Kadın örgütleri: Yeniden inşanın belirleyeni ve denetleyicisi olacağız

  • 09:03 23 Nisan 2024
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - Yerel seçimlerde sonucu belirleyici güç olan kadınlar, kentlerin yeniden inşasında, yerel yönetimlerin kendileriyle ortaklaşması gerektiğini vurguladı. Kadınlar, sürecin belirleyeni ve denetleyicisi olacaklarını kaydetti. 
 
 AKP-MHP ittifakının halklara savaştan başka bir şey vaat etmemesi ve kentleri rant alanına çevirmesi, 31 Mart yerel seçimlerinde bu ittifaka büyük bir yenilgi getirdi. Geçmiş dönemlerde belediyelere atanan kayyımların, özellikle kadın kazanımlarını hedef alması ve Türkiye'nin kentlerinde kadınlara yönelik politikaların yetersiz kalması, seçim sonuçlarını belirleyen ana faktörlerden oldu. Seçimlerin ardından, kadınlar şehirleri yeniden kadın bakış açısıyla inşa etmek ve örgütlenmelerini genişletmek için harekete geçti. Mikrofon uzattığımız kadın örgütleri, yerel yönetimlerden beklentilerini ve gelecekte süreci birlikte nasıl öreceklerini paylaştı.
 
‘Kadın dernekleriyle ortaklaşmaları gerekiyor’
 
Yerel seçim sonuçlarının kadınları umutlandırdığını dile getiren Kadın Zamanı Derneği yönetiminde yer alan Fatmanur Çete, kadın belediye başkanlarının ve eşbaşkanların sayısının artmasının önemli bir gelişme olduğunu kaydetti. Fatmanur, “Seçilen kadınlar gerçekten kadın bakış açısına sahip mi, bilmiyoruz. Meral Akşener de, Tansu Çiller de kadın siyasetçi. İstanbul, kadınlar için güvenli bir kent değil. Kadınlar gece sokakta rahat gezemiyor, onun için kenti güvenli hale getirmek gerekiyor. Mahallelerde kadınlarla belediyenin birebir temas içerisinde olmasını istiyoruz. Mahallelerde kooperatifler kurulabilir, kreş hizmetinin sağlanması gerekiyor. Kooperatif örneğini önceki dönemlerde Diyarbakır’da yaşadık. İstanbul’daki belediyeler Amed Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşıp geçmişte uyguladıkları projeleri hayata geçirebilirler. Kadın Zamanı Derneği olarak önümüzdeki günlerde belediyeleri ziyaret edeceğiz. Sivil toplum örgütleri, sadece seçim dönemi oy istemeye geldikleri bir yer değil. Kadın dernekleriyle ortaklaşmaları gerekiyor. Atölyeler, paneller, eğitim çalışmaları, istihdama yönelik projelerin yapılması gerekiyor” dedi. 
 
“Belediyelerin İstanbul Sözleşmesi varmış gibi maddeleri hayata geçirmesi gerekiyor” diyen Fatmanur, “Erk bir zihniyet varsa belediyenin AKP ya da CHP’de olması bir şey değişmiyor. Kadın bakış açısının pratiğe geçirilmesi gerekiyor” ifadesini kullandı. 
 
‘Ekmek kavgası seçimi belirledi’
 
İktidarının politikaları sonucunda derinleşen ekonomik krizin seçimlerde sandıklara da yansıdığına dikkat çeken Mor Dayanışma üyesi İrem Kayıkçı, “Ekmek kavgası seçimi belirledi” dedi. İrem, “Demokrasinin özlemi ve bir şeylerin değişmesi gerektiğine dair olan öfkeyle kadınlar sandığa gitti. AKP-MHP faşizmine karşı ciddi bir öfkenin yansımasıyla beraber önümüzdeki süreci değiştirecek dinamiklerden bir tanesi kadın hareketi olduğunu gördük. Daha fazla kadın belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, muhtarları görmüş olsak da birçok il ve ilçede kadın kotası arttırılmadı. Mor Dayanışma olarak örgütlü olduğumuz Hatay Samandağ’da değişim ittifakının tek kadın örgüt bileşeni olarak farklı bir deneyim yaşadık. Samandağ’da, hem yerel yönetimlerdeki politikaları belirlemeye hem de toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve kadın özgürlükçü kentleri yönetmeye beraber aday olduk”  sözlerine yer verdi.
 
