Kıtaların direnişi (2)

  • 09:01 27 Şubat 2024
  • Dosya
 
Meksika'da özgürlük yürüyüşü 
 
Leyla Ayaz 
 
HABER MERKEZİ - Meksikalı kadınlar, egemen sisteme başkaldıran Petra Herrera, Maria de la Luz Espinosa Barrera, Margarita, Comandante Ramona ve Ana Maria'dan ilham alarak alanlarda bugün bir adım daha ileri diyerek özgürlüğü haykırmaya devam ediyor. 
 
İktidarların tarihinde yazılmayan kadın direnişi ve mücadelesi bir kez daha kadınlar tarafından yazılmaya devam ediyor. Kadınların direnişi ve kazanımları kıtalarda farklı olsa da hedef her zaman aynıydı. Kadın hareketleri ve örgütleri, siyasetçiler, yazarlar, sanatçılar, işçiler, emekçiler ve öğrenciler, kadın direnişçilerin mirasıyla yeniden yaşamı dizayn ediyor.
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kıtaların direnişi dosyamızda bugün Meksikalı kadınların direnişini ele aldık. 
 
İşgal ve dizayn
 
Meksika 16. yüzyılda İspanya tarafından işgal edilir, üç yüzyıl boyunca da İspanyol İmparatorluğunun boyunduruğunda kalır. 1810 yılında bağımsızlığını ilan eden Meksika 1846 yılında Amerika ile savaşa girer ve bu savaş 2 yıl devam eder. Meksika, topraklarının yarısını Amerika’ya bırakmak zorunda kalır.  19. yüzyılda Meksika, bu defa Fransa tarafından işgal edilir ve ardından Meksika İmparatorluğu kurulur. Bu imparatorluk 1867 yılına kadar hüküm sürer. 1884'teki siyasi kaosu fırsat bilen Porfirio Díaz iktidara geçer. Her işgal Meksika’nın yer altı ve yer üstü kaynaklarının yeniden yağmalanması ve talan edilmesi demekti. İktidarlar, çıkar ve ihtiyaçlarına göre sürekli Meksika’yı dizayn etmeye çalıştı. 
 
1876 ile 1910 arasındaki devrim Porfirio Díaz'ın sonunu getirir. Bu devrim süreci Meksika'nın siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarını tümden etkiler. Tarihindeki umutları da içinde barındıran devrim bugünkü Meksika'yı oluşturur. 
 
Devrim ve kadınlar 
 
Kuşkusuz tüm süreçler gibi devrim süreci de kadınları yakından etkiledi. Meksika'da devrim öncesinde kadınların siyasal ve toplumsal rolü egemen zihniyete göre şekillenmişti. Devrimle beraber kadınlar artık mevcut duruma başkaldırdı. Her ne kadar feminist hareketler 19. yüzyılda Avrupa ve Amerika'da ortaya çıktıysa da Meksika'da güçlü bir çıkış sağlayamadı ve zayıf kaldı. Buna rağmen feministler 1900'lü yılların başında La Mujer Mexicana adıyla feminist bir gazete çıkarmaya başladı. Kadınlar bu gazete etrafında örgütlenmeye başladı. Ancak orta sınıfın desteği ile sınırlı kaldı. Buna rağmen yine de kadınların sorunlarını çözmeye çabalıyordu.
 
Kadınların başkaldırısı…
 
1910-1940 yılları arasında kadınlar daha da özgün örgütlenmeye yöneldi. O dönem de kadın yazar, siyasetçi kadınların ve askerlik yapmak isteyen kadınların sayısında artış olmaya başladı. Devrimle birlikte kadınlar eşitlik, siyasette yer alma ve oy kullanma hakları için büyük mücadeleler verdi. Kadınlar siyasi ve ekonomik olarak dönemin şartlarına göre örgütlenmeye başladı. Bu örgütlenme geleceğin temeli idi. Kadınlar artık otoriter rejimlerin hâkimiyetine karşı başkaldırmaya başladı.
 
İlk dernek ilk kongre
 
İlk feminist dernek 1912'de kuruldu. Devrim sırasında feministler 13 ve 16 Ocak 1916'da Yucatan'da 610 delegenin katılımıyla 1’inci Feminist Kongresi’ni düzenledi ve bu Meksika’da bir ilkti. Devrim sürecinde yer alan kadınlar kongrede birçok konuyu ele alarak geleceklerine dair planlama yaptı. İlk kez bir derneğin açılması ve kongrenin büyük bir katılım ile yapılması Meksikalı kadınlar için önemli bir adımdı ve kadın mücadelesinin tarihini etkiledi.
 
