Tülay Hatimoğulları: Dersim’in kayıp kızlarının araştırılması gerekiyor

  • 21:35 4 Mayıs 2024
  • Güncel
DÊRSIM - Dêrsim Katliamı’nın yıl dönümünde düzenlenen anmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Dersim topraklarında yüzleşme ve araştırma komisyonlarının kurulması gerektiğini kaydederek, “Bu komisyonların aynı zamanda Dêrsim'in kayıp kızlarını araştırması gerekiyor. Dêrsim’in kayıp kızları bu coğrafyada yaşatılan zulmün hakikatidir. Bunun araştırılması, bulunması gerekir” dedi.
 
Dêrsim’de, 4 Mayıs 1937 tarihinde başlatılan Dersim Katliam’nın yıl dönümü dolayısıyla Seyit Rıza Meydanı’nda anma düzenlendi. Anmada, "Dêrsim Katliamı’nı unutma", “Dêrsim ismi ve eski yerleşim yer isimleri iade edilsin", "Xo vira meke",  "Unutma", "Arşivler açılsın hakikat paylaşılsın" pankartları açıldı.
 
Anmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları, konuşmasına Dersim Tertelesi’nde yaşamını yitirenleri anarak başladı. Alevilerin hedef haline getirildiğini ifade eden Tülay, "Dersim Katliamı, Türkiye tarihinin görmüş olduğu en büyük Alevi katliamlarından biridir” dedi. 
 
‘Resmi ideoloji farklı versiyonlarda çalışmalarını sürdürüyor’
 
Tarih boyunca Alevilerin bu topraklarda katledilerek, yok edilmek istendiğini söyleyen Tülay, “Koçgiri, Dersim, Sivas, Çorum, Gazi ve Suriye’de suyun öte yanında Alevi kardeşlerimiz katledildi. Ve asimilasyona maruz bırakılmak için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler. Bu ülke kurulduğu günden bugüne kadar farklı halklara ve inançlara tahammül etmeyen, tekçi, ırkçı ideolojik bir anlayışla bugüne geldi. Bugün hala ne yazık ki bunun izlerini, bunun sonuçlarını en ağır şekilde yaşıyoruz. 21 yüzyılda Aleviler hala katlediliyor, hedef haline getiriliyor. Bakın 21’inci yüzyıldayız. Bu kadar Alevi katliamı gerçekleşmiş, Alevi canımızı yitirdiğimiz bir tarihi geride bıraktığımız dönemde bile, 21. yüzyılda bile hala Alevi canlarımızın evleri işaretleniyor ve hedef haline getiriliyor. Sadece bu mudur? Değildir. Bugün mevcut olan bu iktidarın uyguladığı bu politikalar tıpkı tarih boyunca Aleviler nasıl katledilerek, asimile edilerek dönüştürülmeye çalışıldı ise yok edilmeye sürülmeye çalışıldıysa, bu inancın bu topraklardan silinmesi için resmi ideoloji ne kadar çalıştıysa, şimdi aynı şekilde farklı versiyonlarda çalışmalarını sürdürüyor. Şu anda Alevilik inancını Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlayarak aslında tarih boyunca Alevilere uyguladıkları politikaların yeni bir boyuta geldiğini gösteriyorlar" diye belirtti. 
 
‘Alevilik inancı bu coğrafyanın hakikatidir’
 
Tülay, Alevi toplumunun asimilasyon politikalarına karşı hiçbir biçimde boyun eğmediğinin altını çizerek Alevilerin hiçbir zaman geri adım atmadığını, atmayacağını vurguladı. Tülay “Dêrsim Katliamı’nda Aleviler için uygulanan bütün bu politikaların sonrasında Munzur Deresi kanla aktı. Buna rağmen hiçbir biçimde Aleviler yaşam tarzlarından inançlarından geri adım atmadılar. Evet, Aleviler Dêrsim’de süngü uçlarındaydı, namlunun ucundaydı. 38 kayalıklarında kadınlar tecavüze uğramamak için kendi canına kıydı ama geri adıma atmadılar. Şimdi bizler bir kez daha diyoruz ki; Alevilik inancı bu coğrafyanın hakikatidir. Tarih boyunca katliamlarla, asimilasyon politikalarıyla diz çökmedi, çökmeyecek. Ve bundan sonra bizlere düşen en büyük görev bu coğrafyada bütün halklar ve inançlar olarak birbirimize sarılarak, birlikte yaşamalıyız. Sadece bu yetmez, bu ülkede yaşayan farklı bütün halklardan ve inançlardan insanların ‘eşit yurttaşlık’ temelinde hakları anayasal güvence altına alınmalıdır" dedi.
 
