Kirli medya da iktidara can simidi olamıyor

  • 09:08 5 Aralık 2021
  • Medya Kritik
 
Diren Yurtsever
 
HABER MERKEZİ - Yönetemeyen hatta kendi içindeki dengeleri bile koruyamayarak kendini de (AKP’yi) yönetemeyen iktidar, artık algıyı yönetmeyi de kaybetti. Kirli medyanın “Türkiye büyüyor”, “Türkiye uçuyor” manşetleri bu gerçeği artık örtemiyor. İnsanlar iktidarın yaratmak istediği algıya belli ölçüde artık kapılmıyor.
 
Algı operasyonu, kitleler üzerinde sistematik olarak uygulanıp, onların istenilen şekilde düşünmelerini sağlamayı amaçlar. İktidarlar, bu yolda en etkili olan propagandayı ise medya aracılığı ile yapar. O yüzden medyanın “dördüncü” büyük güç olduğu tespiti yapılmıştır. Siyasi kutuplaşmaların ve çekişmelerin neredeyse hiç eksik olmadığı Türkiye’de de medya belki de görülmemiş düzeyde bir “manipülasyon”, “dezenfarmasyon” odağına dönüşmüş durumda.
 
Aslında “manipülasyon” ve “dezenfarmasyon” kavramlarını da aşan bir pratiği günümüzde söz konusu. Çünkü gazetecilik bir kamu yararıysa eğer, gerçeği karartarak algı yönetimi oluşturmak, kasıtlı olarak yanlış bilgi üretmek, bilgi kirliliği yaratmak topluma karşı işlenmiş bir suç değil de nedir? Toplumun gerçeği bilme, öğrenme, erişme hakkı ile o gerçeğe dair söz söyleme hakkını elinden almak, gasp etmek suç değil de nedir?
 
Örneğin Türkiye uzun bir süredir derin bir ekonomik kriz yaşıyor. İktidar adeta ekonomik çöküşte can çekişiyor, kendisine can simidi arıyor. Kaynakları savaşa, sermayeye, bin odalı sarayına ayırıp tercihlerini bu yönde yaparken; toplumu da yoksulluk ve açlığa giderek sürüklüyor.  Doların her geçen gün rekor seviyeler kırdığı, enflasyonun yüzde 50’leri aştığı, temel ihtiyaçlar başta olmak üzere her gün yağan zamlar, barınamayan öğrenciler, geçinemeyen insanlar, artan işsizlik ekonomideki kötü gidişatı gösterir vaziyette.
 
Tek ağız medyası 
 
Peki durum böyleyken, televizyonlarda tartışılması gereken bu iken, gazetelerin yazıp çizmesi gereken bu iken karşımıza çıkan duruma bir bakalım. Yandaş, candaş, havuz medyası olarak tanımladığımız iktidar medyası suç işlemeye devam ediyor. Örneğin; AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yeni Ekonomi Modelini” anlattığı 30 Kasım tarihinde dolar en yüksek seviye uçarak 13, 95’i gördü. Türk Lirasının hızla değer kaybettiği günün ertesi sabahında iktidar medyası “Büyüme” manşetleri attı. Akşam Gazetesi, “Üretimde 7,4 büyüdük”, Yeni Şafak “Son 10 yılın en güçlü büyümesi”, Hürriyet “ Türkiye büyümede zirveye uçuyor”, Sabah “Avrupa’nın en güçlü büyümesi” başlıklarıyla Türkiye’nin üçüncü çeyrekte yüzde 7,4 büyüdüğü yönünde manşetler attı tek ağızdan.
 
Peki neydi bu büyüme? Türkiye’nin üretimde ‘büyüdüğüne’ dair verilen bir rakamdan başka veri ya da bunu kanıtlar bir gerçeklik yoktu haberlerin içeriğinde. Ama bir büyüme vardı. İşsizlik büyüdü, yoksulluk büyüdü, açlık büyüdü. Ve daha da önemlisi bunu haykıran dile getirenlerin sesi büyüdü…
 
Türkiye’de insanlar artık geçinemedikleri için sokaklarda isyanını, itirazını büyüttü. Hükümeti istifaya çağırdı. İktidarı sorumlu tuttu. AKP’ye artık rıza göstermediğini gösterdi. Bu durumda yönetemeyen hatta kendi içindeki dengeleri bile koruyamayarak kendini de (AKP’yi) yönetemeyen iktidar, artık algıyı yönetmeyi de kaybetti. Kirli medyanın “Türkiye büyüyor”, “Türkiye uçuyor” manşetleri bu gerçeği artık örtemiyor. İnsanlar iktidarın yaratmak istediği algıya belli ölçüde artık kapılmıyor. Bunu AKP’nin kalelerinden biri olan Trabzon’da da insanların geçinemedikleri için sokağa akmasından anlıyoruz.
 
Siyaset ve medya bağı üzerinden ele aldığımız, tartıştığımız, eleştirdiğimiz kirli medya, iktidarın da kaybetmeye başlamasıyla ve bunun her geçen gün daha da belirginleşmesi ile gücünü de kaybetmeye başladı. Medyanın demokrasiyi koruyan ve işlerlik kazandıran bir sorumluluğunun olduğunu da hatırlatarak yazıyı noktalayalım.