FLN û EZLN direnişi
 
Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu'nun (EZLN) öncüsü olarak bilinen Ulusal Kurtuluş Güçleri (FLN), 1960'ların sonlarında kuruldu. Bir gerilla örgütü olarak kuruldu. Bu örgüt emperyalizmi en büyük düşman olarak değerlendiriyor, sosyalizmi Meksika'ya yayma ve sosyalist bir hükümet kurmayı hedefliyordu. 1970'lerde neredeyse tamamen yok edilen FLN'nin üyeleri, 1980'lerin başında Chiapas'a göç etti. Buraya yerleşip yeniden örgütlenmeye başladı. EZLN'yi kuran süreç başlamış oldu. EZLN, kurulduğu 1983 yılından 1994 ayaklanmasına kadar gizli bir örgüt olarak çalışmalarına devam etti. EZLN'ye katılanların bir kısmı dağlara çıkarak Zapatista savaşçıları oldu. Geri kalanı sivil çalışmalar da yer aldı. 1994 yılındaki kısa süreli silahlı mücadeleden bu yana bir gerilla örgütü olarak dünyada tanınmaya başladı.
 
3 bin kadının katıldığı toplantı 
 
EZLN’in içinde yer alan kadınların direnişi tüm Meksikalı kadınların mücadelesini etkiledi. Chiapas'ın Zapatista yerli kadınların katılımı başlı başına anlamlıydı. Bu harekete en çok kadınlar katıldı. Kadınlar eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı eşsiz bir mücadele verdi. Zapatista kadınları bir yandan erkek egemen sisteme karşı direnirken, diğer yandan geleneksel topluma karşı hep bir mücadele içinde oldu. Köleliğe karşı mücadele veren Zapatista hareketi, kadın hakları konusunda feminist hareketleri de etkilemeye başladı. Yine kadınların lideri olan ve aynı zamanda komutan olan Ana María, 1 Ocak 1994'te San Cristóbal de las Casas ve Chiapas'ın 6 kasabasına giderek Meksikalı kadınların sesi oldu. Bu kadın mücadelesinin gelişmesi açısından önemli bir adımdı. Zapatista kadınları Aralık 2007'de Chiapas'ın Garrucha köyünde bir toplantı düzenledi. Toplantıya 300 Zapatista kadını olmak üzere toplamda 3 bin kadın katıldı. Toplantıda Encuentro bölgesi, kadınların bölgesi olarak ilan edildi. Geniş bir katılımla gerçekleştirilen bu toplantı kadın örgütlemesine ve kadın mücadelesine güç kazandırdı.
 
Bugün bir adım daha ileri…
 
Devrim tarihinde kadın savaşçıların ve feministlerin direnişi ortak mücadelenin yolunu açtı. Savaşçıların direnişi, feministlerin kalemi ile birleşti ve kadınların mücadele dili oldu. Bugün Meksikalı kadınlar o dönemin kazanımlarını bugün direnerek sahiplenmekte ve mücadele çıtasını bir adım daha ileri götürmekte. Özelikle de son yıllarda kadınların gösterdiği çaba, eylem ve tutum bu sahiplenmeyi gözler önüne sermekte.
 
Yaşamı durduran kadınlar
 
Meksika'da kadın hareketleri güçlü bir noktada. Kadın kırımına, kadına yönelik şiddete karşı, kürtaj hakkı için alanlara çıkarak direndi. Aylarca süren grev ve işgal eylemleri bir tek Meksika gündeminde değil dünya gündeminde yer aldı. Özellikle 2019 yılında kadınların kadın cinayetlerine karşı mücadelesi en üst seviyeye ulaştı ve kadınlar kitlesel olarak alanlar çıktı. Meksikalı kadınlar 14 Şubat'ı protesto günü ilan ederek, 8 Mart 2020'de genel kadın grevi düzenledi. Mexico City'de 100 bin kadın toplandı ve yaşam durdu.
 
