AYM’de bekleyen Remziye Bor davasında karar verilecek

  • 09:29 19 Nisan 2024
  • Hukuk
 
Zelal Tunç
 
WAN - Xaçort Mahallesi’nde gerçekleştirilen polis baskını sırasında silahla vurulan 7 buçuk aylık hamile Remziye Bor 28 günlük yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitirdi. Cezasızlıkla sonuçlanan hukuki süreç sonrası, dosya 9 yıl sonra AYM’de karar için bekliyor.  
 
Wan’ın Reya Armuşe (İpekyolu) İlçesi’ne bağlı Xaçort (Hacıbekir) Mahallesi’nde 19 Nisan 2016 tarihinde polis tarafından yapılan ev baskını sırasında ateşli silahla vurulan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 27 yaşındaki Remziye Bor’un katledilmesiyle ilgili dosya Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) karar için bekliyor. Ateşli silahla vurulduğu tarihte 7 buçuk aylık hamile olan Remziye, kaldırıldığı Van Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yaşam mücadelesi verdiği sırada Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında “örgüt üyesi” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Remziye’nin bulunduğu serviste bilincinin uzun süre kapalı olması ve karnındaki çocuğunda hayati risk taşıması nedeniyle sezeryan ile doğumu gerçekleştirildi. Doğumu gerçekleştirildikten sonra verdiği 28 günlük yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitirdi. 
 
Dosya faili meçhul bırakılmak istendi
 
Olayda “örgüt üyesi” iddiasıyla tutuklanan eşi İrfan Bor hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2 Aralık 2016 tarihinde tamamlanan iddianameye ek, yaşamını yitiren Remziye için savcılık, “örgüte üye olmak suçundan kovuşturmaya yer olmadığı” kararı vererek, fail ya da failler hakkında yürütülecek soruşturmanın önünü kapatmaya çalıştı. Remziye’nin katledilmesinin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen yürütülen hukuk mücadelesi sonucu dosya 2019’da AYM’ye taşındı. Şu an Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) bekleyen dosya hakkında karar verilmesi bekleniyor. 
 
‘Operasyonda tüm mahalle kuşatıldı’
 
Remziye’nin katledilmesi ile ilgili yürüttükleri hukuki mücadeleye ilişkin dosya avukatı Veysi Güneş değerlendirmelerde bulundu. Veysi, “Remziye Bor dosyası faili meçhul bir dosya haline gelmek üzereyken yapılan bir hukuk mücadelesi sonucunda şu an Anayasa Mahkemesi önünde incelemede bekliyor. Remziye Bor evine yapılan operasyon neticesinde ağır bir şekilde yaralandı. Bu operasyonu gerçekleştiren kolluk kuvvetleri hiçbir biçimde gerekli önlemleri almadan, gerekli uyarıları yapmadan, hiçbir tedbir almadan aslında bütün bir mahalleyi adeta kuşatarak bir operasyon gerçekleştirdi. Neticede masum bir insan katledildi” dedi.
 
‘Tüm hukuksuzlukları içinde barındıran bir süreç oldu’
 
Olayın ilk gününden bu yana ailenin hem bireysel avukatları hem de Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarının hukuki mücadeleyi yürüttüklerini söyleyen Veysi, “Uzun yılların verdiği bir mücadele neticesinde şu anda dosya AYM’nin önünde. Ancak AYM önüne giden süreç çok sancılı geçti. Olay gerçekleştirildikten hemen sonra bizler olayın maddi gerçeğinin açığa çıkması açısından ceza soruşturmasının gerekliklerinin yerine getirilmesine dönük çok ciddi çabalar gösterdik; ancak olay anında olay yerine gitmemiz engellendi. Keşifte ve otopside yer almamız engellendi. Bir bütün ceza soruşturması aşaması aslında büyük hukuksuzlukları içinde barındıran bir süreç oldu” ifadelerini kullandı.
 
