2020’de direnenler: Çocukların bir yılı sömürü ve eşitsizlikle geçti

  • 09:01 30 Aralık 2020
  • Çocuk
ANKARA - Bu yıl da binlerce çocuk AKP’nin politikaları sonucu, katledildi, istismara maruz bırakıldı ve ayrımcılıkla yüz yüze kaldı. Pandemi döneminde en az 17 çocuk katledilirken basına yansıyan verilere göre en az 62 çocuk cinsel istismara maruz kaldı.
 
Geride bıraktığımız 2020 yılında iktidarın politikalarından en fazla etkilenen kesimi çocuklar oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 876 bin 798 çocuk bulunuyor.  Çocuklar, ülke nüfusunun yüzde 27,5’ini oluştururken, hayata geçirilen politikalarda görmezden geliniyor ya da yaşadıkları zorluklar ve maruz kaldıkları ihlaller gündeme gelmiyor.  
 
20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edildi. Sözleşmede yer alan maddelere rağmen, 31 yıldır tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çocuk hakları ihlali sürüyor ve her geçen yıl bu ihlallerde artış yaşanıyor. AKP ve MHP iktidarının yıl boyunca uyguladığı eril politikaların en ağır faturası yine çocuklara kesildi. Yıl boyunca çocuklar, istismara, eşitsizliğe, sömürüye ve eğitim hakkının engellenmesine maruz kaldı. Evlerde, okullarda, yaşam alanlarında çocuklar her türlü şiddete maruz kalırken toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin yanı sıra bölgesel ve sosyo-ekonomik eşitsizlikler çocukların hem yaşam koşullarını hem de kaliteli ve kapsayıcı hizmetlere erişimini etkilemeye devam ediyor.
 
Bütün dünyayı etkisine alan pandemi çocukların yaşamını daha olumsuz etkiledi. Pandemi dönemi boyunca mevsimlik tarım işçisi olarak, çocuklar çalıştırılmaya devam edildi. Milli Eğitim Bakanı tarlada çalıştırılan çocuklarla fotoğraf çektirip paylaşırken Urfa’da 15 yaşındaki Ayşe Daş, mevsimlik tarım işçilerini taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu hayatını kaybetti.
 
Yıl boyunca çocukların nasıl bir yaşama zorlandığını ve nelere maruz kaldığını okuyucularımız için derledik.
 
Çocukların yüzde 85’i eğitime erişemedi
 
Pandemi ile birlikte çocukların eğitim hakkı oldukça kısıtlandı. Koronavirüs salgının ülkede görülmeye başlandığı mart ayından itibaren online sisteme geçildi. İnternet platformu üzerinden yayın yapan EBA TV’den ders almaya başlayan çocukların,  eğitim hakkına erişmesi zorlaştı. İnternet ortamına ulaşamayan çocuklar eğitimden yararlanamadı. Çocukların yalnızca yüzde 15’i EBA TV üzerinden eğitim hakkına ulaşabildi. Geriye kalan yüzde 85’i ise eğitim hakkına erişemedi. Bu rakam, Türkiye ve bölgede yaşayan çocukların eğitim hakkının ne kadar engellendiğini ortaya çıkarıyor. Bunun en trajik örneğini ise İstanbul’da 5 Ekim tarihinde, eğitim hakkına erişebilmek amacıyla çatıya çıkan ancak ayağının kayması sonucunda düşerek yaşamını yitiren Çınar Mert isimli çocuk oluşturuyor.
 
Pandemide şiddet yüzde 27,8 arttı
 
Yine pandemi ile birlikte derinleşen şiddete en çok maruz kalan kesim kadınlar ve çocuklar oldu. İktidar tarafından sıklıkla “Evde kal” çağrıları yapılırken, evde kalmaya zorlanan çocuklar şiddetten korunmadı. Pandemi sürecinde çocuklara yönelik gerçekleşen şiddet vakaları yüzde 27,8 oranında arttı.
 
Çalışmaya zorlanan 39 çocuk yaşamını yitirdi
 
Çalışmaya zorlanan çocukların sayıları artmaya devam ediyor. Devlet yetkilileri ise çalışmaya zorlanan çocukların yaşam koşullarını düzeltmek ve gerekli mali desteği sağlamak yerine, işçiliği özendiren bir rol üstleniyor. Resmi olmamakla birlikte son verilere göre 18 yaşın altında 1 milyon 185 çocuk çalışmaya zorlanıyor. Bunlardan 292 bini ise 14 yaşın altında. İş Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) verilerine göre ise yılın ilk 11 ayında çalışmaya zorlanan 56 çocuk yaşamını yitirdi. Çeşitli iş dallarında çalışmaya zorlanan çocuklar, sağlanmayan iş güvenliği sonucunda yaşamını yitiriyor. Yaşamını yitiren çocukların ölümü “iş kazası” olarak kayıtlara geçiyor.
 