Kadını katleden politikalara karşı mücadele 
 
Son yıllarda uyuşturucudan binlerce insanın katledilmesi, kaybedilmesi ve ölmesi Meksika’da durumun ciddiyetini bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Yürütülen politikalarında buna sebebiyet verdiği kadın örgütleri tarafından belirtilse de halen büyük bir sorun olarak toplumu etkilemekte. Özellikle kız çocukları ve genç kadınların kurban seçilmesi feminist örgütlerin gündeminden hiç düşmedi. Kadın örgütleri, hükümetin kadınlara özel bir bütçe ayırmadığını dile getirerek, ölümlerden hükümeti sorumlu olduğunu eylemlerinde dile getirmekten hiç vazgeçmedi. Meksika’da her gün 12 kadının öldürmesi ve kız çocuklarının yüzde 70'inin şiddete maruz kalması, 25 Kasım 2023'te kitlesel olarak alanlarda kadınları katleden politikalar protesto edildi.
 
Direnişçilerden ilham alan kadınlar
 
Meksikalı kadınlar, egemen tarihe başkaldıran Petra Herrera, Maria de la Luz Espinosa Barrera, Margarita, Comandante Ramona ve Ana Maria'dan ilham alarak alanlarda özgürlüğü haykırmaya devam ediyor. Tüm ağır bedellere rağmen yeni yaşamı kurma inançları gün be gün büyüdü. 
 
Kadın Tugayı ve Petra Herrera 
 
Kadın mücadelesi tarihine geçen ama egemen tarihe de hiç ismi olmayan kadınlardan biridir Petra Herrera. Petra Meksika'da erkeklere ve faşizme karşı ilk Kadın Tugayını kurdu ve kadınlara öncülük etmesiyle tanınır. 
 
Aktif devrime katılır ama…
 
Doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1800'lü yılların başında doğduğu tahmin edilir. Yoksul bir ailede doğan Petra, devrimi genç yaşta tanır. Komutan Francisco Villa'dan etkilenir. Devrimi tanıdıktan sonra diğer kadınlar gibi devlet güçlerine karşı aktif olarak devrime katılır. Ancak devrim sırasında pek de kadının varlığı tanınmaz, kadın mücadelesi kabul edilmez. Bu sebeple hep geri planda kalır diğer tüm kadınlar gibi.
 
Devrimde yok sayılan kadınlar
 
Devrimden etkilenen kadınlar hem diktatörlüğe hem de yoldaşlarına karşı direnmek zorunda kaldı. Devrimde kadınların varlığı yok sayıldı ve öncülüğü ret edildi. Ataerkil zihniyetin kadının toplumdaki rolünü ve misyonunu tanımlaması kadınlara başka bir seçenek bırakmamıştı. Devrim sürecinde yemek pişirmek, temizlik yapmak ve askerlerin silahlarını taşımaktan başka bir görevleri yoktu kadınların.
 
Erkek kıyafeti giydi 
 
Petra bu sorunu erkek kıyafetleri giyerek çözmek istedi. Adını Pedro Herrera olarak değiştirdi. Petra bir süre bu kimlikle savaşa katıldı ve askeri operasyonlarda büyük başarı elde etti. Özellikle 30 Mayıs 1914'te 2’nci Torreón Muharebesi'nde cesaretinden söz ettirdi ve ortadan kaldırdığı köprü ile şehri kurtardı.
 
Ordudan ihraç edildi, kadın tugayı kurdu
 
Ancak Petra’nın artık sabrı kalmamış ve kimliğini açıklama gereği duymuştu. Ancak beklediği yaklaşımı ve terfiyi alamadı. Ordudan ihraç edildi. Buna karşı Petra ilk Kadın Tugayını kurdu. Tugay 25 kadından oluştu, sonra bu tugaya sonra binlerce kadın katıldı. Kadın Tugayı devrimde büyük rol oynayarak tarihte yerini aldı. Petra'nın bu direnişi egemen sistemin tüm kurallarını altüst etti. 
 
Adından söz ettirdi
 
Petra, Pancho Villa ile yollarını ayırdı ve onunla birlikte mücadele yürütmedi. 1917-1920'de orduyu yönetti. Uzun yıllar süren mücadelenin ardından kadın mücadelesinde önemli bir yer edindi. Jimenez'de çalışarak ülkesi için “ajanlık” yapmaya başladı. Burada çalışırken bir grubun saldırısına uğradı ve yaralandı. Vücudunda açılan derin yaralar sonucunda hayatını kaybetti. Petra’nın ölüm tarihi doğum tarihi gibi bilinmiyor.
 
Petra, Meksika'da ve dünyada bir efsane haline geldi ve Meksikalı kadınlara büyük bir miras bıraktı.