Avrupa'dan Abdullah Öcalan İçin özgürlük çağrısı: 1 Mayıs'ta alanlara

  • 09:05 23 Nisan 2024
  • Güncel
 
Melek Avcı 
 
ANKARA - KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, "PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük" kampanyası kapsamında 1 Mayıs’ta sendikalar ve dostlarıyla birlikte alanlarda tecridi kırmak ve fiziki özgürlük için çağrı yapacaklarını duyurdu.
 
Avrupa Kürdistanlı Demokratik Toplumlar Kongresi (KCDK-E), demokratik kurumlar, enternasyonalist gruplar ve Kürt dostları ile birlikte 10 Ekim 2023'ten bugüne kadar sürdürdüğü "Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyasının ilk aşaması tamamlandı. İkinci aşamaya geçen kampanya süreci, çeşitli eylem ve etkinliklerle devam ediyor.
 
İkinci aşamanın planlamadaki son ayağı olacak 1 Mayıs’ta ülkeler düzeyinde alanlarda dostlar ve sendikalarla bir araya gelerek PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için çağrı yapılacağı duyuruldu. 1 Mayıs programının ardından kampanya komitesi daha genişletilmiş kampanyalar için planlama oluşturmak üzere toplanacak. KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, 10 Ekim’den bu yana yapılanları ve önümüzdeki süreci paylaştı.
 
“Dostların, Önder Apo'nun paradigmasını ne kadar anladıkları ve çözdükleri, bu hamle sürecinde açığa çıktı. Bir an önce Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması ve tecridin kırılması için Kürtler kadar bir mücadele içindeler. O nedenle üç ayak üzerinde bu hamlenin yürütülmesi başlangıçtan bugüne devam ediyor.”
 
*10 Ekim’de 74 ülke ile startını verdiğiniz kampanya bugün giderek genişliyor. Kampanyanın bu kadar geniş çapta yayılması ve her alanda Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün haykırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Süreç nasıl?
 
Komplonun yıldönümü olan 9 Ekim’de bu kampanyanın planlaması yapıldı. O güne denk getirip tüm uluslararası güçlere bunu ilan etme olarak 10 Ekim seçildi. 10 Ekim’de sadece Kürtler değil onların dostları öncülüğünde başlatılan bir hamle oldu. Küresel çaptaydı ve küresel çapta başlatılan bu hamle dünyanın birçok yerinde görüldü; başlangıçta 74 ülkeydi ama 102 ülkeye çıktı ve bu gittikçe de arttı. Bu şunu gösterdi; hamlenin ne kadar ilgi gördüğünü ve sahiplenildiğinin göstergesiydi. Bunu bekliyorduk, çünkü daha önce de birçok kampanya yürütülmüş, 26 yıl içerisinde Önder Apo’nun özgürlüğü, artan tecride karşı birçok çalışma yapıldı ama bu hamle çerçevesinde yürütülen bir kampanya ve bu hamle belli süreyle sınırlı değil, bu sonuç alabilene kadar yürütülecek bir hamle kampanyasıdır. Gittikçe genişliyor ve farklı kesimler katılıyor. Dostlar da bunun yürütücüsüdür ve bu hamleye yaklaşımları da şudur; bir insanın 26 yıl bir adada kendi başına üretebilen, gerçekten hem çözüme dair ürettiği ve hem de bunu ortaya koyan Sayın Öcalan’ın paradigma ve felsefesinin buna çok ciddi katkı sunacağı ve çözüm adresi olduğu görüşüdür. 
 
