Emrah Kırımsoy: Çocukla ilişkili olan her şey politiktir

  • 09:05 6 Aralık 2021
  • Çocuk
 
ANKARA - Artan çocuk istismarı, nedenleri ve buna karşı yapılması gerekenleri değerlendiren Sosyal Hizmet Uzmanı Emrah Kırımsoy, cinsel istismar vakalarında “yüzleşmenin” çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Çocukla ilişkili olan her şey politik ve kamusaldır. Çocuk haklarını korumakla ilgili bir yükümlülüğümüz var” hatırlatması yaptı.
 
Türkiye'de çocuk hakları ile ilgili pek çok sözleşme imzalanmış olmasına rağmen uygulamalardaki yetersizlik yüzünden her gün birçok çocuk istismara maruz kalıyor, şiddet görüyor, çalıştırılıyor, katlediliyor ve rızası dışında velayetinin verildiği ebeveynine teslim ediliyor. İktidarın çocuklara dönük yaklaşımına her geçen gün cezasızlık politikaları da eklenirken, çocuklara yönelik istismar ve cinsel suçların engellenmesi ve müdahalesine ilişkin hazırlanan bir raporda Türkiye'nin notu 100 üzerinden 56,7 oldu. The Economist'in farklı bölgelerden topladığı verileri karşılaştırarak oluşturduğu listede Türkiye, çocuklar için en güvenli 60 ülke arasından 18'inci sırada yer aldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) hazırladığı “çocuk hakları raporuna” göre ise 2020’de en az 265 çocuk istismar edildi ve 26 çocuk erkekler tarafından katledildi. 2021 yılının ilk üç ayında da en az 6 çocuk katledildi ve 41 çocuk istismar edildi.
 
Türkiye’de çocukların durumunu Sosyal Hizmet Uzmanı Emrah Kırımsoy ile konuştuk. 
 
‘Kapalı yapılar şiddet üretiyor’
 
Cinsel istismarın artmasıyla ilişkili pek çok dinamiğin ve istismarın daha görünür hale gelmeye başlayan bir tarafının olduğunu söyleyen Emrah, cinsel istismarın zeminini döşeyen taşlardan birini de, “kapalı bir yapı içerisinde bulunması” olarak değerlendirdi. Emrah, “Kapalı yapılar şiddet üretiyor ve cinsel istismar da bunlardan biri. Diğer taraftan cezasızlık kültürüyle ilişkili herhangi bir çocuk hakları ihlali ile ilişkili koruyucu-önleyici mekanizmadaki sorumluluk zincirinin ortaya çıkarılmamasından doğan bir sorunumuz var. Daha çok fail odaklı yürüyen adalet sistemimiz olduğu için faille ilişkili cezanın yüksekliği ile ilişkili bir çözüm bulmaya çalışıyoruz” dedi.
 
‘Türkiye çocuk hakları karnesi noktasında zayıf’
 
Çarpık çocuk algısı, çocukların hak mekanizmalarına ulaşamaması, destek alabilecekleri kişilerin olmaması, toplumda bir yapı içerisinde görünmez bir hale gelmiş olmaları, çocukların “bir arzu nesne haline gelebilmesinin meşru kabul edilmesi” gibi pek çok nedenin cinsel istismarın artmasına neden olduğunu vurgulayan Emrah, devamında şu noktalara dikkat çekti: “Cezasızlık kültürü ile mücadelede fail odaklı değil, cinsel istismarın ortaya çıkmasıyla ilişkili denklemi yeniden çözümleyip oradaki kırılma noktalarını yakalamak çok önemli. Karaman’da 45 çocuk 4 yıl boyunca sistematik bir biçimde cinsel istismara maruz bırakıldı. Bu olay, Türkiye'nin çocuk hakları karnesinin zayıf olduğunun göstergesi. Bir çocuğun psikologla görüşmesinde psikoloğun durumu fark edip savcılığa bildirmesi ve savcılığın işlemleri ile başlayan süreçti. O vakıfta denetim süreçleri neden yoktu? Çocuklarla ilişkili çocuk hakları güvenliği neden güçlendirilmedi? Denetim mekanizması nasıl kurulmadı? 4 yıl boyunca o mahallede yaşayanlar nasıl oldu da harekete geçemedi? Bir şekilde cinsel istismarın belirtileriyle ilgili pek çok gösterge var. Birinin harekete geçebilmiş olması çocukların 4 yıl boyunca o süreci yaşamasını engelleyebilirdi.” 
 
