'Herkes Filistinlilerin ölümüne göz yumdu'

  • 09:01 25 Nisan 2024
  • Güncel
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Filistinli aktivist Abeer A.K, soykırıma sessiz kalan ülkelere ve İsrail ile ticaretini sürdüren AKP hükümetine yönelik şöyle konuştu: "Pek çok kişi Filistin halkına aldırış etmeden, Filistin'e yakın ve uzak birçok ülke bu gaspçı oluşumla diplomatik ve ekonomik ilişkilerini normalleştirmiş ve geliştirmiş durumdadır. Herkes Filistin halkının katledilmesine, yok edilmesine aldırış etmeden kendi çıkarlarını düşünüyor. Filistinlilerin ölümüne göz yumdu." 
 
İsrail’in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 33 bin 970 Filistinli katledildi, 76 bin 770 kişi ise yaralandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ederken Türkiye’nin İsrail’le olan ticari ilişkisi de gündemdeki yerini koruyor. Türkiye’nin ticaret yaptığı ilk 15 ülke arasında 13’üncü sırada olan Türkiye’de, İsrail’e yönelik etkili bir yaptırım da hayata geçmiş değil. Türkiye İsrail’e “kişisel amaçlı spor vb. amaçlı silahlar ve bunların aksam parçalarına ilişkin” ihracata devam etti. Yıl geneline bakıldığında 2023’te Türkiye’den İsrail’e 5,43 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) web sitesinde düzenli olarak yayınlanan Dış Ticaret İstatistikleri verilerine göre ise Türkiye İsrail'e 2024 yılında 9,5 milyarın üzerinde ihracat yaptı. Bu ticaretin bir bölümü; silah, mühimmat; bunların aksam, parça ve aksesuarı ile barut ve patlayıcı maddeler, pirotekni  mamulleri, kibritler, piroforik alaşımlar,  ateş alıcı maddeleriydi.
 
Halka yönelik soykırım sürerken ticarete gerekçeler
 
Kürsülerde Filistin ile dayanışma mesajları paylaşılırken, yıl içinde İsrail ve Türkiye arasında ticaret hacmi her geçen gün büyüdü. İsrail’in savaş uçaklarının çelik tedarikinin dahi Türkiye üzerinden gittiği ortaya çıktı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan gündemdeki yerini koruyan İsrail ile ticaret konusuna dair haberler için de üstü kapalı olarak, "manipülasyon ve çarpıtma" diyerek reddetmişti. Fakat aynı zamanda Saadet Partisi’nin İsrail’e ihracat kısıtlaması ve bugüne kadar yapılan ticaretin Filistin halkına yönelik olumsuz etkilerinin tespiti için verdiği araştırma önergesi Meclis Genel Kurulu’nda AKP- MHP oylarıyla reddedildi.. AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi ise dijital medyada  " İsrail'in Filistin'de, Gazze'de Müslümanlara yaptığı soykırımı, katliamı, bebek katliamını, nefretle, şiddetle kınıyoruz, ama diğer taraftan da ticaretin hiç kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili de… Çünkü bizim İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke, yani 6 satıp 1 aldığımız bir ülke” demişti.
 
Türkiye şuan 54 ürün grubunda kısıtlama getirdiğini iddia etse de ihracat kesin olarak kesilmiş değil. Hem Filistin’de yaşanan savaşın etkileri hem de Türkiye ve diğer ülkelerin İsrail’e karşı tutumuna dair güvenlik gerekçesiyle açık adını paylaşamadığımız Filistin’den kadın aktivist Abeer A.K , ajansımıza konuştu.
 
Savaş suçu ve soykırım
 
Devam eden savaşta en savunmasız grupların yaşam haklarının gasp edildiğini söyleyen Abeer, halkın bombardıman altında olduğunu belirtti. Abeer, “7 Ekim 2023'ten günümüze kadar Gazze Şeridi'ne yönelik Siyonist saldırganlık açısından bugün neler yaşanıyor diye bakarsak mağdurların sayısı, özellikle de en savunmasız kadın ve çocuk grupların yaşadıkları alanlarda her geçen gün arttı, sayılar binlere ulaştı. Bunlar savaş suçu ve soykırımdır. Tıpkı erkekler gibi kadınlar da savaşların etkilerini yaşıyorlar. Gazze'nin sürekli Siyonist bombardımanı altında bile aileleri için sıfırdan makul bir hayat yaratmak ve ailenin güvenliğini sağlamak için acılarını ve üzüntülerini çoğu zaman görmezden geliyorlar ve acılarına meydan okuyorlar” dedi.
 