'Dersim’in kayıp kızlarının araştırılması gerekiyor’
 
Dersim topraklarında yüzleşme ve araştırma komisyonlarının kurulması gerektiğini kaydeden Tülay, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Bu topraklarda yapılması gereken en acil işlerden biri, başta parlamento olmak üzere hakikatle yüzleşme ve araştırma komisyonları oluşturulmalıdır. Bu komisyonların aynı zamanda Dêrsim'in kayıp kızlarını araştırması gerekiyor. Dêrsim’in kayıp kızları bu coğrafyada yaşatılan zulmün hakikatidir. Bunun araştırılması bulunması gerekir. Yine Seyit Rıza başta olmak üzere o dönemde katledilmiş olan bütün canlarımızın, mezar yerlerinin olması bu talebin yerine gelmesi gerekiyor. Ve devletin özür dilemesi gerekiyor. Bu gerçeklikle yüzleşerek, özür dilemesi gerekiyor. Ortak yaşamı ve birlikte yaşamı böyle tesis edebiliriz. Buradan bir kez daha yaşamını yitirmiş bütün canları anıyorum. 21’nci yüzyılda bu otoriter rejime karşı, bizi tekleştirmek, inancımızdan uzaklaştırmak isteyen bizi Kürtlüğümüzden, Araplığımızdan, Aleviliğimizden, farklılığımızdan ve gerçekliğimizden koparmak isteyen bu ceberrut ideoloji ve iktidarlara karşı bizler Seyit Rıza’nın, Baba İshakların, Pir Sultan Abdulların torunları olarak bu mücadeleyi sürdüreceğimizin bir kez daha sözünü veriyoruz. Canları asla unutmadık, unutmayacağız. Anıları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum." 
 
Keskin Bayındır: 87 yıldır katliama karşı mücadele ediyoruz
 
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ise, 87 yıl önce onbinlerce Alevi yurttaşın devlet eliyle katledildiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Dêrsim hala Kürt halkının kabuk tutmayan yarası olarak duruyor. Dersim’deki her taşın altında ve her ağacın üstünde her zaman Seyit Rıza olacak. 87 yıldır zulme ve katliama karşı mücadelemiz devam ediyor. Bu katliama karşı Kürt halkı mücadele ediyor. Bizler Pir Seyit Rıza’nın ve yol arkadaşlarının mezar yerleri bulunana, Dêrsim’in ismi resmi olarak kabul edilene,  bu katliama karşı hakikat komisyonu kurulana kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz.
 
Dêrsim halkına karşı katliam farklı şekilde devam ettiriliyor. Bugün Dêrsim halkı ve Kurdistan halkı bu zulmü kabul etmediğini beyan ediyor.  Bunlara karşı mücadele ediyor.  2012 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Devlet adına eğer özür dilenmesi gerekiyorsa; özür dilerim’ dedi. Ama bu söylemi sadece sözde kaldı. Hiçbir adım atılmadı. Bu zamana kadar Dêrsim’e karşı asimilasyon ve soykırım devam ediyor. Nasıl ki Seyit Rıza ve yoldaşları 100 yıl önce boyun eğmedi, bugün de Dêrsim halkı bu zulüm ve kıyıma karşı sessiz kalmayacak.  Elele verip bu zulme karşı mücadelemize devam edeceğiz. Ve diyoruz ki bu zulme karşı devlet bu katliamı kabul etmeden hakları iade etmeden bu mücadele son bulmayacak” diye konuştu. Bayındır, “Bugün burada 200 kişi yokuz belki ama Kurdistan ve dünyada mazlum halklar Dêrsim halkının bu mücadelesine destek veriyor.  Biliyoruz ki Dêrsim halkı ve bizim bu mücadelemiz mutlaka başarıya ulaşacak. Bir kez daha Türkiye devletinin katlettiği on binlerce canın hatırası karşısında saygıyla eğiliyorum” dedi. 
 
‘Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz’
 
Dersim Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Hüseyin Kulu ise, “Dersim’in acıları günümüzde de devam ediyor. Mevcut sistem kendine engel gördüğü, kendi görüşüne uymadığı için sadece insani anlamda değil, kültürel anlamda da, inanç anlamında da yok sayıyor. Yetmiyor barajlar yapıyor, altın madenleri için izinler veriyor, parsel parsel satıyor. Dêrsim’in sorunlarının karşısında bir karşı duruş bekliyoruz. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Unutursak kalbimiz kurusun” diye konuştu. 
 
Anmada, yapılan konuşmalarda katliam lanetlenerek, yaşamını yitirenlerin mücadelesinin süreceği mesajları verildi. 
 
Anmaya katılanlar 
 
Anmaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Milletvekili Ayten Kordu, Dersim Belediye Eş Başkanları Birsen Orhan ve Cevdet Konak, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanları, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı, Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, kentteki sivil toplum ve siyasi parti temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.