Dostların, aslında Önder Apo’nun paradigmasını ne kadar anladıkları ve çözdükleri, bu hamle sürecinde açığa çıktı. Bir an önce Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması ve tecridin kırılması için Kürtler kadar bir mücadele içindeler. O nedenle üç ayak üzerinde bu hamlenin yürütülmesi başlangıçtan bugüne kadar devam ediyor. Dostların kendi çeperinde yürütüp genişlettiği, daha farklı kesimlere yayma, onları da buna katma noktasında çalışması var. Bir diğer ayağı ise toplumsal yönünü güçlendirmedir; kadın, gençlik ve halk bu sorumluluğu alarak mücadelesini yürütmesi anlamına geliyor. Bu bir sorumluluktur. Elbette kurumsal çalışmaların yürütülmesi çok önemli kurumlar buna öncülük yapıyor ama direkt halkın dahil olması şart Önder Apo’nun özgürleşme mücadelesi için 26 yıldır çalışma yürütüldü, ama ne yazık ki sonuç almadı ve toplum olarak özeleştirel yaklaşmak gerekir. Elbette ciddi çalışma yürütüldü, ama özgürleştiremedik. Bu nedenle özgürleşmesi için toplumun inisiyatif alması gerekir. Üçüncü ayağı ise diplomasidir. Bunun lobisini oluşturmak, muhatap kurumlar üzerinden ciddi bir çalışma yapılıyor.
 
Hamlenin heyecan yaratması 26 yıllık İmralı direnişiyle olmuştur
 
Ekim’den bu yana ciddi bir sinerji yaratıldı, çünkü toplum, halklar, kadınlar buna dair ciddi kaygı içerisinde. Söz konusu Önder Apo olunca da Kürtler ve dostları bu konuda çok hassas, çünkü 99 sürecine hepimiz tanıklık ettik. Uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim ettiklerinde yüzlerce genç bedenini ateşe vererek o komployu boşa çıkardı, karanlık günü kendi bedenini ateşiyle aydınlatan bir gençlik ve halk söz konusu. 99 sürecinden aldığımız ilham ve güç var. Halkın Türkiye devletine nasıl geri adım attırdığını hepimiz gördük. Dolayısıyla bu işler mücadele ile ancak sonuç alabilir. Şu an 3 yıldır İmralı’da yaşanan ağırlaştırılmış tecridi ancak mücadele ile kırabiliriz. Önder Apo bir rehinedir. Türkiye devleti tarafından paradigması, felsefesi, düşüncesi rehinedir. Bu hamlenin bu kadar sinerji, toplum içinde heyecan yaratması, Kürtler dışında hamle çalışmasını yürütme açıkçası 26 yıllık İmralı direnişiyle olmuştur. Önder Apo’nun paradigması, dünyayı yönetebilecek bir paradigmadır. Tüm dünyayı, ülkeleri ve halkların demokratik mücadelesi açısından ülkelerin demokrasisine katkı sağlayabilecek bir paradigmadır. Bugün tecridin belki de ağırlaştırılmasının bir nedeni devletlerin Önder Apo’nun fikirlerinden korkmasıdır.
 
“Binlerce kartpostal İmralı Adası’na gönderildi. Buna benzer yerellerde birçok eylem ve etkinlik oldu; dosyalar verildi, halk toplantıları yapıldı, tanıtım stantları açıldı, diğer halklara tanıtma noktasında ilgi vardı.”
 
*Kampanya sürecinden bu yana bir dizi etkinliğe şahitlik ettik, en son da CPT önünde bir eylem yapıldı. Başlangıçtan bugüne kadar ilk aşamada neler yapıldı?
 
