Pandemide Kürt müzisyenler: Olmayan sahnemiz de gitti

  • 09:14 24 Ekim 2020
  • Kültür Sanat
ANKARA - Kürt müzisyenler, koronavirüs salgını sürecinde yeni çalışmalar yaptıklarını ve bu süreci olumlu atlatmaya çalıştıklarını ifade ediyor. Müzisyen Tara Mamedova pandemi sürecinin herkesi her mesleği etkilediğini ancak sanat alanının çok daha fazla etkilendiğini belirterek, sahnesiz kaldıklarını söyledi. 
 
Koronavirüs salgınının sanata etkisi sürüyor. Türkiye genelinde konserler ve etkinlikler, virüsün bulaşma riskini azaltmak amacıyla alınan kararla geçici bir süre iptal edildi. Ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalan müzisyenler bu süreçten oldukça olumsuz etkileniyor. Salgın sürecini lehlerine çevirmeye çalıştıklarını ifade eden müzisyenler, yeni çalışmalar yaparak boş durmadıklarını belirtti. Halihazırda kendilerine yeterli alan ve sanatlarını icra edecek faaliyetler bulamayan Kürt müzisyenler ise bu süreçten iki kat daha fazla etkileniyor.
 
Salgınla beraber müzisyenlerin nasıl etkilendiğini, salgında neler yaptıklarını Kürt müzisyenler Suna Alan, Burcu Yankın ve Tara Mamedova anlattı.
 
Kürt şarkıcı ve gazeteci Suna Alan, Bingöl'de doğdu. 2 yaşında iken ailesi İzmir'e göç eden Suna, çok kültürlü bir ortamda çocukluk ve gençliğini geçirdi. Geleneksel Kürt dengbêj müziği ve Alevi Kürt deyişleri ile büyüdü ve İzmir (Smyrna) müziğinden etkilendi. Londra’da çalışmalarını yürüten Suna, kadın ve insan hakları, çevre gibi çeşitli aktivite ve çalışmalarda da yer alıyor.
 
‘Ertelediğim pek çok şeye zaman ayırma fırsatı yakaladım’
 
Pandemi sürecine adapte olmanın zor olduğunu belirten Suna, kendi ile baş başa kalmak, kendini dinleyebilmek için iyi bir fırsat olduğunu ifade etti.  Yirmi yılı aşkın süredir cezaevinde yakınları olduğunu söyleyen Suna, empati kurmaya çalıştığını ve hayatın akışı içerisinde uzun zamandır ertelediği pek çok şeye zaman ayırabildiğini aktardı. Suna, “Harika filmler izledim, şahane müzikler dinledim. Bol bol okudum mesela. Biyografiler, hikayeler ve şiirler okudum. Yıllar boyunca zulamda biriken mektupları açıp açıp tekrardan okudum. Sonra tüm bunların kattıkları ve besledikleri ile bol bol yazdım ve besteledim. Yine bir kenarda duran eski bestelerimi elden geçirme imkanım oldu” dedi.
 
Müziğin yanı sıra, Londra’da bir hukuk bürosunda çalıştığını ve ayrıca tercümanlık ve yer yer muhabirlik de yaptığını kaydeden Suna, “Bunlara gönüllü projeleri de dâhil edersek, kendimi mümkün olduğunca yoğun ve meşgul tutarak bu süreci atlatmaya çalıştım” şeklinde konuştu.
 
 ‘Yeni çalışmalar hazırlığı’
 
Yakın zamanda Londra’da müzisyen arkadaşları ile bestelediği eserlerin kayıtlarına başlayacağı bilgisini veren Suna, Kürtçe müzik yaptığı gerekçesiyle 19 yıl hapis cezası verilen Nûdem Durak için gerçekleştirilen uluslararası bir kampanyasının parçası olacak bir beste hazırlığında olduklarını söyledi. Suna, “Bir de İskoçyalı sanatçı Bill Drummond'ın Kürtçe'ye ve Kürtlere uyarladığı bir oyunun ön çalışmaları içerisindeyiz. Zaman içerisinde oyuna dair daha fazla bilgi verebilme imkanımız olacak” ifadelerine yer verdi.
 
Iğdırlı Kürt-Azeri kültürüne sahip bir ailede yetişen Burcu Yankın ise Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) bünyesinde Kardeş Türküler projesinde uzun yıllar vurmalı çalgılar ve vokal alanlarında icracı ve eğitimci olarak çalıştı. Burcu, şimdilerde Miraz Erbane Topluluğu’nda ve Miraz müzik grubunda eğitimci ve icracı olarak çalışıyor.
 
