Kıtaların direnişi (1)

  • 09:01 26 Şubat 2024
  • Dosya
 
Vietnam’da direnişin her çağında kadın olmak 
 
HABER MERKEZİ - Tarihsel geçmişi hegemon güçlerin işgaline karşı direnişle geçen Vietnam’da kadınlar, erkek egemen sistem karşısında durmaya devam ederken, günümüzde de bu direnişi kazanılmış hakları için sürdürüyor. 
 
Dünya genelinde kadın direnişi, tarih boyunca her kıtada devam etti. Kimi zaman savaşçı, kimi zaman siyasetçi, kimi zaman emekçi, kimi zaman da aktivist olarak, tarihi yeniden yazan kadınlar, yaşadıkları çağın koşullarına göre, direnişlerini de farklı boyutlarda sürdürdü. Kadınlar, Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Afrika’ya, dilleri, renkleri, ırkları farklı bile olsa her çağda eril zihniyete karşı öncü rol alırken, bugün ise bulundukları her yerde “Jin jiyan azadî” felsefesiyle, mücadelelerine ışık tutuyor. 
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kıtalar dosyamızın ilk bölümünde tarihsel geçmişinde ve günümüzde hegemon güçlerin işgaline karşı direnişte öncü olan kadınların yaşadığı ülkelerden biri olan Asya kıtasında bulunan Vietnam’a uzanıyoruz. 
 
Vietnam Savaşı’ndan önce 
 
Vietnam kültüründe kadınların rolü daha çok anaerkilliğin izlerini taşıyan yerli gelenekler tarafından belirlenir. Bu durum farklı sosyal sınıfları da etkiler. Yine Kuzey Vietnam’da ise anaerkilliğin ve bunun orada gelişen çifte akrabalık sistemine yol açtığı söylenir. Bu aile yapısının ana soylu ve babasoylu kalıplarını birleştirirken, her iki soya da eşit önem verir. 
 
Milattan Önce (MÖ.) 111’de Çin orduları Nam Viet denilen bölgeyi işgal eder ve burayı Han İmparatorluğu’na dahil etmeye çalışır. Bu süreçte Konfüçyüsçülük de resmi ideolojidir, öncelikli olarak Çin dili konuşulur ve Çin işgali, edebiyat ve sanat eserleri üzerinde etkili olur. Ancak Çin yönetimine karşı bir direniş vardır. Bu direnişe öncülük eden ilk üç kişi ise kadındır. Bu çağda Vietnam’da, kadınların klanı ya da kabileyi yönettiği bilinir. Çinlilerin benimsediği ataerkil sisteme rağmen, Vietnamlı kadınlar, aile ve toplumdaki konumlarından, özellikle köylüler ve alt sınıflar arasında modern kültür ve hukuk kurallarıyla kadınlar için Çinlilerden daha fazla hak ve ayrıcalığa sahiptir. Öte yandan İtalyalı filozof Alessandra Chiricosta, Çin’in Vietnam’ı işgal etmesine karşı direnişe, anaerkillik görüşünün ve kadınların direnişi öncülüğünde halkın Vietnam’ın bağımsızlığı için verdiği mücadeleye dikkat çeker. Profesör Karen G. Turner ise Konfüçyüsçü ataerkil sisteme karşı direnen Vietnamlı bir kadın askeri liderin sözlerini şöyle paylaşır: “Fırtınalara binmek, açık denizde köpek balıklarını öldürmek isterim, saldırganları kovun, ülkeyi yeniden ele geçirin, serflik bağlarını çözün ve hiçbir erkeğin cariyesi olmak için asla sırtımı eğmeyin.” 
 
