Direnişin binbir hali (2)

  • 09:19 2 Mart 2024
  • Dosya
 
 
 
4 parçadaki direnişi anlattı
 
Qeder Kar
 
MEXMÛR - 8 Mart’a doğru giderken, “Jin jiyan azadî” 4 parçadaki Kürt kadınların verdiği mücadeleyi anlatan İştar Kadın Koordinasyonu üyesi Sultan Yıldıztan, nerede bir kadın katledilse, şiddete uğrasa, işkenceye maruz kalsa, hakları ihlal edilse din, dil, ulus ayırımı yapmaksızın bunun Kürt kadınlar için mücadele gerekçesi olduğunu belirtti. 
 
Dünyanın her yerinde kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü alanlarda etkinliklerle karşılıyor. Kürt kadınlar da PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü için başlatılan kampanya çerçevesinde karşılıyor. Erkek egemen zihniyetin cinsiyetçi politikalarına ve kadın katliamlarına karşı “Jin jiyan azadî” sloganını yükseltiyor. 
 
Dosyamızın ikinci bölümünde Kürt kadınların 8 Mart’ı eylem ve etkinliklerle karşılayan Mexmûr Kampı’nda İştar Meclisi Koordinasyon üyesi Sultan Yıldıztan JINNEWS’e konuştu. 
 
Savaşa karşı tutum
 
Son yıllardaki gelişmelere ve kadın direnişine dikkat çeken Sultan, “Bilindiği gibi son yıllar kadınlar için oldukça hareketli ve yoğundu. Ukrayna, Filistin-İsrail savaşı gibi dünyanın birçok yerinde savaş var. Bu savaşlarda özellikle kadın ve çocuklar hedef alındı ve katledildi. Ancak bu saldırılara karşı bir tutum, bir direniş ve kadınların çalışmaları vardı. İki yıl içerisinde kadınlar durmadı ve hep direndi” dedi. 
 
Çalışmalar dünyaya yayıldı
 
Kürt kadınların yaşananlar karşısındaki direnişine değinen Sultan şöyle dedi: “Özellikle Avrupa’da yaşayan Kürt kadınlar, kongre ve konferanslarla geçirdi. Denilebilir ki, Kürt kadınların çalışmaları tüm dünyaya yayıldı. Kapsamlı çalışmalar yürütülüyor. Ancak kadın ve toplum özgürlüğü için hala yeterli değil. Yaşanan eksiklikler de kuşkusuz eğitimlerle ortadan kaldırılabilir. Eğer kadınlar toplum içinde kendini eğitirse, kadınlar da toplum da özgürleşir. Toplum içerisinde eşitlik de gelişir.”
 
Rojhilat ve Kuzey direnişi
 
Kurdistan’ın tüm parçalarındaki direnişin değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Sultan, “Öncelikle Bakur’a değinmek istiyorum. Şimdi Bakur’da yerel yönetim seçimleri var. Kadın eşbaşkan sayısı oldukça fazla. Bu bir başarı ve mutluluk verici. Ancak devlet buna tahammül edemiyor. Kadınlara yönelik şiddet, gözaltı ve tutuklamalar var. Binlerce kadın tutsak. Kadınlar kendi haklarını istedikleri, çalıştıkları ve toplumu özgürleştirmek istedikleri için tutuklanıyor. Kendi kimlikleri, dilleri ve kültürleri için çalışan insanlar tutuklanıyor. Burada hep direniş vardı. Rojhilat’ta yıllardır süren bir sistem var. Bu İslami bir sistem. Ancak gerçek değil, sahte bir İslam bu. Bu sistem kadınların yüzünü göstermesini istemiyor, özgür yaşamasını, söz sahibi olmasını istemiyor. Kadının varlığı, yüzü, kimliği çarşaf altında gizleniyor. Jîna Emînî’nin katledilmesi sahte İslam’ın yüzünü ortaya koydu. Binlerce kadın kimliği ve özgürlüğü için kendini feda etti. Kürt kadınlar İran’da rejimin korkusu haline geldi. Kadın direnişi gelişti. Jin jiyan azadî burada gelişti ve kadın ve toplum özgürleşene kadar devam edecek” şeklinde konuştu. 
 
Güney’in sessizliği
 
Güney Kurdistan’daki kadınların durumuna da dikkat çeken Sultan şunları belirtti: “Başur’da kadınların durumunda gelişim olmadı. Saddam’ın düşmesinden sonra kaç kadın derneği ve örgütü açıldı? Evlerde kadınları koruyan mekanizmalar Başûr’da ne kadar gelişti? Burada daha çok erkek egemenliği devrede ve eril zihniyete göre kadınlar şekillendiriliyor. Başûr’da çok rahat bir şekilde erkekler 3 kez evlenebilirim diyebiliyor. Bu acı verici bir durum. Başûr’da buna karşı kadının güçlü bir duruşu gelişmemiş, Başûrlu kadınlar bunu kabul etmemeli. Nasıl ki Rojhilatlı kadınlar çarşaf altına alındıyla Başûr’da da böyle bir durum var. Kadın özgürlüğünün önü kesiliyor. Kadınların çalışma yürütmesi engelleniyor. Bu yüzden genç kadınlar intihar’ ediyor, bedenlerini ateşe veriyor. Yaşamına son veren bir çok kadından kimse haberdar olmuyor. Gerçekten bunca yıldır onlarla yaşıyoruz ve birçok şeyi gözlerimize görüyoruz. Bu sessizlikten kaynaklanıyor. Bu ölüm uykusuna yatmak anlamına geliyor. Bu da birliğin olmamasından kaynaklı.”
 