‘Salgından önce de benzer sıkıntılar vardı’
 
Süreci hala atlatamadığını vurgulayan Burcu, hâlâ konser veremediklerini, sanat faaliyetlerini sürdüremediklerini belirtti. Bu durumun aslında tek başına pandemiyle sınırlanamayacak tarihsellikte bir problem olduğuna dikkati çeken Burcu, kriz dönemlerinde ilk iptal edilen etkinliklerin sanat etkinlikleri olmasının sanata yaklaşımın ne yazık ki çoğunlukla eğlenceyle özdeşleştirilmesi anlamına geldiğini kaydetti.  Sanat emekçilerinin uzun yıllarını vererek oluşturdukları birikimlerin geçici bir hobi faaliyeti gibi algılandığını belirten Burcu, “ Buna karşın sanat emekçilerinin büyük bir çoğunluğu mesleklerini güvencesiz ve riskli koşullarda icra ediyor” dedi.  Salgından önce de büyük sıkıntıların var olduğunu anımsatan Burcu, hep mücadele ettiklerini ancak pandemi süreciyle birlikte bu sürecin yakıcılığını yaşamsal boyutlarda hissettiklerine vurgu yaptı.
 
Devletin sorumlu davranması gerektiğinin altını çizen Burcu, bu süreçte intihara sürüklenen, geçinebilmek için enstrümanını satan müzisyen haberlerinin, bazı meslektaşlarını meslek değiştirme ikilemiyle karşı karşıya bıraktığını belirterek, bu konuların herkesi derinden sarstığını kaydetti. Burcu,“Sanatın hayatı özgürleştiren, dönüştüren gücüne olan inancımızla, önümüzdeki engelleri de aşmaya çalışıyoruz. Bu dönemde herhangi bir konser gelirimiz olmadığı için, bu yükü taşımak oldukça zorlaşıyor. Böyle giderse en iyi ihtimalle yaza kadar konser veremeyeceğiz. Dolayısıyla eğitime ve arka plana ağırlık verip üretim alanında bir süre daha küçük ve temkinli adımlar atmak durumundayız” ifadelerinde bulundu.
 
‘Aktif kalmaya gayret edildi’
 
Karantina sürecini avantaja çevirmek için çabaladıklarını söyleyen Burcu, okuma, izleme, enstrüman çalışmalarına ağırlık verme gibi birçok ertelenen konuları fırsata çevirdiğini belirtti.  Kardeş Türküler'de ev koşullarında şarkı kaydetme, klip çekme gibi birçok denemeleri olduğunu kaydeden Burcu, “Bu çalışmaların kimileri yurtdışından müzisyen dostlarımızla sanal da olsa buluşmamıza imkân sağladı; kimi online etkinliklere mütevazı katılımlar gerçekleştirdik. Bu bile yepyeni ve alışması zor bir şeydi. Miraz'da karantinanın sona erdiği dönem kalabalık bir kadroyla, biraz risk alarak stüdyo ortamında bir deyiş çalışması ve klip hazırladık” diyerek süreci avantaja çevirdiğini ifade etti.
 
Kırgızistan Kürtlerinden olan Tara Mamedova, blues caz ve pop tarzda şarkılar seslendiriyor. Annesinin etkisiyle çocukluğunda başladığı müzik yolculuğunu Rusya ve Fransa’nın ardından şimdilerde Türkiye’de sürdürüyor.
 
‘Kürt müzisyenler olarak sahnemiz yoktu var olan da gitti’
 
Tara, sürecin herkesi her mesleği etkilediğini ancak sanat alanının çok daha fazla etkilendiğini ifade ederek, sahnesiz kaldıklarını söyledi. “Biz zaten Kürt müzisyenler olarak çok zorluklar yaşıyorduk. Çok sahnemiz yoktu var olan da gitti” dedi.
 
Evde kalınan süreçte, durumu olumlu hale çevirdiğine değinen Tara, geçen kıştan beri yeni bir repertuar için çalıştığını aktardı. “Kendi eserlerim dışında birçok yazar ve bestekarlardan toparladığım bir repertuar oluştu” diyen Tara, ‘Çarhel’  isimli yeni bir projeye başladığını aktardı. Tara, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani dört taraf. Neden ‘Çarhel’, hayat tek taraflı değildir, hayatın birçok yönüyle güzellik, sevgi, aşk, sevinç, acı ve mücadele ama daha çok kadın mücadelesini anlatan bir proje. Eserin klipini de tamamladık. Ayrıca ‘Şehlan’ klipimizin ikincisini çalıştık.
 
Yeni dönem için sanatımı kaydettim. Bazen gülerek konuşuruz ‘acaba yaşar mıyız’ diye bilmiyoruz ama en azından sanatımız, sesimiz kalsın hediye olarak hayata. Yine bir projemiz daha var, kadın sanatçı arkadaşlarımızla düşündüğümüz şeyler var. Bunları yaparken büyük korkularla yaptık, büyük riskler aldık. Nasıl ki birileri sabah kalkıp işe gidiyorsa işine devam ediyorsa, biz de çalışmak, biriktirmek zorundaydık. Yoksa umudumuz kalmazdı.”
 
Bu dönemde verimli çalışmalar elde ettiğine değinen Tara, Fransızca, Rusça, Türkçe ve İngilizceye çevirdiği ‘çarhel’ projesinin ilk şarkısı olan ‘veger’ yani dönüş adlı şarkıyı müzikseverlerle buluşturacağını söyleyerek, bu süreci çok çalışarak geçirdiğini ifade etti.