‘Bütüncül bir bakış açısı gerekiyor’
 
Emrah, sistemi koruyan bir yaklaşımdan uzaklaşıp çocuğu odak alan bir ihlalin hiçbir şekilde ortaya çıkmaması için ne tür önlemler alınması gerektiği üstüne yoğunlaşması gerektiğini de belirterek, “Çocuğun ikincil örselenmelerini önleyecek ve onarıcı adalet sürecini oluşturabilecek bir süreci nasıl yaratabiliriz? Benzer bir ihlalin başka bir çocukla ilgili bir daha asla tekrarlanmaması için nelerin değişmesi gerekiyor? Hangi eylemliliklerin, hangi örgütlenmelerin, hangi yasaların boşlukları var? “ sorularının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bütüncül bir bakıştan kaçınıp daha çok tepkisel reaksiyonların verildiğini söyleyen Emrah, “Cinsel istismarın nedenlerini, aralarındaki ilişkileri ince ince çözümlemek ve oraları güçlendirmek çok önemli” ifadelerinde bulundu. 
 
‘Çocuğu nesneleştiren, tek tipleştiren bir kurgu var’
 
Çocuk istismarı ile ilgili iktidarın politikalarına değinen Emrah, çocuğun tek tipleştirilerek nesneleştiğini kaydetti. Emrah, çocukla birlikte aile kurgusunun tanımlanmaya çalışıldığını ve çocuğun bunların içinde giderek yok olduğunu söyledi. Emrah, “İktidarın çocukla birlikte çocuğu güçlendiren, çocuğun ihtiyaçlarını gözeten, özellikle çevresindeki yetişkinlere sorumluluklarını hatırlatacak bir yaklaşımı benimsemesi önemli. Çocuklar aile kurgusu içine sığdırılmaya çalışıldığı için çocuğa yönelik kötü muamele, şiddet, cinsel istismar gibi kabul edilemez hak ihlalleri ile karşılaşmaya devam ediyoruz. Cinsel istismar failiyle istismara maruz bırakılan çocuğun evlendirilmesi gibi düzenlemelerin yapılmaya çalışılmasına karşı sürekli tetikte olmak gerekiyor” dedi. 
 
‘Tanımlamalar dikkatli yapılmalı’
 
Cinsel istismarın bir suç olduğu ve yasalarda buna yönelik bazı tanımlamalar yapıldığını ifade eden  Emrah, cinsel istismar suçuna maruz bırakılan tarafa yönelik yapılan “mağdur” tanımlamasını çocuk hakları hareketinde dikkatli kullanmak gerektiğine dikkat çekti. Emrah, “Cinsel istismara maruz bırakılan çocuğu ‘mağdur’ olarak tanımlamaya başladığımızda güçsüz, bir daha kendi ayakları üstünde durabilme konusunda çok zorlanacak bir pozisyona sokuyoruz. Bütün bu cinsel istismar vakalarına bakış açımızda cinsel istismar suçuna ve failin yaptıklarına odaklanmamız, çocukla ilişkili destek mekanizmalarını harekete geçirecek bir talebi vurgulamamız çok önemli” şeklinde konuştu.
 
‘Çocuğu koruma yükümlülüğü ve sorumluluğu yetişkinlerde’
 
Çocuk istismarlarında, “çocuk susar sen susma” sloganlarının da dikkatli kullanılması gerektiğine dikkat çeken Emrah, “Orada sorumluluk cinsel istismara maruz bırakılan bir çocukta değil, içinde bulunduğu durumdan çocuk sorumlu değil. Çocuk kendi gelişimsel özellikleriyle ve ona oluşturulan güvenli bir alanla ihtiyaçlarını dile getirebilen bir konumda. Onu dinleme becerisi, bu süreçlerden koruma yükümlülüğü ve sorumluluğu yetişkinlerde” ifadelerini kullandı. Dijital medyada çocuğun ilerideki yaşamını ve gizlilik ilkesine aykırı bilgiler vermekten sakınmak gerektiğini vurgulayan Emrah, “Çocuğun açık ismi, görüntülerinden ziyade bu olan bitenin kabul edilemez olduğuna dair bir mesaj ve taleple ortaya çıkmak gerekiyor. Çocuğun kendini iyi hissetmeyeceği her bir görsel mesaj bütün bu ihmallerin daha da kökleşmesine neden olabiliyor. Bizim, bütün bu süreçte sorunlar çözülemez hale geldiğinde hareket geçme gibi bir zorluğumuz var. Önleme aşamalarını tekrar tekrar göz önünde bulundurmak çok önemli” diye belirtti. 
 