‘Remziye’nin ölümünün üstü örtülmeye çalışıldı’
 
Olayla ilgili bir soruşturma beklerken yaşamını yitirmek üzere olan Remziye hakkında savcılığın “örgüt üyesi” iddiasıyla soruşturma başlattığını hatırlatan Veysi,  sözlerine şöyle devam etti: “Remziye Bor vefat edince ‘örgüt üyesi’ olduğuna dair soruşturma ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ dair karar verilerek kapatıldı. Aslında bu kararla Remziye Bor’un ölümünün de üstü örtülmeye çalışıldı. Tam da bu aşamada bizler tüm itirazlarımızı şikâyetlerimizi, savcılık makamına ilettik. Yaklaşık üç yılı aşkın süre savcılık makamının Remziye Bor’un ölümünü aydınlatmasını bekledik. Çünkü dosyada çok açık hukuka aykırılıklar vardı. Keşif işlemlerine katılmamız engellendi, otopsiye girmemiz engellendi, olayın görgü tanıklarına ulaşmamız engellendi. Olay yeri incelemesi yapılırken, deliller örtbas edildi. Hukuki anlamda bu aşamaya müdahil olmamız da engellendi. Dosyadaki hukuka aykırılıklara dair savcılığa beş ayrı başvuru yaptık. Beş başvuru ve ısrarlı takibimize dayanarak AYM süreci başladı.”
 
‘Benzer dosyalarda AYM devleti korumaya yönelik karar veriyor’
 
AYM’deki ilk incelemenin bittiğini dosyanın karar verilmek üzere komisyon önünde olduğunu aktaran Veysi, “ Benzer dosyalara bakıldığında Anayasa Mahkemesi’nin genel yaklaşımının umut verici olduğunu söyleyemiyoruz. Çünkü yaşam hakkı söz konusu olunca hem usul hem de esas yönünden Anayasa Mahkemesi daha çok kolluk güçlerini ve devleti korumaya yönelik bir yaklaşım sergiliyor. Remziye Bor’u yaralayan silahın tespit edilmemiş olması, olay yerinde ateşlenmiş bütün silahların ele geçirilmesine rağmen balistik incelemenin yapılmamış olması, yaralamaya sebebiyet veren silahın özellikleri, dikkat çektiğimiz noktalar arasında. Remziye Bor boynundan yaralandığı için boynunda parçalanmaya sebebiyet veren silahla ateşlendiği açıkça ortada. Olay yerinde hem örgüt mensuplarının, hem kolluk güçlerine ait  tüm silahlar ele geçirilmiş durumda. Bununla ilgili bir soruşturma yürütülmeden, karar verildi. Biz Anayasa Mahkemesi’nin tüm bu hukuka aykırılıkları görmesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Devlet i korumaya dönük bir refleks var’
 
Dosyanın faili meçhul bırakılmak istendiğini vurgulayan Veysi, “Özellikle olay sürecinde savcılık bize soruşturmanın devam ettiğini söylemesine rağmen, nihayetinde üç yılık aşamada bizler dosya ile ilgili hiçbir işlemin yapılmadığını gördük. Bunun hukuken bir izahını yapamıyoruz. Aklımıza gelen şey de savcılık makamının kolluk güçlerini korumaya dönük bir refleks geliştirdikleri. Dolayısıyla cezasızlık politikasının devamını dosyanın sonraki aşamalarında da yaşadık. Bu aşamada dosyadaki hukuka aykırılıklar, soruşturma aşamasındaki yasal mevzuata aykırı bir şekilde yürütülen işlemler bize yerel aşamada savcının, hâkimin kolluğu korumaya dönük aslında genel anlamda devleti korumaya dönük bir refleks geliştirdiğini gösteriyor. Ancak AYM’nin tüm bu hukuksuzlukları görüp 'yaşam hakkının ihlal edildiğini' göreceğini umut ediyoruz” diye konuştu. 
 
Kadınlara çağrı
 
Kurdistan’da benzer dosyaların ve suç pratiklerinin karşılıksız kalmaması amacıyla yürütecekleri hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini kaydeden Veysi, “Bu dosyanın, tüm STK’lerin kadın derneklerinin, kadın aktivistlerin gündeminde olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.