Trong Kız Kardeşler
 
Vietnam tarihinde önemli bir yere sahip olanlardan biri de Trong Kız Kardeşler’dir.  MS. 40 yılında Trung Trac ve Trung Nhi, ülkelerini işgal eden Çin valisi To Dnhe karşı bir isyana öncülük eder. Bu kardeşler Me Linh’i başkent olarak belirlediği bir ülke kurar. Ancak MS. 43 yılında Çinli bir general olan Ma Yuan tarafından bu ülke işgal edilir. Fakat Trong Kız Kardeşler, Vietnam tarihinde kadın askeri ve ulusal kahramanlar olarak kabul edilir. Profesör ve yazar Donald M. Seekins, anaerkil değerlerin gücünün bir göstergesi olan kardeşlerin, 80 binden fazla askerden oluşan bir ordu kurduğunu ve subaylarının çoğunun ise kadınlardan oluştuğunu, bu şekilde Çinlileri yendiğini söyler. Trung kardeşler, askeri becerileri ve cesaretleriyle anılsalar da, farklı bir şekilde kadının toplumsal rolünü teyit etmek için kullanılır.  Vietnamlılar, Çin işgaline karşı savaşmaya devam ederler ve son olarak 1428’de Vietnam, Le hanedanının kurulmasıyla bağımsızlıklarını yeniden kazanır. 
 
Fransa’nın işgali 
 
19. yüz yılın sonlarına gelindiğinde ise bu kez de Fransa, ekonomik çıkarları için Vietnam’ı işgal etmek ister, bunun için de ülkeye daha fazla misyoner (rahip ya da papaz) gönderir. Nguyen hanedanı, Fransa’nın bu tutumuna karşı, gönderilen misyonerlerden bazılarını idam ettirir. Bu durum Fransa İmparatoru III. Napolyon’u Vietnam’a saldırmaya teşvik eder ve mahkemeye de “Fransız himayesi” unvanını kabul ettirir. Fransa direnişle karşılaşsa da 1880’de Vietnam’ı işgal eder. Direnişin öncüsü olan kadınlar bu çağda da hedefte olur. Fransa işgali sürecinde çok sayıda kadın ya da çocuk kaçırılır, tecavüze uğrar ve köle olarak satılır. 
 
Ülkede kadın hakları, Budizm tarafından değil, Konfüçyüsçü ideolojiye göre düzenlenir.  Fransa sömürgesinde olan ülkede sadece şehirlerde yaşayan kadınların eğitim almalarına izin verilir. Böylece kadın haklarına dair bir tartışma ve feminizmin ilk dalgası, 20. yüz yılın başlarında Vietnamlı kentli kadınlarla başlar ve ilk kadın dergisi “Nu Gioi Chuong” yayınlanır. Dergi, 1919’da ilk kadın editör Suong Nguyet Anh ve 1929’dan Phu Nu Tan Van tarafından hazırlanır. Vietnam’daki ilk feminist kadın örgütü, 1919’da Madam Nguyen Khoa Tung yönetimindeki Nu Cong Hoc Hoi’idir. Nu Cong, 1926’da burjuva kadın hareketinin esas olarak eğitim ve mesleki fırsatlar 1930’larda Komünist Partisi’nin (ICP) Vietnam Kadınlar Birliği’ne (VWU) dahil edilir. 
 
Cinsiyetler arası eşitlik mücadelesi 
 
Yine bu dönemde kadınlar, kendilerini sınırlayan alanlardan çıkmaya çalışır. Kimi kadınlar, Vietnam Milliyetçi Partisi’ne dahil olurken, kimi kadınlar ise Vietnam İşçi Partisi’ne katılır. 1930’ların sonlarına gelindiğinde ise kadınların özgürleşmesi ortak bir konu haline gelir ve böylece kadınlar siyasi hayata girer. Diğer yandan 1945’te imzalanan antlaşma ile ülke Kuzey ve Güney Vietnam diye ikiye ayrılır. Kuzey Vietnam, Çin ve dönemin Sovyetler Birliği denetiminde olurken, Güney Vietnam ise Fransa’nın işgalinde kalır. Kuzey Vietnam’da Vietnam İşçi Partisi de aynı yıl kurulur. Ölümüne kadar Ho Chi Minh tarafından yönetilen parti, aynı zamanda Vietnam Demokratik Cumhuriyet’i benimser. Vietnam İşçi Partisi, kadınların başarılarını duyurarak, kadınların hükümette ve komünist delegasyonlarda görev almasına izin vererek, kadın haklarının ilerlemesinde rol alır. Parti, cinsiyetler arasında daha fazla eşitliği savunurken, bunun için de mücadele eder ve 1930’larda üst burjuvazideki kadın özgürlük hareketlerinin önceki dalgasının daha çok hızlı boşanma savunuculuğu olduğunu ve kadınları bir bütün olarak özgürleştirmeye çalıştığını ileri sürer. 
 