Kadınların ihtiyaçları artıyor
 
Tüm alanların saldırı altında olduğunu ve de bu nedenle kadın ve çocukların okul ve uluslararası kurumlara ait mekânlara sığındığını söyleyen Abeer, “Kadınlar ve çocuklar, genellikle Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı'nın (UNRWA) okulları ve kurumları olan yerinden edilme merkezlerinde kalıyorlar ve kuzeyden ve güneyden gelen sakinlerin yerlerinden edilmesi nedeniyle kapasitelerini aşan aşırı kalabalıktan muzdaripler. Gazze Şeridi'nde kadınların banyoyu kullanamaması veya özel odalarda tek başına kalamaması, ortada mahremiyetlerinin asgari yaşam ihtiyaçlarını sağlamaya yönelik zor koşullarının yanı sıra aşırı utanç ve kısıtlama hissi yaratıyor. Ayrıca bu savaşın ışığında kadınların yemek pişirmek için odun kesmek, açık havada uzun süre ateşin önünde dışarda kalmak gibi ağır işler yapması, ayrıca yolların kapatılması ve yardım girişlerinin olmaması ve kadınların sağlık malzemelerine ulaşamaması felakete yol açan bir durum. Hijyen kitleri, banyo ve hatta içmek için suya ihtiyaç var” sözlerini kullandı.
 
‘Doğum insanlar için bir lanet haline geldi’
 
Birçok sağlık sorunun yanında hamile kadınların yaşamını yitirdiği ve çeşitli hastalıklara kaptığını dile getiren Abeer, şöyle konuştu: “Hamile kadınlar hastanelere ulaşamama nedeniyle sığınma yerlerinde doğum yapmak zorunda kalıyor. Bazıları düşük yaptı, bazıları ise hem annenin hem de çocuğun ölümüyle sonuçlanan zor doğumlar yaşadı. Anneyi veya çocuğu kurtarmak için ebe, hemşire, doğum görevlisi veya doktor bulmak zorlaştı. Doğum, insanlar için bir lanet haline geldi ve ardından düşük, kanama ve ateş gibi hastalıklar yaşandı.  Herhangi bir cerrahi işlemin yapılamaması nedeniyle birden fazla kadının rahminin alınması da dâhil olmak üzere birçok sonuçla karşı karşıyayız. Gazze'deki kadınların yaşamları, beslenme eksikliği, yoksulluk, evsizlik, soğuk ve anlatılmamış acıların bir birikiminin yanı sıra, okullarda ve mülteci kamplarında kız çocuklarının su ve geçim sıkıntısı nedeniyle karşılaştığı psikolojik sıkıntıların da bir birikimidir.”
 
‘Filistinli kadınların onuruna ve haklarına yönelik saldırı dehşet boyutlara ulaştı’
 
Zor koşullar nedeniyle kişisel bakımın yapılamadığını, Filistinli kadınların, savaşın yıkıcı etkileri sonucunda evlerini terk ettiğini aktaran Abeer, sözlerine şöyle devam etti: “Yaşamlarını, ailelerini, çocuklarını kaybetti. Gazze Şeridi'ndeki yıkıcı savaşın patlak vermesinden bu yana İsrail, bazı tahminlere göre hali hazırda hastalıktan muzdarip olan yaklaşık 2,3 milyon Filistinli olan Gazze halkına su, yiyecek, ilaç, elektrik ve yakıt tedarikini kesti. 17 yıldır devam eden kuşatma nedeniyle koşullar son derece kötüleşiyor. Filistinli kadınlar, Siyonist işgal nedeniyle onlarca yıldır çok katmanlı bir ayrımcılığa; korkunç ve sistematik şiddete maruz kalıyor. Filistinli kadınların onuruna ve haklarına yönelik saldırı, 7 Ekim'den bu yana yeni ve dehşet verici boyutlara ulaştı. Binlercesi savaş suçlarının, insanlığa karşı suçların ve soykırımın kurbanı oldu.”
 
‘Erdoğan bu gaspçı varlığı desteklemenin ayrılmaz bir parçasıdır’
 
Türkiye’nin İsrail’in soykırım suçu işlemesine rağmen İsrail ile yürüttüğü ticarete de değinen Abeer, “Ben Filistin halkının değil kişisel fikrimi söylüyorum, çünkü herkes olaylara farklı bakıyor.  Filistin ve Kudüs’ten yana olduğunu söyleyen, bunu iddia eden ama uygulamayan ve pratikte hiçbir şey yapmayan Erdoğan ve liderliğindekiler başta olmak üzere, İslami hareketler bu gaspçı varlığı desteklemenin ve onunla kamusal normalleşmenin ayrılmaz bir parçası. Pek çok kişi Filistin halkına aldırış etmeden, Filistin'e yakın ve uzak birçok ülke bu gaspçı oluşumla diplomatik ve ekonomik ilişkilerini normalleştirmiş ve geliştirmiş durumdadır.  Herkes Filistin halkının katledilmesine, yok edilmesine aldırış etmeden kendi çıkarlarını düşünüyor. Bu işgal 75 yıldır sürüyor. Bu nedenle çocuk katilleriyle gizli anlaşma ve işbirliği ortamına alıştık ve onların çıkarlarını korumak adına kadınların, çocukların ve genel olarak Filistin halkının öldürülmesine göz yumdular, yummaya da devam ediyorlar” diyerek İsrail’le ilişkileri sürdürenlere tepki gösterdi.