Ekim’den bu yana neler yaptığımıza bakarsak çok şey yapıldı. Hiçbir gün boşa gitmedi ve start verildiği andan itibaren yapılan planlamalar sırayla hayata geçirildi. Hamle komitesinin dostlarla yaptığı planlamalar ve bizim tüm Avrupa ülkelerinde yerelde özgün eylem ve etkinliklerimiz oldu. Ciddi bir gündem oluştu. Birinci aşamaya başlarken şunu demiştik; asıl hedefimizden biri Önder Apo’nun düşüncelerini tüm kesimlere yaymak; 25 yıldır İmralı’da yaptığı savunmaların içeriğini toplumla paylaşmaktı. Bu da kısmi oluştu, heyecan da yarattı. Yapılan okuma günlerinde ciddi bir ilgi ve tartışma vardı. Dostlar bunları tartışırken kendi toplumlarına nasıl aktaracaklarına ve uyarlayacaklarına dair fikir edindi. Diğer bir çalışma, 3 senedir Önder Apo ile toplum arasındaki sessizliğe karşı ve bu iletişimsizlik, Önder Apo’dan toplumu koparma politikasına karşı toplum kartpostal gönderip ‘fiziki olarak rehin alırsanız da halklar Önder Apo’yu hissediyor, aynı duyguyu yaşıyor’ demiş oldu. Binlerce kartpostal İmralı Adası’na gönderildi. Buna benzer yerellerde birçok eylem ve etkinlik oldu; dosyalar verildi, halk toplantıları yapıldı, tanıtım stantları açıldı, diğer halklara tanıtma noktasında ilgi vardı. 
 
CPT'ye çağrı
 
Birinci aşamada Köln’de final için yürüyüş ve miting yapacağımızı açıklamıştık. Yüzbinlerce insan gelerek o mitinge katıldı fakat sadece burada yüzbinler değil süreci işletirken milyonlardan bahsedebiliriz. Gençlik öncülüğünde Özgürlük Yürüyüşleri vardı. Paris’ten 25 kişi 25 yıla karşı 25 gün süren uzun bir yürüyüş eylemi yaptı. Güzergah boyunca Önder Apo’yu anlattılar. Avrupa’da bir bütün olarak bu süreç halk ile tartışıldı. Halk toplantıları, birebir aile ziyaretleri bizim açımızdan önemliydi. Hamlenin halk ayağıydı ve kampanyanın ilk aşamasını halkla 17 Şubat’a kadar yürüttük ki yüzbinler o mitinge katıldı. Herkes uluslararası alana, güçlere ve Türkiye’ye, uygulanan tecride CPT’nin, Avrupa Konseyi’nin, Avrupa ülkelerinin sessiz kalmasına aslında bir kez daha Köln mitingiyle mesajını verdi. Mesaj şuydu; “Biz asla bunu kabul etmeyeceğiz ve sizin uyguladığınız tecrit insanlık dışı, hukuk dışıdır. Derhal Avrupa Konseyi ve CPT’yi göreve çağırıyoruz.” CPT’ye, bir an önce İmralı Adası’na gidip Önder Apo ile halkın arasındaki iletişimsizliği kaldırması ve fiziki özgürlüğünün gerçekleşmesi söylendi.
 
“8 Mart’ta, Newroz’da ve 4 Nisan’da tek bir mesaj vardı. Mesaj aynıydı, tekti. Önderliğin fiziki özgürlüğü, Kürt sorunun demokratik zeminde çözümü.”
 
*Kampanyanın ikinci aşaması için de bir program çıkarmıştınız. Bu program da daha geniş bir alana yayılan eylem ve etkinlikler söz konusuydu. Bunlarla verilen mesajlar nelerdi?
 
Birinci aşama tamamlanırken zaten ikinci aşamayı planlamıştık. Kürtler açısından tarihi günler var o eksende program hazırladık. Bunlardan biri 8 Mart’tı; Kürt kadın hareketi ve dünya kadınları alandaydı ve bu alanlarda direnen kadınlar tek bir sesle Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü istedi, tecridin derhal kırılması mesajı 8 Mart alanlarında verildi. Çünkü Kürt kadınlar ve dünya kadın hareketi bir kez daha ‘Jin jiyan azadî’nin evrenselleşmesi ve bir slogandan ibaret olmadığı fikrinde birleşti. Bu felsefenin mimarının Önder Apo olduğuna ve mimarının dışarda olması gerektiğine dair 8 Mart’ta kadınlar ciddi mesajlar verdi. Diğeri Newroz’du. 
 
