TJA: 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız

  • 13:26 26 Nisan 2024
  • Güncel
 
 
AMED - TJA, 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, "tecride karşı özgürlük mücadelesi için" 1 Mayıs'ta alanlarda olacaklarını duyurdu. 
 
Tevgera Jinên Azad (TJA), 1 Mayıs İşçi Bayramı’na ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, 8 Mart’tan Newroz’a baskı ve saldırılara rağmen özgürlük talebini, “Bi Jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê” sözünün yükseltileceği vurguladı. 
 
Özgürleşme inancıyla alanlarda olacağız’
 
AKP-MHP iktidarının, “faşist iktidar, cinsiyetçi, milliyetçi ve emek düşmanı” olarak nitelendirildiği açıklamada, “Kadın emeği ile yürütülen hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Savaş ve üretim maliyeti artırılıyor; emek sömürüsü artıyor; kadınlar geçimlik ekonominin sürdürülebilir olduğu köylerden kentlere göçle birlikte kapitalizm için ucuz, güvencesiz iş gücü haline geline geliyor ve birçok bakımdan emek sömürüsünün hedefi haline geliyor. Her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı, ücretli, güvenceli bir işe erişebiliyor. Tüm işsizlik türleri içinde kadın işsizliği 32,9 ile en yüksek oranlarda seyrediyor. Kadın işsizliği karşısında politika yapılacak bir sorun olarak görülmezken esnek çalışma biçimlerine ve güvencesizliğe mahkûm edilmeye çalışılıyor. Ataerkil kapitalizmin cinsiyetçi politikalarla esnek, yarı zamanlı, güvencesiz çalışmayı dayatarak emek sömürüsünü derinleştirdiği koşullarda ücretli-ücretsiz emek sürecindeki kadınlar olarak bunlara ‘edi bese’ diyor, emeğin kar ve sömürü aracı olmaktan çıkarılıp kolektif emekle, doğa ile uyumlu toplumsal ihtiyaçların karşılanmasını esas alan hattan emekle özgürleşeceğimize inancımızla 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız” ifadelerine yer verildi. 
 
‘Eşitlik ve özgürlük mücadelesi’
 
Kadınların emeğinin sömürüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, şunlara işaret edildi:  “Tüm dünyada kadınlar ev işlerine erkeklerden daha fazla zaman ayırıyor, ücretsiz bakım emeğinin ve ev işlerinin yüzde 75’i kadın emeği. Küresel olarak ücretsiz ev ve bakım işleri için bir günde toplam 12,5 milyar saat çalışma süresi için asgari ücret ödense 11 trilyon dolar ediyor. Kadına ve toplumsal cinsiyete dayalı verilerin, aile ya da kadını ailede tanımlayan hane halkı araştırmalarıyla yer bulduğu resmi istatistikler, Türkiye’de çocuk bakımı, çamaşır ve bulaşık yıkama, yemek yapma ve evin günlük toplanması ve temizlenmesi işlerinin kadında olduğunu gösteriyor. Ücretli bir emek sürecinde olsak da bu değişmiyor. Ücretli bir işte çalışmamız durumunda da ev içi emek, evde yaşayanların ortak sorumluluğunda bir süreç olarak görülmüyor. Bu koşullarda bizler ancak zamanımız kalırsa siyasal, kültürel ve sosyal yaşama katılabiliyoruz. Bu durumu değiştirmek, artık son bulması gereken bu ezberi bozmak için eşbaşkanlık ve eşit temsiliyetle, eşitsizliklerle mücadele etmenin olanaklarını hep birlikte yaratarak farklılıklarımız temelinde eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselterek 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız.”
 
‘Kadınlar emek sömürüsünün hedefinde’
 
1 Mayıs’ta halkın iradesini gasp edenlere karşı, hep birlikte faşizme karşı demokratik, kadın özgürlüğünü esas alan, ekolojik yerel yönetimlerin iradesinin kazandığını açığa çıkarmanın heyecanı ve coşkusuyla alanlarda olunacağının belirtildiği açıklamanın devamı şu şekilde: “AKP/MHP faşist iktidarı, cinsiyetçi, milliyetçi, emek düşmanı politikalar ile sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de derinleştiriyor. Kadın emeği ile yürütülen hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Savaş ve üretim maliyeti artırılıyor; emek sömürüsü artıyor; kadınlar geçimlik ekonominin sürdürülebilir olduğu köylerden kentlere göçle birlikte kapitalizm için ucuz, güvencesiz iş gücü haline geline geliyor ve birçok bakımdan emek sömürüsünün hedefi haline geliyor. Her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı, ücretli, güvenceli bir işe erişebiliyor. Tüm işsizlik türleri içinde kadın işsizliği 32,9 ile en yüksek oranlarda seyrediyor. Kadın işsizliği karşısında politika yapılacak bir sorun olarak görülmezken esnek çalışma biçimlerine ve güvencesizliğe mahkûm edilmeye çalışılıyor.” 
 
TJA olarak alanlarda olacağız’
 
Kapitalist modernist ilişkiler ile toplumun yüzde 90’nının yoksullaştığının ve cinsiyetçi işbölümü ile kadın emeğinin görünmez kılındığının altı çizilen açıklamada, “Kapitalist ekonomiye geçiş sürecinin başından bu yana yoksulluğa karşı en güçlü mücadeleler de kadınlar tarafından verildi. Çitlemelerle köylülerin topraklarına, ortak alanlara el konularak uzun çalışma saatlerine mahkûm edildiği süreçlerde, isyanlara öncülük eden kadınlar, hala süren cadı avlarının hedefi oldu. Kadın bedeni ve doğurganlığını denetim altında tutmak isteyen ataerkinin her alandaki saldırılarına isyan eden kadınlar geçmişten bugüne dünyanın her yerinde her türden tahakküm ilişkisinin ortadan kaldırılması, devlet şiddetinin son bulması için mücadele etti. Bugün de Hindistan’da, Bangladeş’te, Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen işçi direnişlerinde her türden emek sömürüsü ve yoksulluğa karşı en ön safları kadınlar tutuyor. Bu geleneği bugüne taşıyarak, yoksulluğa, gelir adaletsizliğine, işyerlerinde karşı karşıya kaldığımız şiddet ve tacize, emek sömürüsüne karşı eşit işe eşit ücret ve daha iyi koşullarda yaşama talebiyle TJA olarak alanlarda olacağız” denildi. 
 