Milliyetçi Parti ve kadın haklarına dair belirsizliği 
 
Ülkede feministler, cinsiyet eşitsizliğinin ve kadınların esaretinin nedenini ekonomiye bağlarken, mesleki eğitimleri de aile kavramına göre belirli dallarda olmasını savunurlar. Ancak bu durum karşısında milliyetçiler de, kadınların ekonomik açıdan haklarına dikkat çekerken, kadınların kurtuluşunun ise ancak milliyetçi bir devrimle gerçekleşebileceği iddia eder ve cinsiyet eşitliğini vurgulayarak, kendi ideolojilerini destekler nitelikte kadınlara dair sorunlara odaklanırlar. Milliyetçi Parti’nin merkez komitesinden “devrimin temel görevleri” sıralaması istendiğinde ise kadınlar için eşit hakları dokuzuncu sıraya koyarken, kadın haklarına ilişkin tutumu ise belirsizdir. 
 
Feminist ideoloji yayılır
 
Tüm bu bakış açısına rağmen kadınlar, ülkelerini işgal eden Fransızlara karşı devrime katılır. Hemşire, rehber, kurye ve propagandacı olarak görev yapar. Düzenli orduya girmelerine izin verilmemesine rağmen iç cephede milis ve gerilla birliklerinde savaşır. Direnişteki kadınların sloganı ise “Arkadaki tüm görevlerde kadınların erkeklerin yerini almasına izin verin” olur. 1946-1960 yılları arasında meclisteki 403 sandalyenin yalnızca 10’u kadınlar tarafından alınırken, devrim hemen güçlenmeyle sonuçlanmaz. Fakat feminist ideoloji bu süreçte daha fazla yayılır. 
 
ABD-Vietnam savaşı ve sonuçları
 
Öte yandan Fransızlar, 8 yıllık bir savaşın ardından 1954’te Vietnam’dan çekilir. Çin’in ve Sovyetler’in desteklediği Vietnamlılar kuzeyde, ABD’nin desteklediği ise güneyde olmak üzere ikiye bölünen ülkede savaş yeni bir boyuta taşınır.  Kuzey Vietnam’da komünizm ideolojisi savunulurken, Güneyde ise komünizm karşıtı ve ABD’nin de desteklediği bir topluluk vardır. Güney Vietnam’da Başkan Ngo Dinh Diem’in politikaları nedeniyle artan huzursuzluk, Kuzey Vietnam’a Güney’i geri alma imkanı yaratır. Bu durum, ABD’nin de dahil olduğu uzun ve kanlı bir savaşın başlamasına yol açar. 1965-1975 yılları arasında yaşanan savaşta, My Layi köyünde 450 çocuk ve kadın tecavüze uğrar ve katledilir. Savaş sırasında em az 30 bin kadının tecavüze uğradığı belirtilir. Yine savaş boyunca ABD’de WILPF ve WSP isimli kadınların kurduğu iki dernek barış hareketi yürütür. Kadın örgütleri, kitlesel eylemler düzenler, imza toplar, ilan bastırır ve Kongre’ye baskı yapar. Savaş suçu işleyenlerle ilgili ise etkili bir yargılama yapılmaz. 1975’te Komünist hükümet, ABD’nin kuzey şehirlerini bombalamasına rağmen Güney Vietnam’ı ele geçirmeyi başarır. Böylece her iki taraf da 1976’da Vietnam Sosyalist Cumhuriyet adıyla birleşir. 
 
