'33 Kurşun' gazeteciliği!

  • 09:04 3 Nisan 2022
  • Medya Kritik
Gülcan Dereli 
 
İSTANBUL - "Ulus" gazeteciliği bugün daha pespaye bir halde devam etse de artık "33 Kurşun" gazeteciliği de var. O yüzden bu hakikati anlatmak, kayıt düşmek, cezasızlık zırhına bürünmüş suçları ifşa etmek, boyun borcu.
 
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Kirvem, hallarımı aynen böyle yaz
Rivayet sanılır belki
 
Ahmed Arif
 
“Otuz Üç Kurşun” şiiri hakkında bir söyleşisinde şöyle der Ahmed Arif: “Çok yakınlarım, arkadaşlarım ‘Niye yazdın bunu?’ dediler. ‘Bunu yazacağına Mustafa Suphi’yi yaz.’ Ben Mustafa Suphi hakkında bir şey bilmiyorum ki... Ayrıca Mustafa Suphi çok eskide kalmış. Bu ise gözümün önünde canlı bir olay. Dedim ki: ‘Şu Bahçelievler’de manyağın biri otuz tane tavuğu çalsa, kesse, sokağa atsa, ertesi gün Ulus Gazetesi olayı dört sütun üzerinden verir. Tavuk değil bu yahu, 33 tane senin vatandaşın. Kimsesizlikten başka suçu yok... Öldürmüşler, kurşuna dizmişler." 
 
Elbette Ahmed Arif, 'resmi' görüşünde Kürt’ü vatandaş olarak ifade etse de Kürt’ün vatandaş olmadığını, hukuk dışı bırakıldığını kalbiyle biliyordu. Yoksa "33 Kurşun" şiirini yazamazdı! Yoksa "Pasaporta ısınmamış içimiz, budur katlimize sebep suçumuz" demezdi. O günden bu yana çok zaman geçti. Çok şey değişti, bazı şeylerse hiç değişmedi. İnternet çıktı, sanal bir dünya oluştu, teknoloji hayatın hücrelerine sindi. Başka bir açıdan, hiçbir şey değişmedi! "33 Kurşun" aynen devam etti. Belki yüzyıl, belki yüzyıllardır böyle... Ama Kürt değişti. Milyonlar olup yol yürümeyi öğrendi. Bu milyonlarla yol yürümenin bedeli; Ceylan, Uğur, Enes, Efe, Berfin, Miraç, sayısız çocuklar, panzer ardında sürüklenen, toplu mezara, kaldırıma gömülen, helikopterden atılan, hayatını 'dağ ülkesi'ne adayan güzel evlatlar pahasına oldu.
 
"Ulus" gazeteciliği bugün daha pespaye bir halde devam etse de artık "33 Kurşun" gazeteciliği de var. O yüzden bu hakikati anlatmak, kayıt düşmek, cezasızlık zırhına bürünmüş suçları ifşa etmek, boyun borcu. Sömürge altında olan bir halkın gerçeğini yazmak, toplumu bilgilendirmek ağır sorumluluk, bedel ödemeyi, '33 Kurşun' gazeteciliği ister! Kürt değişse de üzerinde kurulan egemenlik sistemi, kölelik sistemi değişmedi çünkü. O yüzden "33 Kurşun"dan sonraki bazı 'cezasızlık' suçlarını özetle hatırlayalım. 
 
*İHD'nin verilerine göre 2008 yılından bu yana zırhlı araçların karıştığı en az 93 olay meydana geldi. 52 kişinin yaralandığı olaylarda 21'si çocuk en az 42 kişi yaşamını yitirdi. 
 
*Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde, 24 Kasım 1991'de 7 sivilin katledildiği ve yaralananların olduğu olayla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’ın talimatına uyan 33 askeri yetkili hakkında yürüttüğü soruşturma "zaman aşımı" gerekçesiyle 3 Mart 2022 tarihinde kapatıldı. Ne tesadüf 1943 yılının temmuz ayında Van'ın Özalp ilçesinde, 33 Kürt hayvan kaçakçılığı iddiası ve 3. Ordu komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın emriyle yargısız olarak kurşuna dizildi. 
 
* Uğur Kaymaz 21 Kasım 2004’de Mardin’in Kızıltepe ilçesinde babası Ahmet Kaymaz’la birlikte “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla kolluk güçleri tarafından öldürüldü. Uğur’a 13 kurşun, babasına 8 kurşun isabet etmişti. Uğur, evinin önünde ayağında terlikleriyle öldürüldüğünde 12 yaşındaydı. Tutuksuz yargılanan polisler beraat etti.
 
*31 Ağustos 2008’de Batman’ın Diyarbakır Caddesi’nde zırhlı araçların konvoy gösterisi sırasında araçlardan biri Adnan Enük’ü (11) ezdi. Olayda Adnan ağır yaralanırken, asker hakkında açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
 
*Diyarbakır’ın Lice ilçesi Şenlik Mahallesi'ne bağlı Hambaz mezrasında 28 Eylül 2009’da koyunlarını otlattığı sırada havan mermisi ile katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un davası sürüncemede bırakıldı. Dava yıllarca sürdü ancak kimse yargılanmadı. Üstelik yaşamını yitiren Ceylan, demir çubukla patlamamış mühimmata dokunduğu iddiasıyla yüzde 10 kusurlu gösterildi.
 
