meselesine yaklaşımınızın göstergesidir. Yetkili savcılık talimat niteliğindeki bu idari itiraz yazısı üzerine kesinleşmiş hak kararı veren mahkemeye yeniden başvuruyor, mahkeme aynı gün kesinleşmiş hak kararını geri almış ve memnu hak talebini reddediyor. Karar henüz kesinleşmeden yani itiraz ve temyiz hakkı kullanılmayan, kullandırtılmadan yani ki buna göre planlanmış hemen YSK’ya bildiriliyor. Ve belediye eş başkanımız Abdullah Zeydan memnu haklarının iadesi kararını veren aynı mahkeme aldığı kararı çiğnemiş ve bu vesileyle hukuk güvenliğini de hukuk güvenliği hakkını da yok etmiş oluyor. Biz buna şaşırmıyoruz ama buradan bir kez daha altını kalın bir şekilde çizerek ifade ediyoruz.
 
Alınan bu yanlış karardan derhal geri dönülsün
 
Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz bir halkın bu denli güçlü bir şekilde ortaya koyduğu iradenin gasp edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Kürtler neredeyse her yerde ayakta. Kullandıkları oyların güvenliğini sağlamak için. Gece gündüz demeden il ilçe örgütlerimiz, emektarlarımız, gönüllülerimiz, gözü kulağı, gönlü bizimleler. Oy kullandıkları günden beri bunun öncesi de var. Ayaktalar ve öfkeliler. Buradan iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Tüm yetkililere ve ilgililere. Halkın ortaya koyduğu iradeye saygı duymak zorundasınız bu bir lütuf değil. Kimseden herhangi bir şeyi bize bahşetmelerini talep etmiyoruz. Kimseden herhangi bir şekilde bize lütufta bulunmalarını beklemiyoruz. Hakkımız olanı alnımızın teriyle büyük bedeller ve acılarla büyük bir gayret, cesaret ve özgüvenle ortaya koyduğumuz hakkı sonuna kadar savunacağımızı ve bu hakkın gasp edilmesine izin vermeyeceğimizi yetkililerin de bu konuda sesimizi duyarak gerekli duyarlılığı göstermeleri gerektiğini ifade etmek isteriz. Ayrıca bu hukukun gereğidir, demokrasinin gereğidir, insan haklarının gereğidir. Dolayısıyla bu, bir lütuf değildir. Alınan bu yanlış karardan derhal geri dönülsün. Van halkının iradesini hiçe sayan bu girişim hukuk dışıdır.
 
Van halkının iradesini sahiplenmek için çağrıda bulunuyoruz
 
Aylardır yaptığımız çağrıyı yeniliyorum. Tüm demokratik kamuoyunu da bu konuda duyarlılığa sorumluluk üstlenmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz. Bugün DEM Parti’ye yapılan yalnızca DEM Parti ile sınırlı kalmıyor kalmayacak. Kendilerini bu hukuksuzluğun bu anti demokratik uygulamaların yol ve yöntemlerin dışında kalabilecek ya da bunlardan payını almayacağını zannedenlere özellikle seslenmek istiyorum. Bir ülkenin bir ülkenin bir bölgesinde ortaya çıkan böylesine büyük bir iradeye yapılanlar karşısında ortaklaşmazsak dayanışmazsak demokratik değerlerden insan haklarından hukuktan bahseden hiç kimsenin inandırıcılığı kalmaz. Çağrım tüm siyasi partilere sivil toplum kuruluşlarına barolara bu ülkede sorumlu duyarlı yurttaş hissiyle yaşayan bu ülkedeki demokratik değerlere önem ve anlam atfeden herkese Van halkının iradesini sahiplenmek için çağrıda bulunuyoruz. Demokrasileri var eden temel ilkelerden biri halk iradesine saygı duymaktır. Bunu en çok ifade eden yıllarca bunu diline pelesenk eden bir iktidar şu anda ülkeyi yönetiyor. Ve bunu en çok ihlal eden ve bu konuda akıl almaz yöntemlere tevessül eden iktidara da tekrar çağrıda bulunuyoruz. Bu yanlıştan derhal geri dönün, sakın ama sakın Van halkının iradesini gasp etmeye heveslenmeyin çünkü buna izin verecek bir halk yok sizin karşınızda.”
 
‘Zeydan memnu haklarını almış birisidir, yapılan siyasi müdahaledir’
 
Ayşegül’ün ardından söz alan Öztürk Türkdoğan hukuki olarak yürütülen süreci aktararak, “Başka bir mesele biz 15 günlük itiraz hakkımızı henüz kullanmadık. Çünkü bu karardan pazartesi günü haberdar olduk. Biz henüz itiraz hakkımızı kullanmadan mahkeme bu kararı Adalet Bakanlığı’na bildiremez. Şu anda arkadaşımız Abdullah Zeydan memnu hak iadesi almış birisidir. Van İl Seçim Kurulu’nun mazbatayı vermesi gerekir. Şayet biz itiraz hakkımızı kullanırız, itiraz haklarımız reddedilirse yani 15 gün sonra oluşacak hukuki duruma göre ancak karar verilebilir. Henüz daha ne olduğu belli olmadan itiraz hakkımız kullandırılmadan böyle bir şeyi yapamazsınız. Bütün bunlar şunu gösteriyor. Bir siyasi müdahale ile karşı karşıyayız. Mahkemeler bu siyasi müdahaleye kendisini alet etmemelidir. Bir hukukçu olarak naçizane şunu vurgulamak istiyoruz. Halkımız 31 Mart’ta karar verdi. Bu siyasi iktidara çok net tepki gösterdi. Desteğini çekti. Dolayısıyla bürokratlara hakimlere savcılara naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bu tip siyasi tasfiyelere karşılık vermeyin kanuna aykırı işlemler yapmayın. Biz kanuna aykırı işlemleri yapanlar hakkında yapanlar hakkında kesinlikle her türlü itirazımızı şikayet hakkımızı kullanacağız. Hiç kimse kanunların üstünde değildir. Hiç kimse kendisini kanunlardan bağışık görmemelidir. Kesinlikle ve kesinlikle hak arama mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz” sözlerini kullandı.