3 bin 100 çocuk cezaevinde
 
Pandemi sürecinde cezaevlerindeki virüs riskini azaltmak ve tutukluları korumak amacıyla çıkarıldığı ifade edilen ancak sonucunda kadın ve çocukları tacize, istismara maruz bırakan ve katleden erkeklerin tahliyesinin gerçekleştiği “İnfaz Yasası”nda tüm siyasi tutsaklar gibi çocuklar için de herhangi bir düzenleme yapılmadı. Bu yasa, çocukların tahliyesini sağlamadığı gibi çocuklar için tehlike oluşturacak erkeklerin tahliye edilmesini sağlamakla yaşamlarını tehlike altına almış oldu. Adalet Bakanlığı, tutuklu ve hükümlü sayısını açıklamazken, yüzlerce çocuk da anneleri ile birlikte cezaevinde tutuluyor. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na göre cezaevinde 864 çocuk bulunuyor. Diyarbakır’da Eylem Oyunlu’nun 10 günlük bebeği ile cezaevine gönderilmesi, cezaevlerinde bebek, çocuk ayırmaksızın herkesin “kalabileceği”ni gösteriyor. Resmi olmayan verilere göre cezaevlerinde 3 bin 100 çocuk bulunuyor.
 
Polis şiddeti yıl boyunca bitmedi
 
Yılın en çok konuşulan ve yılın başından sonuna kadar gündemden düşmeyen konularından birini de polis şiddeti oluşturuyor. Çocuklara yönelik artarak devam eden polis şiddeti her geçen gün yeni bir boyuta ulaşıyor. Yıl boyunca birçok örneğine rastladığımız polis şiddetinin son örneği, Hakkari’nin Derecik ilçesinde askerlerin katlettiği Özcan Erbaş. Yine pandemi sürecinde Mardin’in Nusaybin ilçesinde evinin önünde oyun oynayan bir çocuğa yönelik gerçekleşen polis şiddeti de kamuoyunda tepkiyle karşılanan örneklerden biri. Yanı sıra sayısı net olmamakla birlikte çok sayıda çocuk, mahalle, sokak ve gözaltı merkezlerinde polis tehdidi, şiddeti ve ajanlık dayatmasıyla karşı karşıya kaldı.
 
Polisler çocukları istismar etti
 
Çocuk istismarı, gündemden düşmeyen konulardan biri. Çoğunlukla en yakınları tarafından cinsel istismara maruz bırakılan çocukların kendini ifade edebileceği bir mercii bulunmamakta. Yargı, çocuk hakları ve özgürlüklerini görmeyen bir pozisyonda dururken, polis ve askerler ise çocuk istismarlarının failleri arasında yer alıyor. Uzman çavuşlardan, polise, askere, korucuya ve bekçilere kadar “güvenlik” adı altında görev sürdüren çok sayıda kişi, Türkiye ve çeşitli bölge illerinde çocuğa cinsel istismarda bulunmakla gündeme geldi. Temmuz ayında Şırnak’ta uzman çavuşun bir çocuğu istismar ettiği haberi, kamuoyunun tepkisini yükselttiği konulardan biri oldu. Ancak yargıda yürütülen cezasızlık politikaları, çocuk istismarının önünü açmaya devam ediyor.
 
Gercüş’teki istismar gündemde yer aldı
 
Yine en yakınları tarafından istismara maruz bırakılan çocukların faillerinin, çıkarıldıkları mahkemeler tarafından tahliye edilmeleri de, mevcut politikaların bir göstergesi. Yılın sonuna doğru ajansımızın ortaya çıkardığı Batman’ın Gercüş ilçesinde, asker, korucu ve polislerin de aralarında bulunduğu 27 kişinin bir çocuğu cinsel istismara maruz bırakması, kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri haline geldi.
 
En az 62 çocuk cinsel istismara maruz kaldı
 
Çocuklara yönelik gerçekleşen cinsel istismarda gerçek verilere ulaşmak oldukça zor. Aile içinde ve en yakınları tarafından sistematik cinsel istismara maruz kalan binlerce çocuk, tehdit altında olmaları nedeniyle seslerini duyuramıyor. Basında yer alan bilgiler doğrultusunda derlediğimiz çetelemizin 11 aylık verilerine göre en az 62 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. Çocukların çoğu en yakınları olan erkekler tarafından cinsel istismara maruz kalırken, bir kısmı ise okulda ve çeşitli yerlerde istismar edildi.
 
Evlilik tasarısına gösterilen tepkiler sonucunda yasa teklifi geri çekildi
 
Yılın en çok tartışılan konularından biri ise çocukların zorla evlendirilmelerine yasal zemin sunan çocuk yaşta evliliklere getirilmesi planlanan “af yasası” oldu. Kamuoyu tepkisi nedeniyle geri çekilen, çocuk istismarında bulunan faillere af getirecek tasarı, Ocak ayında tekrar gündeme geldi. Tasarıya göre, çocuklar kendilerini istismara maruz bırakan erkeklerle “evlenmeleri” durumunda, “istismar suçu affedilecek”.  Kadın örgütleri ve kurumları başta almak üzere, tüm kamuoyunun tepkisine neden olan söz konusu tasarıyı iktidar geri çekmek zorunda kaldı. İktidar partisi ise tasarıyı Meclis Genel Kurulu’ndan geçirebilmek için büyük uğraşlar verdi. Söz konusu tasarının yeniden Meclis'e getirilebileceği iddialarına karşılık kadın hakları örgütleri her yerde seslerini duyurmaya çalıştı.  "Çocuk İstismarının Affı Olmaz" adlı basın toplantısında okunan bildiriye, 197 kadın örgütü imza attı.
 
