Burak Oğraş’ın annesi: Her gün yeniden ölüyoruz

  • 09:15 19 Kasım 2020
  • Çocuk
Rengin Azizoğlu
 
İSTANBUL - Antalya’da Rixos Lares Hotel’de katledilmiş halde bulunan Burak Oğraş soruşturmasında geçen 9 senede faillerin yargılanması bir yana henüz iddianame dahi hazırlanmış değil.  Anne Halime Oğraş, “Her gün aynı şeyleri yaşıyoruz. Her gün yeniden ölüyoruz. Suçluların yargılanmasını, ceza almasını istiyoruz. Adalet istiyoruz” dedi.
 
20 Kasım, 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla "Dünya Çocuk Hakları Günü" olarak çeşitli etkinliklerle geçiriliyor. Savaş ve yoksullaştırmanın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için ise BM Genel Kurulu 20 Kasım’da "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"yi imzaladı. Sözleşme Amerika Birleşik Devletleri, Somali ve Güney Sudan dışında 193 ülke tarafından onaylandı. Türkiye ise Sözleşme’yi 14 Eylül 1990'da imzalayarak “sözleşmeye taraf devlet” oldu.
 
Her yıl binlerce çocuk katlediliyor, mülteci oluyor, istismara, tecavüze uğruyor ve eğitim hakkına ulaşamıyor. Sadece kağıt üzerinde kalan ve bugün dahi çalıştırılan-çalışmak zorunda bırakılan çocuklar, istismara ve hak ihlallerine uğramaya devam ediyor.
 
2 milyondan fazla çocuk çalıştırılıyor
 
Hak ihlallerine maruz bırakılan çocukların verilerine dair resmi bilgiler olmamakla birlikte, bu konuda çalışma yürüten sivil kuruluşlar, bir tablo açığa çıkarabiliyor. Örneğin, Mülteciler Derneği’nin verilerine göre Türkiye’deki toplam 3 milyon 612 bin 968 Suriyeli yurttaşın  bir milyon 664 bin 249’unu çocuklar oluşturuyor. Çalıştırılan çocuklara dair resmi olmayan veriler ise dünyada 168 milyondan fazla Türkiye'de ise 2 milyonun üzerinde çalıştırılan çocuk olduğunu gösteriyor. 2018 yılı Türkiye'de "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı" olarak ilan edilmesine rağmen çocuklar hala kötü koşullarda çalışmaya zorlanıyor.
 
9 senedir soruşturma devam ediyor
 
Bir yandan çocuklar istismara, ayrımcılığa, hak ihlallerine maruz bırakılırken, diğer yandan da çocuk katliamları her geçen gün artıyor. İktidar bu durumun önüne geçecek politikalar üretmezken, yargı eliyle cezasızlık politikaları sürdürülerek failler ödüllendiriliyor. Katledilen binlerce çocuktan biri de Burak Oğraş. Antalya’da bulunan Rixos Lares Hotel’de staj yapan 16 yaşındaki Burak, 9 Eylül 2011’de katledildi. Geçen 9 senede faillerin yargılanması bir yana, henüz iddianame dahi hazırlanmış değil.
 
Şüpheliler serbest
 
Olayla ilgili Adli Tıp raporunda Burak'ın ölüm nedeninin yüksekten düşmeye bağlı vücut travması, kemik kırığı ve iç organ yaralanması olduğu belirtildi. Ancak Ulusal Kriminal Büro'nun raporunda, “Burak intihar etmemiş, başkası tarafından bir şekilde aşağı düşürülmüştür" denildi. 2011’de savcı Ümit Yaşar Özdemir tarafından başlatılan ancak gelişme kaydedilemeyen soruşturmada ailenin çabasıyla 6 şüpheli tespit edildi. Ancak 2014 yılında bu 6 şüpheli hakkında sorulması gereken sorular sorulmadan takipsizlik kararı verildi. 2019’a gelindiğinde aynı savcı kendi verdiği takipsizlik kararının kaldırılması gerektiğini belirtti. 5 Ağustos’ta ise baş şüpheli F.P’yi sorgulayıp tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk etti. Ancak mahkeme F.P’yi adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Aile baş şüpheli olarak görülen iki kişiden biri olan C.A.'nın ise yurtdışına kaçtığını iddia ediyor.
 
Burak için adalet arayışını ve Burak’ın annesi Halime Oğraş ve babası Murat Oğraş dava sürecini, yargıdaki ihmalleri ve aradan geçen 9 yılı anlattı.
 
