Hem koşulları ağır hem de emekleri sömürülüyor

  • 09:07 30 Nisan 2023
  • Emek/Ekonomi
 
Melike Aydın
 
İZMİR - 1 Mayıs ve Emek ve Dayanışma Günü’nde emekçiler alanalar çıkmaya hazırlanırken, emekleri sömürülen ve ağır çalışma şartlarında çalışan kadın işçiler, emeklerine salgı duyulmasını ve yasal düzenlemeler yapılmasını istiyor.  
 
Çalışma hayatında “kadın işi” olarak kodlanan tekstil, mevsimlik tarım işçiliği, ev eksenli iş kolları zahmetli olmasına rağmen daha düşük fiyatlarla ücretlendirilirken bu alanlarda güvenceli çalışma oranları ise oldukça düşük. Kurdistan ve Türkiye’de yaşanan bu emek sömürüsüne karşı işçi-emekçiler taleplerini dile getirmek için 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde alanlara çıkmaya hazırlanırken, İzmir’in Kadifekale semtinde yaşayan tarım, tekstil, farklı hizmet sektörlerinde çalışan ve midye yapan kadınlar yaşadıklarını anlattı. 
 
Hayalim var ama….
 
Kadifekale’deki evinde midye dolma yaparak geçimini sağlayan Songül Çaçan, bu iş kolunda daha çok kadınların çalıştığını ve oldukça yorucu olduğunu söyledi. Torbasını 180 liraya aldıkları midyeleri ayıklayıp, temizledikten sonra geride kalanlardan ortalama 5 kilo midye dolma çıktığını onun da kilosunu 100 Lira’ya sattıklarını belirten Songül, “Biz bu hayatı istemiyoruz. Çok zor çünkü. Okumak istiyorum ama olmuyor. Sigortamız yok, midye dolma yapmak aslında yasak, denizler zehirli diye. Bunun cezasını da ödüyoruz. Yasak yerine denizleri temizlesinler” diye belirtti.
 
‘Kürtçe konuşana başka iş imkanı yok’
 
Başka bir iş imkanı da bulunmadığını ifade eden Songül, “Çünkü başka bir işyerlerinde Kürtlüğümü küçümsüyorlar. Garsonluk yapıyordum Kürtçe konuşunda kızıyorlardı çıktım. Hiçbir şey alamıyoruz, çok hayalim var ama yapamıyorum. 18 yaşındayım ve 6-7 yıldır bu işi yapıyordum” şeklinde konuştu.
 
‘Özgür olmak istiyoruz’
 
Mevsimlik tarım işçiliğine çocuk yaşta başlayan 54 yaşındaki Elmas Kaya da, güvencesiz çalıştıklarını belirterek “Sabahtan başlıyoruz karanlık basana kadar sıcakta soğukta naylon seranın altında çalışıyoruz. Bazen sabah 7’den öğleden sonra 4’e kadar. Yılda 4-5 ay çalışıyoruz geri kalan aylarda ise aldığımızla geçinmek zorundayız. İdare etmeye çalışıyoruz ama yetmiyor. Kimliğimiz nedeniyle başka işlerde de çalışamıyoruz. Tarlada daha çok kadınlar çalışıyor. Kadın işleri daha zor, aslında kölelik yapıyoruz. Biz özgür olmak istiyoruz” şeklinde belirtti.
 
‘Kadın emeği aile bütçesinde ‘yedek’ olarak görülüyor’
 
Tekstil işçiliğine 18 yaşında başladığını, evlendikten sonra da “eve katkı sağlamak” amacıyla çalıştığını ifade eden Songül Özdemir ise eve getirdiği gelirin hep yedek olarak görüldüğünü ifade etti. Dışarıda çalışan kadının aynı zamanda evde de çalıştığını ifade eden Songül, şöyle dedi: “Sabah 7.30’da işe başlıyorum öğlen eve gidiyorum çocuklara yemek yediriyorum. Bir saat içinde evin işini yapıyorum. Sonra iş başı, 5 gibi eve giriyorum yine ev işi. Eşim benden 2 bin lira fazla alıyor. Oysa ben iki katı almalıyım. Çünkü iki işi bir arada götürüyorum. Kadın sürekli çalışıyor. Eşim ancak ben çok sıkışınca evde ise el atar. Bunların hiçbiri işten sayılmıyor çünkü görevimiz gibi görünüyor. İnsanlar değişti fikirler de değişti. Bizden sonra daha iyi olacağını değişeceğini umuyorum.”
 
Ucuz iş gücü
 
Tekstilde daha çok kadınların çalıştığını belirten Songül, “Tekstil her zaman daha ucuz, zahmetli ve daha çok kadınlar çalışıyor. Böyle bir düzen oluşmuş ve devam ediyor. Daha adil bir iş daha adil bir maaş almak isteriz. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Mahalle arası işyeri aracı, asıl kazananlar başkaları” şeklinde ifade etti.
 
‘Hizmet sektöründe akla ilk gelen taciz’
 
27 yıldır çalışan kasiyer Yazgül Doğan da, kafe gibi hizmet sektörlerinde kadın deyince akla tacizin geldiğini ifade etti. Özellikle alkollü mekanlarda erkek müşterilerin kadın çalışanlarla irtibata geçme çabalarının dikkat çeken Songül, “Kendilerince deşarj yaşıyorlar, aslında ahlaksızlıklarından kaynaklanıyor. Bunu içimizde hissediyoruz, erkekler yeterince anlamıyor bence. Kadın bir yandan kendini korumak bir yandan da işverenini korumak arasında kalıyor. Ya da restini çekip işsiz kalacak” sözleri ile karşılaştıkları durumları anlattı. 
 
‘Boşanmış kadınların yükü daha fazla’
 
Kadınların iş hayatına erkeklerin çok gerisinde başladığını dile getiren Yazgül isimli kadın da özellikle boşanmış çocuklu kadınların çok daha zorluk yaşadığını belirtti. Hem çocuğun ekonomik yükünü hem de bakım yükünü omuzladığının altını çizen Yazgül, “Kadın özel sektörde çalışıyorsa daha zor. Babalar nafaka verdiğini sanıyor oysa çalışan erkeklerin çoğunun evinde onlara bakan birileri varken kadınlar yalnız. 11 saat çalışan kişinin kendisine kalan zamanı 2 saat, bu sürede de banyo yapıyor bulaşık yıkıyor. Ya çocuğuna bakacak para kazanamayacak ya işe gidecek çocuğuna bakamayacak ya da koca bakacak. Öncelikle yasaların değişmesi kanunların uygulanması lazım, mesai hakkını sorulması gerekir. Yani sosyal haklarımız yerine getirilmeli” şeklinde konuştu.