Savaş sürecinde kadınlar 
 
Kadınlar, 1945’ten 1975’e kadar süren savaş sırasında Vietnam’ın savunulmasında önemli bir rol oynar. Köy devriyesi muhafızları, istihbarat ajanları, propagandacılar ve asker toplayıcılar gibi roller üstlenirler. Tarihsel olarak kadınlar, ülkelerini Çin, Fransız ve ABD’nin işgalinden kurtarma mücadelelerinin “aktif katılımcıları haline gelir. Kadınların bu karakteri ve ruhu ilk kez Vietnam tarihinde Çin’e karşı isyan eden “ilk tarihi figürlerden biri olan Trung Kız Kardeşler’i hatırlatır. Kuzey Vietnamlı kadınlar savaş bölgesinde askere alınır, savaşır ve Ho Chi Minh yolunu açık tutmak için mücadele eder. Ayrıca ailelerine ve savaşçılara yiyecek sağlamak için Kuzey Vietnam’daki pirinç tarlalarında ve Güney Vietnam’ın Mekong Deltası bölgesindeki Viet Cong’un elindeki tarım alanlarında da çalışır. Kadınlar hem Kuzey Vietnam Ordusu’na hem de Güney Vietnam’da1955’de kurulan Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi (Viet Kong) gerillalarına katılır. Bazı kadınlar aynı zamanda her iki bölge için istihbarat servislerinde görev yapar. Güney Vietnam’da birçok kadın ARVN’nin Kadın Silahlı Kuvvetleri’nde (WFC) ve ordudaki diğer kadın birliklerinde gönüllü olarak hizmet eder. Bazıları, WFC’de olduğu gibi diğer askerlerle çatışmaya girer. Diğerleri savaş alanında ve askeri hastanelerde hemşire ve doktor olarak görev yapar. 
 
Savaş sonrası kadın mücadelesi 
 
Vietnam savaşı ve yeniden birleşmeyi takip eden dönemde kadın haklarına dair bazı yasalar çıkarılır. 1986 tarihli Aile Kanunu, doğum izninin süresini iki katına yani üç aydan altı aya çıkarır. 1988 tarihli 163 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ise Kadınlar Birliği’ne kadınların veya çocukların çıkarlarını gözeten her türlü karara katılma hakkını verir. Ancak yeni hükümet, serbest piyasa reformları kapsamında ekonomik verimlilik talepleri, bu reformların bir kısmının küçültülmesine neden olur. Örneğin işverenlerin kadınların doğum iznini öne sürmesi üzerine söz konusu yasa değiştirilir ve kadınların doğum izni 4 aya düşer. Vietnam hükümeti sivil toplum örgütleri konusunda Kadınlar Birliği gibi başka bir örgüte de izin vermez. Ayrıca Vietnam Kadın Derneği de büyük ölçüde Komünist Parti’nin gücünü artırmak için kurulurken, kadınların çıkarlarını her zaman tam olarak destekleyemez. 
 