‘Her gün yeniden ölüyoruz’
 
“Evlat acısı kolay değil” diyerek Burak’ı anlatmaya başlayan Halime Oğraş, her gün evlerinin karşısındaki okula bakarak Burak’ın yaşıtlarını gördüğünü söyledi. Halime, “Dava sürecinin bu kadar uzaması bizi daha da yıpratıyor. Suçluların yakalanması için çok çaba harcıyoruz, ancak engelliyorlar. Failler ellerini kollarını sallayarak geziyor. Bu ülkede adalet diye bir şey yok. Kadınlar çocuklar katledilmesin, anneler ağlamasın istiyoruz. Bir kızım var. Dışarı çıktığında yalvarıyorum, dikkat etsin diye. Aklım hep onda. Biraz geç kalsa balkonda yolunu gözlüyorum. Her gün aynı şeyleri yaşıyoruz. Her gün yeniden ölüyoruz. Suçluların yargılanmasını, cezayı almasını istiyoruz. Adalet istiyoruz” dedi.
 
‘Bu cinayetin üzerini kapatamazlar’
 
Murat Oğraş da dosyaya dair konuşurken, Burak’ın faillerinin belli olduğunun altını çizdi. 9 senedir dosyayı kapatmaya çalıştıklarını kaydeden Murat, şunları belirtti: “Benim oğlumun dosyasındaki her evrakta katledildiği yazıyor. Öldürüldüğü gece, 23.53’te sinyali kesip telefonu yok etmişler. Telefon hala bulunamadı. Oğlumun bir şeylere şahit olup kayıt altına aldığı için öldürüldüğünü düşünüyorum. Oğlum öldürülmeden önce kız arkadaşına erkek ve kız çocuklarına musallat olan biri olduğunu söylemiş. Arkadaşı savcılığa ifadesinde de bunları belirtti. Görgü tanıklarının beyanlarına göre telefonu F.P’nin sakladığından şüpheleniyoruz. Geçmişi de iyi değil bu adamın. Cinsel istismar şüphesi için de hiçbir soruşturma açılmadı. Zaten belli olan şüphelileri sorgulayıp, otopsi ve kriminal rapordaki çelişkileri ortaya çıkarmaları gerekiyor. Bu açık seçik bir cinayet. Bunun üzerini kapatamazlar.”
 
‘Yaşadığımız sistem çocuklarımızı koruyamıyor’
 
Yargının yok sayan politikalarına karşı katledilen, istismara uğrayan, hakları ellerinden alınan çocukları gündemleştiren derneklerden biri olan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Nilda Baltalı da bu hak ihlallerini değerlendirdi. “Yaşadığımız sistem çocuklarımızı koruyamıyor” diyerek, bir yılda onlarca çocuğun ihmaller sonucunda hayatını kaybettiğini, yüzlercesinin cinsel istismara uğradığını kaydeden Nilda, “Konya'da 14 yaşında Suriyeli çocuk işçiyken öldürülen Vail'i, Diyarbakır'da 12 yaşında vurulan Helin'i, havan topları ile oynarken ölen bebekleri unutmak mümkün mü? Kendisinden geriye kalanları annesinin eteğinde topladıkları Ceylan'ın gözlerine kim bakabiliyor? Daha birkaç gün önce Bitlis'te kurşunlanan 14 yaşındaki Evin, şu anda yoğun bakımda mücadele ediyor. Bitmeyecek gibi görünen ihmaller zincirinden çocuklarımızı çekip çıkarmamız gerekiyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Suçluların açığa çıkması mücadele ile olur’
 
Burak Oğraş'ın ailesinin adalet arayışının yanında olduklarını vurgulayan Nilda, ailenin mücadelesinin çok kıymetli olduğuna işaret etti. Nilda, “Ailenin hiç yılmadan her gün çocukları için umudunu kaybetmemiş olması hepimize örnek olmalı. Gerçek suçluların ortaya çıkarılarak etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekiyor. Suçluların açığa çıkması mücadele ile olur. Son olarak Ağrı'da Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın akrabası Nizamettin Şahin'in istismarda bulunduğu çocuğun sesini duyan nerdeyse kimse yoktu. Harekete geçmeseydik üzeri örtülecekti. 26 Kasım'da gerçekleşecek ilk duruşmada kazanım elde edeceğimize inanıyoruz” diye belirtti.
 
‘Şiddet bireysel değil toplumsal bir sorun’
 
Nilda son olarak şunları ekledi: “Bugün çocuğa karşı işlenen cinsel suçlar bakımından Türkiye Cumhuriyeti’nin ceza sisteminde yıldırıcı hapis cezaları öngörülmüş, ancak bu cezalar etkin değil. Mücadele edenler olarak cezaların uygulanmasını sağlamak zorundayız. Bunun yanında şiddete karşı mücadelemizin temelini sadece ceza sistemi değil, toplumu dönüştürme iradesi de oluşturmalıdır. Çocuk istismarını hastalık olarak göstererek münferit bir olaymış gibi radikalize etmeye çalışan bir siyasetle çocuk istismarının önüne geçilemez. Şiddetin önüne geçmek istiyorsak şiddetin bireysel değil toplumsal bir sorun olduğunu kabullenerek işe başlamalıyız. Bu sorunun çözümü için toplum dinamiklerinin değişmesine ihtiyacımız var.”