‘Mutlu an’ fotoğraflarının arkasındaki gerçek…

  • 09:06 31 Mart 2024
  • Medya Kritik
Derya Ceylan
 
HABER MERKEZİ - Neredeyse günde en az 3 kadın katledilirken, faillerin suçlarını meşrulaştırmaya devam eden havuz medya, bununla da yetinmeyerek, “mutlu an” görselleriyle adeta failin suçunu öteleyen bir yayıncılıkta ısrarcı olmayı sürdürüyor. 
 
Dünya genelinde birçok kadın, cinsiyetlerine dayalı şiddetin en uç noktası olan katledilerek hayatını kaybediyor. Bu tarz olaylar, sadece öfkeyle karşılanmazken aynı zamanda medyada da geniş yer buluyor. Medyanın bu konuları nasıl ele aldığı, toplumun olaylara ve genel olarak kadına yönelik şiddete bakış açısını büyük ölçüde etkiliyor. Medyanın kullandığı dil ve yaklaşım, şiddeti normalleştirme riski taşıyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de pekiştirebiliyor. 
 
Eril dilin kullanımı
 
Özellikle havuz medya, kadın katliamlarını ve şiddeti raporlarken sıklıkla eril ve şiddeti normalleştiren bir dil kullanıyor. Örneğin, birçok haberde failin eylemleri, "aşk cinayeti", "Namus cinayeti" gibi ifadelerle hafifletiliyor. Bu tür ifadeler, katliamı bir nevi meşrulaştırıyor ve failin sorumluluğunu azaltıyor.
 
Katliamı meşrulaştıran kavramlar 
 
Bazı gazetelerde ise kadın katliamları "kıskançlık" ve "tutku" gibi duygularla bağlantılı olarak sunuluyor. Bu, şiddeti bir tür "aşkın yan etkisi" olarak gösteren tehlikeli bir yaklaşım olarak gözümüze çarpıyor. Örneğin, "kıskançlık krizine girerek eşini öldürdü" tarzında ifadeler, failin eylemlerini meşrulaştırıyor. 
 
Suçlayıcı dil 
 
Kadın katliamı haberlerinde kadının giyim tarzı, sosyal hayatı veya davranışları öne çıkarılarak, olayın sorumluluğu dolaylı da olsa kısa yoldan kadınlara yükleniyor. Bu tür bir dil kullanımı, şiddetin asıl sebebini gölgelerken, kadınları suçlayıcı bir tutumun sergilenmesine neden oluyor.
 
Sorumluluk ve alternatif dil 
 
Medyanın, şiddeti meşrulaştıran veya kadınları suçlayan bir dil kullanmaktan kaçınması gerekiyor. Ayrıca, kadın katliamlarını raporlarken fail merkezli değil, olayın toplumsal boyutlarını ve kadın haklarını ön plana çıkaran bir dil kullanmalı. Şiddeti meşrulaştırmayan, kadını suçlamayan ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dil kullanımı gerekiyor. Örneğin, "kıskançlık cinayeti" yerine "kadına yönelik şiddet sonucu katliam" ifadesi, olayın gerçek mahiyetini daha doğru bir şekilde yansıtıyor. 
 
İyi örnekler
 
Medya içinde bu konuya duyarlı yaklaşan örnekler de var.  Özgür basın ve online platformlar, kadın  katliamlarını raporlarken failin suçlarını merkeze alıyor, toplumsal cinsiyet eşitliğine göre bir dil kullanıyor.
 
Failin suçunu ‘romantize’ etmek
 
Daha çok havuz medyanın tercih ettiği sansasyonel  görseller, şiddeti detaylandırırken,  olayın ciddiyetini gölgeleyerek, toplumsal duyarsızlığa yol açabilir, yine kadınların özel hayatından görsellerin kullanılması, kadının özel yaşamını öne çıkarırken, asıl konudan uzaklaşılmasına neden oluyor. Yine fail ile kadının birlikte çekilen “mutlu an” fotoğraflarının kullanılması ise hem şiddeti normalleştirirken, hem de failin suçunu romantize ediyor, aynı zamanda fail için empati oluşturma riski taşıyor. 
 
Eleştirel bir yaklaşım gerekiyor
 
Hem yazılı hem de görsel medyada  kadın katliamlarında ve şiddet haberlerinde kullanılan dile karşı eleştirel bir yaklaşım geliştirilmesi gerekiyor ki bu konuda daha fazla bilinçlenme olmalı.  Medyanın ayrıca görsel seçimlerinde sorumlu davranması gerekiyor. Şiddeti normalize etmeyen, haberin içeriğiyle doğrudan bağlantılı, olayın toplumsal boyutlarına dikkat çeken görseller, ya da kadına yönelik şiddete karşı yapılan protestolardan veya kampanya görselleri de tercih edilebilir.