Kadınların cins mücadelesi 
 
1960’lı ve 1970’li yıllarda Vietnam’da güçlenen sosyalistler, kadın ve erkeklerin eğitime eşit erişimini teşvik eder. 1976’da Vietnam Savaşı’nın ardından Kuzey ve Güney Vietnam’ın yeniden birleşmesi, kadınların siyasette liderlik rolleri üstlenmesine de olanak sağlar.  Ancak kimi tarihçiler, ülkedeki kadın savunucularının yeniden birleşme sonrası dönemde kısmen demokratik olmayan bir siyasi bağlamda serbest piyasa reformlarının uygulanması nedeniyle zayıfladığını iddia eder. Kaynak kısıtlamaları, savaştan sonraki siyasi atmosfer gibi, kadın haklarına zarar verir. Yeni devlet, serbest piyasa ekonomisini uygular, ancak siyasi katılım genişletilmez. Sıkı siyasi atmosfer ve kaynak kısıtlılığı, Vietnam’ın tek parti yönetimi altında kadınlar adına konuşmaya alışkın olan Vietnam Kadınlar Birliği’ni zayıflatır. Savaş bittikten sonra artık hükümet tarafından hayati bir organizasyon olarak görülmez. Siyasi birleşme aynı zamanda kota sisteminin sona ermesine ve ardından Millet Meclisi’ndeki kadınların sayısının azalmasına neden olur. Kadınlara tekrardan ev içi roller dayatılırken, erkekler ise savaştan döndükçe mesleki ayrımcılıkta da artış olur. Ülkenin liberal ekonomiye dair politikaları, kırsal alandaki kadınların yaşamlarını da dezavantajlı duruma sokar. 
 
Aile içi şiddet 
 
Ülkede aile içi şiddet de oldukça yaygındır. 2007 yılında Aile İçi Şiddeti Önleme ve Kontrol etme Yasası kabul edilir. Bu yasanın çıkarılma nedeni olarak ise kadınların yüzde 32’sinin evli oldukları erkekler tarafından cinsel şiddete, yüzde 54’ünün ise duygusal şiddete maruz kalması olduğu belirtilir. Aile içi şiddet durumlarında boşanmanın bir çözüm olduğuna dikkat çekilse de mevcut hükümet, boşanmayı engellemeye dönük politikalarını sürdürür. 
 
Eğitimde kadınların oranı daha fazla 
 
Günümüzde okuryazarlık oranının yüksek olduğu ülkede eğitime erişim erkek ve kadınlar arasında eşittir. Ancak dağlık kuzey bölgeler arasında bölgesel farklılıklar hala belirgindir. Örneğin bir çalışmada Lai Chau bölgesinde erkeklerde okuryazarlık oranının, bölgedeki kadınların okuryazarlık oranının iki katı olduğu ortaya çıkar. Eğitimde cinsiyet farkı vardır. Erkeklerin okula gitme ve eğitimlerini sürdürme olasılıkları kadınlara göre daha fazladır. Kadınlar ve erkekler farklı işlere ayrılma eğilimindedir. Eğitim, iletişim ve kamu hizmetlerinde ise kadınların sayısı erkeklere oranla daha fazladır. 
 
Ekonomi ve kadın
 
Vietnam’da çalışabilecek durumda olan kadınların yüzde 83’ü iş gücüne dahil olur. Bu kadınlar, satış, pazarlama, reklamcılık sektörlerinde çalışır. Ancak araştırmalar kadınlar için birçok eşitsizliğin hala devam ettiğini, kadınların erkek meslektaşlarına göre eşitsiz bir şekilde istihdam edildiğini gösterir. Bir çalışmaya göre iş gücündeki kadınların yüzde 76’sı tarım sektöründe çalışır. İş gücündeki kadınların yüzde 10’undan azı tekstil alanında çalışıyor gibi görünse de aslında tekstil sektöründe çalışanların yüzde 80’i kadındır. 
 
Cinsiyete göre ücret eşitsizliği 
 
Ülke çapında Vietnam Genel Çalışma Konfederasyonu (VGCL) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kadın çalışanların ücretleri, erkek meslektaşlarına göre daha düşüktür. Cinsiyetler arası ücret farkı yüzde 17 civarında. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ulusal proje koordinatörü Nguyen Kim Lan’a göre, ücretin eşit olduğu iki meslek alanı lojistik ve ev bakımıdır. Eşitsizliğin bir nedeni de şirketlerin kadınları evde tutmak için toplumsal cinsiyet rollerini dayatmasıdır. Vietnam’daki işçilerin yüzde 70’inden fazlası kadındır. ILO Küresel Ücret Raporu’na göre, 2012-2013 döneminde 1999-2007 yılları arasında cinsiyetler arası ücret farkı artar. 
 