* 4 Haziran 2010’a gelindiğinde ise Şırnak’ta Diren Basan (10), akrep tipi zırhlı polis aracının altında ezilerek yaşamını yitirdi. Diren’i öldüren polis hakkında açılan soruşturma takipsizlik kararıyla kapatıldı.
 
*Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboskî köyünde 28 Aralık 2011'de TSK'ye bağlı savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 17’si çocuk 34 Kürt yaşamını yitirdi. Roboskî Katliamı ile ilgili hiçbir devlet görevlisi yargılanmadı. 
 
* Erzurum’un Karayazı ilçesinde 13 Haziran 2012 tarihinde ayakkabı boyacılığı yaptığı sırada zırhlı aracın çarptığı Yusuf Yılan (9) yaşamını yitirdi, fail polis hakkında ise herhangi bir dava açılmadı.
 
* 24 Temmuz 2016’da Van’ın İpekyolu İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde hareket halindeki polis panzerinin altında kalan 4 yaşındaki Taha Kılıç yaşamını yitirdi. Görgü tanıkları aracın durmadığını anlattı. Taha’nın ölümüne neden olan polisler hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.
 
* 14 Haziran 2017 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, trafiğe kapalı alanda 70 yaşındaki Pakize Hazar zırhlı aracın çarpması sonucu olay yerinde yaşamını yitirdi. Yapılan yargılamada, polise verilen 3 yıl hapis cezası daha sonra 2 yıl 6 aya düşürüldü.
 
* 20 Haziran 2017’de ise Diyarbakır’ın Lice ilçesinde zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Pakize Hazar’ın taziyesinden dönen köylülerin aracına ejder tipi zırhlı aracın çarpması ile 74 yaşındaki Mahmut Öner, 64 yaşındaki Mevlüt Dağtaş, 63 yaşındaki Abdulhamit Dağtaş, 53 yaşındaki Fikri Demirbaş ve Zeynel Demirbaş yaşamını yitirdi. Açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. İçişleri Bakanlığı, hayatını kaybeden araç sürücüsü Fikri Demirbaş’ın varislerinden zırhlı araçta meydana gelen maddi hasar nedeniyle ‘uğradığı zararın’ tazmini karşılığında 250 bin Euro tazminat talep etti.
 
*2017 yılında Newroz kutlamasına katılmak isteyen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut, Newroz alanına girmek isterken üstü çıplak bedenine kurşun yağdırıldı. Kemal'i vuran polis Yakup Şenocak tutuklanmadı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, Kemal’in dosyasında cinayetin “yasal çerçevede” işlendiğini savundu.  Mahkemeye göre Kürt öldürmek "yasal çerçevede" bir faaliyet! Cinayeti anı anına fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök'ün ise hapsi isteniyor.
 
* 6 Haziran 2018’de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün ek yerleşkesi (Polis Okulu) önündeki Emek Caddesi’nde aşırı hız yapan TOMA yolun karşısına geçmeye çalışan 75 yaşındaki Mehmet Tektekin isimli yurttaşa çarptı. Çarpmanın etkisiyle bilincini kaybederek, ağır yaralanan Mehmet, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
 
*Diyarbakır’da 2019 yılında ekmek almaya giden 5 yaşındaki Efe Tektekin zırhlı araçla katledildi. Zırhlı aracı kullanan polis İdris Aksoy, "taksirle ölüme neden olmak"tan yargılandığı davada beraat etti. Ve Efe'nin ölümüne neden olmasına rağmen polis İdris Aksoy, 29 Mart 2022 tarihindeki son mahkemede "vicdanım rahat" dedi. Çünkü bir Kürt katledilmişti! Efe'nin dedesi Mehmet Tektekin de zırhlı araçla aynı akıbete uğramıştı. Efe, Mehmet Tektekin’in torunu.
 
* Siirt’te İpek Er’e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyerek yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan neredeyse devlet tarafından ödüllendirildi. Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde Eylül ayında görülen son duruşmada, mahkeme failin tutuklanması taleplerini reddetmiş, 3 Aralık 2021 tarihinde ise karar duruşmasında fail hakkında 10 yıl hapis cezası vermişti. Bu ceza İstinaf Mahkemesi tarafından onandı. Ancak tecavüz faili Musa Orhan'ın tutuklanmasına gerek olmadığına karar verildi. 
 
Bunlar yaşanmakta olan "cezasızlık" politikasının sadece bir kısmı. 90'lı yıllarda faili meçhule giden 17 bin kişi bu zincirde yok. Boşaltılan binlerce köy, yerlerinden edilen milyonlarca Kürt, asit kuyularında öldürülenler, işkence tezgahlarından geçenlerin yaraları yer alamadı. Bu açıdan tamamlanamamış, eksik ve yazılmayı bekleyen bir yazı oldu! Affola!
 

Etiketler:

Okumadan geçme!