İstismar gerçekleşmeden önce neler yapılmalı?
 
“Cinsel istismar gerçekleşmeden önce neler yapılabilir?” konusuna kafa yormak gerektiğini belirten Emrah, çocuğun bedensel hakkı konusunda güçlendirilmesi, onay kavramının geliştirilmesi, “hayır” deme gücü ve cesaretine sahip olması konusunda alanların açılması ve güçlendirme çalışmaları yapılması gerektiğini ifade etti. Emrah, “Yetişkinlerin sorumluluk ve sınırlılıklarını bilmesi ile ilgili çalışmaların olması gerekiyor. Yetişkinlerin çocuğun haklarını korumakla ilgili sorumlulukları ve sınırlılıkları var. Çocuklarla da eşit ilişki kurup bu sınırları görmeleri çok önemli” dedi. Cinsel istismar konusunu “aile içi sorun” olarak görüp geri durmanın çok yaygın olduğunu vurgulayan Emrah, çocukla ilişkili olan her durum ve olayın politik ve kamusal olduğunun altını çizdi. 
 
‘Çocuklar için etkin ve onarıcı bir sürecin işletilmesi gerekiyor’
 
Okullara güvenlik koyarak, çeşitli yerlere kamera koyarak dış denetimi arttırmanın yanlış olduğunu dile getiren Emrah, "Dış denetimden ziyade hem çocukta hem de yetişkinlerde iç denetimi, kendi kendisinin sınırlarını tutmakla ilgili beceriyi nasıl geliştirebiliriz?”, “Herhangi bir istismar olduğunda nasıl müdahale edilir” gibi soruların sorulması gerektiğini kaydetti. Emrah, “Sadece maruz bırakılan bir çocuğa yönelik bir ihlal değil, bütün çocuklarla ilişkili bir ihlal. O ihlale yönelik onarıcı bir süreç geliştirilmediğinde diğer çocuklar kendilerini korku ve endişe içinde hissediyor. Bu yüzden etkin ve onarıcı bir süreç gerekli” sözlerini kullandı.
 
‘Ensest görmezden geliniyor’
 
Cinsel istismar kavramının çok geniş kapsamlı olduğunu ifade eden Emrah, “Çocukların fotoğraflarını onay almadan paylaşmak dahi bir istismar türü. Çocuk evlilikleri, çocuklarla ilişkili pornografik materyal üretimi, çocuk ticareti, sömürü cinsel istismarın daha büyük boyutları. Toplumsal yapımız çok kapalı olduğu için ensest konusu da görmezden geliniyor. Böyle bir sorun var, ancak ensestle ilişkili istismar failleri ‘idam edelim’ gibi bir çözüm Türkiye sınırları içerisinde çocukları cinsel istismardan koruyacak bir çözüm değil” şeklinde konuştu.
 
‘Yüzleşilmeli’
 
Benzer bir olayın bir daha olmaması için var olan durumla yüzleşilmeli gerektiğinin önemine dikkat çeken Emrah, “Sorumluluk zinciri çok önemli bir kavramsallaştırma. Hangi aktör sorumluluklarını daha kapsamlı yerine getirseydi bu iş önlenebilirdi? Bu yükümlülüğü korumakla ilişkili yükümlülüğü sahiplenen devletin yürütme organlarının şapkasını eline alması gerekiyor. Ardından da oradaki süreçle ilişkili bir geriye yönelik hesaplaşma gerekiyor. Bu hesaplaşma olmadan örgütlenmeyi, yasayı, değişimi konuşmak çok anlamlı değil. Yüzleşme süreçlerimizi güçlendirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.