Kadın temsili yüzde 30’larda 
 
Kadınların Ulusal Meclis’e katılımı ise 1997’den bu yana en düşük seviyesinde. Kadınların ortalama yüzde 30 temsilinin üzerine çıkmasında çok az ilerleme kaydedilir. Vietnam Komünist Partisi içinde kadınların üye sayısı da yavaş yavaş artarken 2010’da bu oran yüzde 33’tür. Bu, kadınların üye sayısının yalnızca yüzde 21,9 olduğu 2005 yılına göre önemli bir artıştır. Bu artışa rağmen kadınların partiye üye sayısı hala erkeklere göre daha azdır. Ayrıca politbüro, Merkez Komite ve Sekreterlik gibi kilit pozisyonların yüzde 23’ünde, belediye pozisyonlarının da yüzde 23’ünde kadınlara yer verir. Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri gibi, Vietnam hükümeti de 2011 yılında hala yüzde 30 olan hükümetteki kadın oranını artırmaya yönelik kendi hedeflerini geliştirir. Ancak Vietnam, belirtilen hedeflerin çoğunun gerisinde kalır. Hükümetin daha fazla kadın kotasını sağlayamamasının nedenleri arasında yetersiz hükümet düzenlemeleri, mevcut politikaların uygulanmaması, kültürel faktörler ve kadınlara yönelik sistematik önyargılar vardır. 
 
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve baskılar 
 
Ülkede çalışma yaşamında yer alan kadınların çoğu mobbingin  yanı sıra tacize de uğrar. Mevcut baskılar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden dolayı kadınlar kendilerini lider olarak görmez. Bunun nedenlerinden biri de medya başta olmak üzere eğitim alanında da kadınların görmezden gelinmesidir. Vietnam Devlet Başkanı Yardımcısı Dang Thi Ngoc Thinh’tir. Fakat bu, Vietnam’da bir kadının sahip olduğu en yüksek mercidir. Ancak çoğu veri, pozisyonların çoğunluğunun erkekler tarafından tutulduğuna işaret eder. Örneğin 2002-2007 yılları arasında hükümet kabinesini oluşturan bakanlık pozisyonlarının tamamı erkektir. 
 
Vietnam Kadınlar Birliği 
 
Son yıllarda özellikle cinsiyet eşitliğinin öneminin vurgulandığı Vietnam’da 1930 yılında Vietnam Komünist Parti bünyesinde kurulan bir örgüt olan Vietnam Kadınlar Birliği, kadınların birçok alanda ilerlemesinde rol alır. Ancak Konfüçyüsçü ideolojiden beslenen erkek egemen hiyerarşik yapı karşısında zayıf kalır. Kadınlar Birliği’nin üye sayısı 2000 yılı itibariyle üye 11 milyona ulaşır. Bu rakam, ülkedeki 18 yaş üstü kadın nüfusunun yüzde 60’ına denk gelir. Üyelerinin fazla olmasından dolayı Vietnam Kadınlar Birliği, sık sık kadınların siyasetteki temsilcisi olarak kabul edilir. Bu nedenle VWU, cinsiyetle ilgili kadın sorunlarına ilişkin politikaların oluşturulması konusunda tavsiyelerde bulunur. Ayrıca kadın hakları konusunda yaptıkları çalışmaların da yetersizliğinden dolayı Kadınlar Birliği’nin rolü de dönem dönem tartışmalara neden olur. 
 
