10 Ekim aileleri: Savcının esasa dair mütalaasını kabul etmiyoruz

  • 16:26 24 Nisan 2024
  • Güncel
 
ANKARA - “İnsanlığa Karşı Suç” olarak görülen Gar Katliamı duruşmasında esasa ilişkin mütalaa sunan iddia makamına avukat ve aileler duruşma sonrası tepki göstererek, “Mütalaayı kabul etmiyoruz” dedi.
 
10 Ekim Gar Davası’nın 24’üncü duruşmasında savcı esasa ilişkin mütalaasını açıkladı. Ara karar kuran mahkeme heyeti tutuklu faillere savunma için ek süre vererek, avukatların taleplerinin reddine ve tutukluluk hallerine devam kararı verdi. Duruşma, 26 Haziran saat 10.00’a ertelendi. Karar ve savcının mütalaasına tepki gösteren aileler ve avukatlar duruşma sonrası adliye binası önünde açıklama yaptı.
 
‘Heyet değişti tavır değişmedi’
 
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonundan Mehtap Sakinci Coşkun ve İlke Işık dava ile ilgili yaptığı açıklamada, savcının alelacele verdiği mütalaaya tepki göstererek yargılamanın ilk gününden bu yana görülen tavrının bugün verilen mütalaada da tekrar ettiğini vurguladı. 10 Ekim Katliamı davasının yaklaşık 9 yıldır Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürdüğü ifade edilen açıklamada, “Yargılamanın ilk gününden bu yana yargının zırhlı tavrı, bugün görülen 24. celsede, alelacele sunulan esas hakkında mütalaa ile tekrar etti. Yıllar içerisinde mahkeme heyetleri değişti ancak ne yazık ki tavır değişmedi” denildi.
 
‘Mahkeme dosyayı kapatmak istiyor’
 
Mahkemenin yıllardır, dosyada adı geçen birkaç kişiye ceza vererek dosyayı kapatmak, gerçekleri gizlemek istediğinin altı çizilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ancak, dosyaya gelen her yeni belge, yeni sorumluluklar ve olayları açığa çıkarıyor. Daha geçtiğimiz günlerde dava dosyasına giren bir evrak; bomba malzemelerini temin eden, kimliği tespit edilen ve buna karşın hakkında işlem yapılmayan sanık Yakub Şahin’in üstüne bir de bu süre boyunca telefonlarının dinlenildiği açığa çıkardı. Bu yeni belge, yıllardır defalarca kez tecrübe ettiğimiz gibi, bu katliamın devlet gözetiminde gerçekleştiğini gözler önüne serdi.
 
Ancak tam da bu sebepten, bu delillerin bir adım ötesine geçmeyi, gerçeği açığa çıkarmayı hedeflediğimiz taleplerimiz ısrarla reddedildi, görmezden gelindi; dosya bir an evvel kapatılmak istendi. Bugün de aynı karartma çabasını bir kez daha yaşadık. Taleplerimizin sunulması dahi beklenmeden, dosyada hala çok sayıda eksik varken savcıdan esas hakkında mütalaa alındı. Üstelik esas hakkında mütalaanın sunulması için dosyayı incelemeden!”
 
Bu aceleyi de mütalaayı da kabul etmiyoruz!
 
Hatalı bilgi ve değerlendirmelerden oluşan mütalaanın aynı zamanda insanlığa karşı suçu görmezden gelme ısrarını da sürdürdüğü ifade edilen açıklamada, “10 Ekim Katliamı, Türkiye’nin en kanlı katliamı olarak anılmasının yanı sıra insanlığa karşı suça ilişkin Türkiye yargı tarihinin ilk ve tek iddianamesini içeriyor. İnsanlığa karşı suç olduğu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olmasına karşın, yargının muhtemel tavrını gözeterek ilk günden bu yana çeşitli yönleriyle anlattık. Bugün de verilecek savcılık mütalaasından habersiz bir şekilde; ikinci kere hukuki uzman mütalaası sunarak bu katliamla insanlığa suçun işlendiğini bir kez daha mahkeme nezdinde, hukuken ispat ettik.
 
Failleri de fiilleri de inkar eden, adalet talebine kulak tıkayan, sorumlulukları örterek gerçek arayışını tarihin karanlığına gömmeye gayret eden yargı tavrı, mağdurlar için katliamın devamına dönüştü. Bütün bunlara rağmen yıllardır müvekkillerimizle sabırla adalet arayışı için sürdürdüğümüz bu süreç, mahkemenin aceleci kararıyla son bulmayacak elbette. Adaletin peşinde, davamızın arkasındayız!”