Dêrsim’de ‘insansızlaştırma’ 80 yıldır devlet politikası

  • 09:03 4 Mayıs 2024
  • Güncel
 
Gülistan Gülmüş 
 
DÊRSIM - Sakine Cansız ve Mazlum Doğan şahsında, “devrimcilerin kenti” olarak dillendirilen Dêrsim'de 38 ve 94 soykırımlarıyla hayata geçirilen insansızlaştırma politikaları, yeni dönemde göçertme politikalarıyla işleniyor. 
 
Dêrsim Katliamı ya da tertelesinin üzerinden 87 yıl geçti. 4 Mayıs 1937 tarihinde, dönemin CHP Hükümeti tarafından ‘Tunceli Tenkil Harekâtı’ kararıyla katliam başlatıldı, operasyonlara hız verildi ve 1938 yılında “imha seferberliği” sonuçlandırıldı.1937-38 yıllarında, yediden yetmişe Dêrsim halkına yapılan operasyonlar sonucu on binlerce insan katledildi. Binlercesi topraklarından kopartılarak sürgün edildi. Dêrsim'de göçün temellerinin söz konusu soykırım süreci ile başladığını söylemek mümkün. Binlerce Dêrsimli çocuk, özellikle kız çocukları “evlatlık” olarak ailelerinden, köklerinden koparılarak Türk ailelere verildi.
 
Aradan geçen sürede katliamla yüzleşilmediği gibi katliamın etkileri ve kente yönelik sürdürülen ‘resmi’ politikalar da hala canlı kılınmaya çalışılıyor. 
 
Kimliksizleştirme ve insansızlaştırma politikaları 
 
1937-38 tarihlerinde Dêrsim’de Kürt kimliği ve Kızılbaş inancına sahip yapılan soykırımı 1994 yıllarında köy boşaltma ve yakmaları takip ederken şimdi de, birçok sorun dayatılarak göçe zorlanıyor. Bu durumda Dêrsim başta kimlik olmak üzere temel inanç kaynakları üzerine oluşturulan politikalar ile kimliksizleştirmeye, insansızlaştırmaya ve yoz bir ortam oluşturulmaya mahkûm edilmeye çalışılıyor.
 
BM’nin soykırım tanımı
 
Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletlerin 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı kararıyla imza altına aldığı ‘soykırım’ tanımı “bir gruba mensup olanların öldürülmesi, bir grubun mensuplarına ciddi suretle bedensel ve zihinsel zarar verilmesi, bir grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldırma hesaplanarak, yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi, bir grubun içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alınması, bir gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek” sözleriyle tarif ediliyor. 
 
13 bin 160 Dersimli katledildi
 
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) 14 Kasım 2023 tarihinde açıkladığı rapora göre, 1937-38’de yaşanan soykırımda 13 bin 160 Dêrsimlinin kadın, çocuk dâhil katledildiği; 11 bin 818’inin sürüldüğü resmi kayıtlarda yer alıyor. 
 
Dêrsim'de ikinci "38": 1994 köy boşaltmaları
 
Dêrsim'de 1994'te 183 köy, 823 mezra 8 bin 439 hane boşaltıldı,  41 bin 939 kişi yerinden edildi. PKK ile yapılan çatışmalar öne sürülerek köyleri yakılarak boşaltılan insanlar ya yakın çevredeki ilçelere ya da başka ülkelere göçe maruz bırakılarak alışık olmadıkları bir yaşam biçimine maruz bırakıldı. Göç eden çoğu köylü köyüne yeniden dönmek istese de bu çabalar sonuçsuz kaldı.
 
İşsizlik, kaygı, göç
 
38 ve 94 soykırımlarının ardından günümüzde Dêrsim dendiğinde akla ilk gelen kavram göç oluyor. Kentteki göç olgusu, Dersim'i ana hatlarıyla yok etme tehlikesiyle yüz yüze bırakıyor.
 
Neden göç?
 
Kurdistan ve Türkiye ekonomi ve ticaret politikaları ile düzensiz ve zor bir yaşamın inşasının oluşması özellikle genç kitlelerde gelecek kaygısı oluşturuyor. Bununla beraber hukuk nezdinde adaletin çoğu kez “askıda” kalması gibi sorunlar ise bulunan bölgelerde ciddi bir güvenlik sorunu yaratıyor. Yine önceki yılların devamı olarak kimlik ve inanç sistemlerine saldırı geleneği de varlığını sürdürmeye devam ediyor. Durum bu haldeyken genelde Kurdistan ve Türkiye kentlerinde özelde ise yoğun göçün yaşandığı bir kent olan Dêrsim bu konuda adından sık sık söz ettiriyor. Yapılan birçok araştırma ve alınan birebir röportajlarda aslında halkın memleketleri olan Dêrsim'i terk etmek istemedikleri, gittikleri yerde de mutlu olamadıklarını ancak göç etmeye mecbur bırakıldıklarını dile getiriyor.
 
Biraz geçmişe dönersek Dêrsim, Kurdistan'da inanç, kültür ve devrimsel hareketler açısından tarihte önemli bir yerde duruyor. Sakine Cansızların, Ali Şerlerin, Mazlum Doğanların, Zarifelerin, Zilanların ve daha sayılabilecek birçok isim şahsında, "Devrimcilerin kenti" olarak tanımlanıyor. Dêrsim'in bu şekilde tanımlanma sebebi ise tarihin belleğinde her dönemde yaşanan soykırım politikaları ve buna karşı geliştirilen direniş kültüründen geliyor. Katliamlara, köy boşaltma ve yakmalarına sahne olan kentin yapısı günümüzde de özel savaş politikaları ile tahrip edilmeye çalışılıyor.