Çocuk istismarı savunuldu 
 
Yasalaşması planlanan tasarıyı destekleyen çok sayıda siyasi parti, kurum temsilcisi ile dini vakıf temsilcileri kullandıkları sözlerle gündeme geldi. Çocuk istismarını aklayan ve meşru zemine oturtmaya çalışan bu kişilerden biri olan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven, "12-17 yaş arası çocuk doğurmak için en ideal yaş. O yaştaki biri süper kadındır"  sözleriyle çocuk istismarını akladı. Yine onu destekleyen Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ise, “15 yaşında biri cinsel olgunluğa eriştiğine göre rızası geçerlidir” diyerek çocuk istismarını savundu.
 
Irkçı politikalardan en çok mülteci ve Kürt çocuklar etkilendi
 
Irkçı politikaların devreye girmesiyle çocuklara yönelik, ırkçı ve ayrımcı saldırılar da devreye giriyor. Türkiye’de ırkçı saldırılara en çok maruz kalan kesimi de Kürt ve mülteci çocuklar oluşturuyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi verilerine göre, Türkiye’de yaşayan 3 milyon 635 bin 410 mülteciden 1 milyon 699 bin 107’sini çocuklar oluşturuyor. Ülkenin hemen her kentinde, tüm yaşam alanlarında çocuklar ırkçı saldırı ve söylemlere maruz bırakılıyor. Kimi çocuklar ise derinleşen ırkçı politikalar nedeniyle katlediliyor. Çalışmak zorunda bırakılan mülteci çocuklar da ırkçı saldırı ve hakaretlere maruz kaldığını ifade ediyor.
 
Irkçı saldırı sonucu katledilen çocuklar
 
Irkçı saldırılar sonucunda katledilen kimi çocuklar şu şekilde: “7 Haziran’da Hatay'ın Reyhanlı ilçesine bağlı Uzunkavak Mahallesi’nde komşularının ırkçı saldırıları sonucunda 2 yaşındaki Halid Yusuf katledildi. Bursa’nın Gürsu ilçesinde 15 Temmuz’da Hamza Acan, bir kadına tacizde bulunan grubu uyardığı için katledildi. Yine 14 Eylül’de Samsun’da yaşayan Eymenh Hammami, ırkçı saldırı sonucunda katledildi.”
 
Depremde 30 çocuk yaşamını yitirdi
 
Bu yıl da çarpık yapılaşma ve kentleşme, meydana gelen doğal afetlerde onlarca çocuğun yaşamını yitirmesine sebep oldu.  30 Ekim’de İzmir Seferihisar’da 6.9 büyüklüğünde meydana gelen depremde, önlemlerin yetersizliği sonucunda 27 çocuk yaşamını yitirdi. Ana akım medyası ise deprem enkazından sağ kurtarılan Elif ve Ayda isimli çocukları adeta “şov” aracı haline dönüştürdü. 24 Ocak’ta ise merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan 6.8 büyüklüğünde meydana gelen depremde 3 çocuk yaşamını yitirdi. Bir yılda toplam 30 çocuk iktidarın ihmalkarlığı sonucunda doğal afetlerde yaşamını yitirdi.
 
En az 17 çocuk katledildi
 
Yine 2020 yılı çocukların katledilmeye devam ettiği bir yıl oldu. Derlenen verilere göre, yılın ilk 11 ayında en az 17 çocuk katledildi. Bu çocukların bir kısmı en yakınlarındaki erkekler tarafından katledilirken, bir kısmı da “İnfaz Yasası” ile cezaevinden çıkan erkekler tarafından katledildi. Sayıları net olmamakla birlikte çok sayıda çocuk ise kaçırıldı veya alıkonuldu.    
 
Türkiye böyle bir tabloya sahipken, dünyadaki tablo da pek iç açıcı olmadı. Çocuklar dünyanın dört bir yanında cinsel istismara maruz kaldı, katledildi ve en yaşamsal hakları ellerinden alındı. 
 
Kadın ve çocuk hakları örgütleri, çocukların kendini daha özgür ifade edebileceği bir ülke ve dünyanın inşa edilebilmesi için, devlet yetkililerinin mevcut politika ve yasaları bir an önce düzenlemesi gerektiğini vurguluyor. 
 
Yarın: Ayşe Gökkan 2020 yılında Kürt kadınların mücadelesini değerlendirdi
 
Yarın: Dünyada kadınlar yıl boyu alanlardaydı