‘Ekolojik bir ekonomi için alanlarda olacağız’
 
Nisan ayında Berivanların yaylalara çıktığı, mevsimlik gezici tarım işçilerinin yollara düştüğü ay olduğu hatırlatılan açıklamada, ancak savaş politikalarının bu durumu da etkilediği ifade edildi. Açıklamada, “Savaş politikalarının getirdiği yayla yasağı Kürdistan’da hayvancılığı bitirdi. Tarım alanlarına yapılan barajlar tarımsal faaliyetleri sınırlandırdı. Toplumun kendine yetememezliği mevsimlik göçün artmasına, halkın ucuz işgücü olarak başka şehirlere ilkbahar/yaz mevsiminde Akdeniz/Ege’ye sonbahardaysa Karadeniz yollarına düşmelerine yol açıyor. Gittikleri yerlerde ırkçı saldırıların hedefinde olan mevsimlik işçiler ve çocukları, altyapı yetersizliği nedeniyle sağlık hizmetlerine ve eğitime erişemiyor. Bununla da kalmıyor, zaman zaman ücreti vermek istemeyen mülk sahibinin şiddetiyle karşı karşıya kalıyor. Buna “dur” demek için, Kürdistan’daki doğa, emek sömürüsünün son bulması mücadelesinin bir parçası olarak demokratik, ekolojik bir ekonominin koşullarını hep birlikte inşa etme kararlılığı 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız” diye kaydedildi. 
 
‘Botan’ın direniş ruhu kendini bir kez daha gösterdi’
 
Tekçi ulus devlete karşı demokratik ulusu inşa etmek için savaşa karşı barış için 1 Mayıs’ta alanlarda olunacağının vurgulandığı açıklamada, “Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. AKP’nin iktidarda olduğu süre içerisinde kadın cinayetlerinin azaldığı tek yıl İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı 2011 yılı olmuştu, ama iktidar Sözleşmeyi tek gecede fesh etti. İstanbul Sözleşmesi ile birlikte 6284’ün tartışmaya açılması, nafaka üzerinden yürüyen kadın kazanımlarına saldırılarla kadınları erkeğe, ‘kutsal aile’ye mahkûm etmeyi hedefliyor. Kadınlar ayrılmak istediklerinde, çalışmak istediklerinde, kendi hayatlarına dair karar aldıklarında erkek şiddetinin hedefi haline geliyor. Erkek yargı cezasızlık politikaları ile erkeğin yanında hizaya girerek kadın katillerine tahrik indirimleri ile en az cezayı verirken tacizci ve tecavüzcüleri serbest bırakıyor. Tüm bu saldırılar karşısında erkek devlet şiddetine karşı en güçlü duruş erkek-devlet aklıyla oluşturulan sözleşmeler ve anayasalar değil öz savunmamız olacaktır. Şırnak halkının tacizci uzman çavuşa karşı geliştirdiği anda müdahale Şırnak üzerinden yürütülen tüm özel savaş politikalarına rağmen Botan’ın direniş ruhunu bir kez daha göstermiştir” sözlerine değinildi. 
 
‘Tecride karşı özgürlük mücadelesi’
 
Başta Kürt sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunların demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma ile çözüleceğine inanıldığı kaydedilen açıklamada, “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrar’ şiarını bir kez daha yükselterek 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağına inancımızla mücadelede kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bu temelde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın koşulsuz fiziki özgürlüğünü sağlamayı, mücadele çizgimizin merkezine alıyoruz. Tecride karşı özgürlük mücadelesini yükseltmek için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız” denildi.  
 
'Emek dayanışmasını büyütmek'
 
Türkiye’nin en çok siyasi tutsağın bulunduğu ülkelerden biri olduğu kaydedilen açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı: “Baskı ve zor politikaları ile özgürlükleri ellerinden alınan tecride karşı özgürlük mücadelesi yürüten başta hasta tutsaklar olmak üzere; düşmanca politikalarla cezaevlerinde tutulan ve her türlü hukuksuzluğa rağmen içeride de dışarıda da direnmeye devam eden bütün direnişçi kadınları, o kapatılma mekânlarından çıkarana kadar mücadele edeceğimizin sözüyle 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız. TJA olarak tüm kadınları 1 Mayıs alanlarında bizden itaat etmemizi bekleyen erkek egemen zihniyetine karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Türkiye'nin ve Kürdistan'ın her yerinde dilimiz, kimliğimiz ve renklerimizle talana ve emek sömürüsüne karşı alanlarda olacağız.  Kürt sorununu eşitlik ve özgürlük temelinde siyasal çözümü için, kadın kırımına karşı kadınların eşit ve özgür olacağı başka bir dünyaya olan inancımızla, kadın mücadelesi sınıf mücadelesi diyerek yoksulluğa/eşitsizliklere karşı sesimizi/sözümüzü/örgütlülüğümüzü çoğaltarak, savaş ve yıkıma karşı direnişi ve emek dayanışmasını büyütmek için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız.  ‘Biji yek Gulan’, ‘ Jin Jiyan Azadi’, ‘ Yaşasın 1 Mayıs’.”