Mesaj aynıydı
 
Avrupa’da 54 noktadan fazla merkezde Newroz planlaması yapıldı. Yerellerin yaptığı planlamanın haricinde en küçük köyde bile bu sene Newroz kutlandı ve çok ciddi coşku ve katılımla geçti, sadece Avrupa’da değil Kürdistan’ın dört parçasında da. Bu da, hamlenin yansımasıydı ve hamlenin yarattığı sinerji Newrozlarda da açığa çıktı. Mesaj aynıydı, tekti, Önderliğin fiziki özgürlüğü.  Kürt sorunun demokratik zeminde çözümü. Kürt sorunun çözümü konusunda da Orta Doğu’da kalıcı barışın çözümün yolu için tek adresin İmralı olduğunu Kürt halkı Newroz alanlarında da söyledi. Halkların buna nasıl sarıldığı açığa çıktı. 4 Nisan keza öyle oldu. Halklar kendi doğuşu olarak bunu ele almıştır; yeniden doğuşunu hem konser hem kutlama olarak birçok yerde eylem ve etkinliklerle yaptı. Bu da, bu sene hamle içerisinde yer aldı. Kısaca bu yıl yaptığımız tüm çalışmalar hamle kapsamındadır. Avrupa ekseninde de şu anda çalışmamız kurumların, Türkiye’nin uyguladığı anti-faşist ve anti-demokratik uygulamalara ortak olmaması. En son CPT önünde yaptığımız yürüyüş ve miting vardı. Bu mitingde de temel amacımız ve verdiğimiz mesaj bir an önce CPT’nin bağımsız bir heyetle İmralı Adası’na acil bir şekilde gitmesiydi.
 
“Önümüzdeki süreçte bizim yaptığımız planlamada, CPT’nin önünde yaptığımız eylem ve etkinliğin ardından 1 Mayıs planlaması vardı. Sonrasında hamle komitesi bir araya gelip ikinci aşamanın seyrine dair çalışılacak.”
 
*Son olarak, kampanyanın sonuç alıncaya kadar süreceğini söylediniz, peki önümüzdeki dönemler için komitenin eylem ve etkinlik programı belirlendi mi?
 
Avrupa Konseyi’nde de zaten 74 ülkeden katılımın olacağı 5 günlük bir çalışma var şu an. Parlamentoda biz bir kez daha kendi mesajımızı verdik; Türkiye’de işkence var, Türkiye’de tecrit uygulanıyor, Türkiye’de 26 yıldır Kürtlerin iradesi rehin alınmaya çalışılmıştır. Bizler artık bunu kabul etmiyoruz. Türkiye’nin uyguladığı politikalara da ortak olmayın denildi. Önümüzdeki sürece bakacağız. 1 Mayıs var ve bu da hamle çerçevesinde planlandı. Herkesin 1 Mayıs’ta Avrupa’da da topyekün alanlarda olması gerekir. Önder Apo’nun özgürlüğünü alanlarda haykırmak ve bu direnişi alanlara yansıtmak gerekir. Önümüzdeki süreçte bizim yaptığımız planlamada, CPT’nin önünde yaptığımız eylem ve etkinliğin ardından 1 Mayıs planlaması vardı. Sonrasında hamle komitesi bir araya gelip ikinci aşamanın seyrine dair çalışacak. Bu planlama komite bir araya geldikten sonra birebir paylaşacağız, ama bu durumda bizim ikinci aşamanın planlaması 1 Mayıs’a kadardı. 1 Mayıs’ın ardından ikinci aşamanın diğer planlamasını da basınla paylaşacağız. 10 Ekim’den bu yana çıta çok yükseltildi gerek katılım boyutu ve çalışmalar açısından. Bu çıtayı düşürmemek için çalışmalıyız. Şunun inancındayız; toplum halk birlikte hareket ettiği andan itibaren kendi direnişi ile İmralı’nın tecrit duvarlarını kıracağı inancındayız.