Rojava’da öncülük
 
Rojava’daki gelişmeleri de değerlendiren Sultan, “İnsan Rojava’dan bahsettiğinde, şunu söyleyebiliyor; kadınların öncülüğünde devrim gerçekleşti. Rojava’da kadınların özgürlüğü var. Çok ağır bedeller verildi. Rojava’da kadınların adı büyüdü. Birçok arkadaş sembol oldu. Arîn Mirkar, Bawerîn ve diğer arkadaşlar… İnsan annelere, kadınlara, genç kadınlara baktığında mücadele ettiklerini, özsavunmalarını yaptıklarını görüyor. Burada eril zihniyet, geri zihniyet azaldı. Türk devleti de Kurdistan’ın her parçasına saldırıyor özellikle de Rojava’ya saldırıyor. Ancak annelerimiz Rojava’da şiddeti, savaşı ve erkek egemen zihniyeti kabul etmiyor” ifadelerini kullandı. 
 
Devrimin öncüleri
 
Binlerce kadının direnişleri ile sembol haline geldiklerini dile getiren Sultan, şöyle dedi: “Türk devletinin zulmünden dolayı 30 yıldır mülteciyiz. Önder Apo’nun paradigması sayesinde kendimizi yönetiyoruz ve geliştiriyoruz. Ancak içinde bulunduğumuz durum elbette yeterli değil. Kadınlar bugün kendini yönetebiliyor, mahalle, semt ve toplumu yönetebilir. Direnişimiz var ama yine zayıflıklarımız da var. Bizler de bu temelde 8 Mart’ı farklı etkinliklerle karşılıyoruz. 8 Mart bir direniş günü olarak biliniyor, kadınlar bir fabrikada yakıldı. Katliamdan sonra kadınlar faşizme karşı, devlete karşı baş kaldırdı. ‘Biz varız ve var olacağız’ dedi. Eğer bu gün kendimizi ifade edebiliyorsak bu bizim kadın mücadelecilerimiz sayesindedir. Zilan, Sara, Beritan, Evin Goyî ve başka arkadaşlar sayesinde bu. Beritan ihanet çizgisine karşı baş kaldırdı ve bizim için bir sembol oldu. Binlerce kadın arkadaş Kürt kadınların devriminin öncüsü oldu. Bizler de onların çizgisinde yürüyoruz. Eğer bir kadın katledilirse, şiddete uğrarsa, işkenceye maruz kalırsa, hakları ihlal edilirse tüm bunlar biz Kürt kadınlar için mücadele gerekçesi oluyor. Bizim için tüm kadınlar aynı, dil, din, ulus ayrımı yapmıyoruz.” 
 
‘Önderliğimizin özgürlüğünü istiyoruz’
 
8 Mart’a doğru giderken PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride de dikkat çeken Sultan, “Önderliğimiz 25 yıldır tutsak. Uluslararası bir komplo ile esir alındı. 3 yıldır da hiçbir haber alınamıyor. Aile ve avukatların gitmesine izin verilmiyor. Türk devleti Önderliğimizin sesinin duyulmasını istemiyor. Bizler de buna karşı Önderliğimizle yaşıyoruz ve onu anlamak istiyoruz. Ailenin ve avukatların gitmesini değil özgür olmasını istiyoruz. Sadece Kürtler ve Kürt kadınlar değil tüm dünyada Önder Apo’nun özgürlüğü için bir girişim var. Kampanya başlatıldı. Bizler de önderliğimiz için birlik olmalıyız. Önder Apo sadece Kürt kadınlar için değil tüm kadınlar ve ezilen halklar için önemli. Bizler bu yüzden sesimizi yükseltmeliyiz, eylemlerimizi çoğaltmalıyız ve Önder Apo’yu özgürleştirmeliyiz” dedi. 
 
Jin jiyan azadî…
 
Sultan son olarak şunları dile getirdi: “Bu 8 Mart’ın Önder Apo’nun özgürlüğüne vesile olmasını istiyoruz. Bizler sesimiz ve rengimizle önderliğimizi özgürleştireceğiz. Eğer bu gün haklarımız varsa, rahat bir şekilde konuşabiliyorsak, duygu ve düşüncelerimizi dile getirebiliyorsak bu Önder Apo sayesinde. Ona borçluyuz. Ben Önder Apo’nun, her alanda direnenlerin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart’ını kutluyorum. Jin jiyan azadî diyoruz ve önderliksiz yaşam olmaz diyoruz.”
 
Yarın: Şengal'de kadın direnişi sürüyor