‘Sürecin denetleyicisi olacağız ve kapıları arşınlayacağız’
 
“Beklentimiz güvenli sokaklar, yaşam alanları ve her öznenin özgürce yaşayabileceği kentler” diyen İrem, bunların sağlanmasının yolunun kadınların sürecin takipçisi olmasıyla olacağına işaret etti. İrem, “Daha fazla sığınma evi neden açılmıyor? Şönimlere neden daha rahat ulaşamıyoruz? Neden sokaklar ve toplu taşıma güvensiz durumda? Bunların her biri için yerel yönetimlere baskı oluşturmaya ve kadın örgütleri ile yan yana gelmeye devam edeceğiz. Kadın örgütlerine açığız diyen belediyeler dahi bu taleplerimizi yerine getirmiyor. Bunun için kadın örgütleri ile toplantılar almaya başladık. Bu birlikteliği arttırmaya çalışacağız. Belediyeleri ziyaret etmeye başladık. Sürecin denetleyicisi olacağımıza dair irademizi belirtmiştik, o kapıları arşınlayacağız. Eşbaşkanlık sistemi açısından Kürt kadın hareketi deneyim yarattı. Önümüzdeki süreçte nasıl bir yerel yönetim anlayışı istiyoruz açısından ve mücadelenin nasıl devam etmesi gerektiğine dair yol gösterdi. Halkın söz, yetki, karar ve denetim sahibi olduğunu, fiilen Kürt illerinde ve bu kadar yıkıma rağmen Hatay’da yapmaya başladık. Deneyim paylaşımlarını arttırmak gerekiyor”  sözleriyle ilerleyen süreçte bir araya gelişleri arttıracaklarını paylaştı.  
 
 ‘Yerel yönetimler kadınlarla birlikte politika üretmeli’
 
Toplumsal muhalefetin güçlendiğine işaret eden Kırkyama Kadın Dayanışması’ndan Elif Baysal ise şöyle konuştu: “Halkın AKP-MHP faşizmine sandıkta verdiği cevap tabii ki de pek çok kesime moral oldu.  Kadın mücadelesi açısından da bu seçim sonuçları; belediyelerdeki muhataplarımızla kuracağımız diyaloğun daha rahat gelişeceği bir dönemin kapılarını aralayabilir. Ama kadın mücadelesi seçimi de aşan politik hattıyla kendi politikasını sürdürmeye, herhangi bir yere eklemlenmeden veya temposunu, ritmini bu politik hatta göre belirleyen bir mücadele olduğu için her koşulda dillendirdiğimiz her sorunumuzu bulunduğumuz her alanda söylemeye devam edeceğiz. Yerel yönetimlerin en temelde kadınlarla ve kadın örgütleriyle birlikte politika üretmesini sağlamak bizlerin önceliği. Kadınların çalışma hayatında daha fazla var olacağı olanakların oluşması, kreş sayılarının fazlalaşarak bu uygulamanın yaygın hale gelmesi, sığınakların da kadınlar için ulaşılır olup başvurabileceği bir alan olması tabi ki beklentilerimiz arasında. Bunları yaparken bizlerle iş birliği halinde yürütülebilecek mekanizmaların varlığı oldukça önemli.”
 
 ‘Değişim isteğine denk düşecek çalışmalar yürütülmeli’
 
Elif son olarak şu ifadeleri kullandı: “Kadın örgütleriyle iş birliği içinde ilerleyecek mekanizmalarda yer almaya çalışarak, hem içerden hem de genel olarak dışarıdan basınçla bu mekanizmaların denetlenebilirliğini sağlayarak ilerlemek gerekecek. Yerel yönetimler halktaki değişim isteğinin temel noktalarına denk düşecek yerlerden çalışma yürütmeli. İnşa edilecek şey halkla ve halkın istekleriyle iç içe planlanmalı. Umudu diri tutacak ve toplumsal muhalefetle birlikte kadınları, gençleri, işçileri, emeklileri bu işin bir parçası haline getirecek her politika ve planlama hepimize iyi gelecek.”