Vietnamlı Kim Phuc  
 
Kim Phuc ya da Phan Thj Kim Phuc, 1963 yılında Saygon’un kuzeyinde bir köyde dünyaya gelir. 1972’de dünyanın da izlemekle yetindiği ABD-Vietnam Savaşı’nda bir fotoğraf karesinde yer almasıyla tanınan Kim’in adı Vietnam dilinde altın mutluluk anlamına gelir. ABD’nin desteklediği Güney Vietnam ordusunun attığı napalm bombasıyla çıkan yangında iki kardeşi kaçarken yanarak yaşamını yitirir, Kim ise bu saldırıda vücudu yanar ancak hayatta kalır. Bu esnada çekilen fotoğraf ile savaşın sembolü haline gelen Kim, bu olayın ardından 14 ay hastanede kalır. Vücudunun yarısından fazlasında üçüncü derece yanık vardır. İki yıl boyunca tedavi edilen Kim köyüne döner. 1982 yılında tıp eğitimi alan Kim, çocukken çekilen fotoğraftaki kızı bulmak isteyen Hollandalı bir gazetecinin isteği üzerine bulunur. Gazetecilerin ilgi odağı olan Kim, hükümetin kendisini kullanmasına karşı eğitimini Küba’da tamamlamaya gider. Ancak sağlık sorunları nedeniyle eğitimini tamamlayamaz. 2003 yılında Kanada’ya sığınmacı olarak yerleşir. Özellikle savaş mağdurlarına karşı hoşgörü, barış mesajları iletme misyonu üstlenen Kim, 1994’ten bu yana UNESCO iyi niyet elçisidir. 1997’de Chicago’da, sonra da Kanada’da kurulan KİM Vakfı, savaş bölgelerindeki çocuklar için hizmet vermeye devam eder. 
 
‘Bana su verin, yanıyorum’
 
Vietnam- ABD savaşındaki bombardıman esnasında aralarında Kim’in de olduğu çocukların kaçarken çektiği fotoğraf ile Pulitzer Ödülü alan gazeteci Nick Ut, Kim ile görüşmeye devam eder. Nick, o anı şu sözlerle anlatır:  “Kim çok kötü görünüyordu, öleceğini düşündüm. O gün, pek çok fotoğraf çekmiştim ve kasabadan ayrılmak üzereydim. Tam o sırada iki uçak gördüm. Her iki uçak da dörder tane napalm bombası attı. Beş dakika sonra yardım çığlıkları atan insanlar koşmaya, kaçmaya başladılar. Kim beni gördüğü anda, Vietnamca, ‘Bana su verin, yanıyorum, kavruluyorum’ diye bağırmaya başladı. Ona biraz su verdim ve yardım edeceğimi söyledim. Arabama alıp yaklaşık 15 kilometre ötedeki hastaneye götürdüm. Hastane ölen ya da ölmek üzere olan Vietnamlılarla, askerlerle doluydu. Kimse çocuklarla ilgilenmiyordu. Gazeteci olduğumu söyledim. Kim'in ölmesini istemediğimi haykırdım. Yardım ettiler.”
 
Kim: Savaşın trajedisini hatırlayın ve bir şeyle yapın
 
Kim, 11 Kasım 1996’da Washington’da Vietnam ABD savaşından kurtulan askerlerle birlikte anma törenine katılır ve burada bir konuşma yapar. Kim şöyle konuşur: “Bildiğiniz gibi ben Napalm Ateşi'nden kaçan küçük kızım. Şimdi savaştan konuşacak değilim çünkü tarihi değiştiremem. Sizden sadece savaşın trajedisini hatırlamanızı ve bu sayede dünya üzerindeki kavgaları ve insanların birbirini öldürmelerini durdurmak için bir şeyler yapmanızı istiyorum. Maddi ve manevi olarak birçok acı yaşadım. Bazı zamanlar yaşayamayacağımı düşündüm fakat tanrı beni kurtardı, bana inanma gücü ve umut verdi. Eğer bombaları atan pilotla yüz yüze konuşabilseydim, ona geçmişi değiştiremeyeceğimizi, fakat barışı yaymak için şimdi ve ileride iyi şeyler yapmamız gerektiğini söylerdim.
 
Sevgili arkadaşlar, inanıyorum ki bir gün insanlar gerçek barış içinde yaşayacaklar, kavgalar ve düşmanlıklar olmayacak. Bütün milletlere barış ve mutluluk sağlamak için hep birlikte çalışmalıyız.”
 
Yarın: Meksika'da özgürlük yürüyüşü