Ayşe Hür: Kürtlerin statüsüzlüğü çokça acıyı birlikte getirmiştir

  • 18:15 4 Mayıs 2024
  • Güncel
İZMİR - Dersim Katliamı’nın yıldönümünde İzmir'de yapılan panelde konuşan Tarihçi-Yazar Ayşe Hür, “‘Türklük sözleşmesi tarafları böyle bir birine düşürür ama kendisini geri çeker. Bu aktörlerin ismini farklı yerlerde görmekten rahatsız olmayız. Sistemin bütün aktörleri bunun paydaşıdır” dedi.
 
İzmir Dersim Dernekleri Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İzmir Şubesi ve ABF İzmir Bileşenleri, Dersim Katliamı’nın yıl dönümüne ilişkin Çiğli Belediyesi Konferans Salonu’nda panel düzenledi. 
 
İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Eşbaşkanı Hasan Ali Kılıç’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde Tarihçi Yazar Ayşe Hür konuşmacı olarak katıldı.
 
Panel öncesinde hak ve hakikat mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu.
 
Panelin açılış konuşmasını yapan Hasan Ali Kılıç, Dersim özelinde tüm katliamların İttihat ve Terakki kadrolarının yüzyıllık soykırım planlarının bir parçası olduğunu söyleyerek, "1937'de Bakanlar Kurulu kararı ile alınan katliam kararını biz Dersimliler bugünü ‘kara gün’ olarak anıyoruz. Soykırıma dair politikalar ve uygulamalar yüzyıla yayılan bir politikanın devamı olarak sürdü. İttihat ve Terakki'nin kadroları bu planı adım adım yerine getirdi. 1921 Anayasası Kürtler için kısmi haklar varetse de sonrasında ise bir soykırım cenderesini beraberinde getirdi" dedi.
 
'O dönem eşkıyalığın olmadığı hiçbir yer yoktu’
 
Hasan Ali’nin konuşmasının ardından sözü Ayşe Hür aldı. Dersimlilere yönelik 'eşkiya, şaki' tanımına değinen Ayşe, "Dersim coğrafyası çok geniş bir alan. Yaşananların hepsi bu geniş coğrafyada yaşandı. ‘Dersimliler şakidir, eskiyadir’ tanımını o dönemin Cumhuriyet kadroları da almıştır. O dönemde eşkıyalığın olmadığı hiçbir yer yoktur. Buna hiçbir zaman Ordu, Samsun eşkiyası demiyoruz. Ama Dersimli için bir devlet tanımı olmuştur" diye belirtti. 
 
‘Kürtlerin statüsüzlüğü kendileri için çokça acıyı birlikte getirmiştir’
 
Ayşe, ulus-devlet ideolojisi ile kurulan Cumhuriyet'in statüsüz olan Kürtleri hedef aldığını kaydederek, "Yeni kurulan devletin tanımı ‘ulus olmalı’ diye belirtiyor Mustafa Kemal. Dini bir çimento olarak Diyanet tarifli bir inanç tanımı getiriyor. Mustafa Kemal milliyetçi ideolojisini güçlendirmek, dini ideolojiyi zayıflatmak istiyor. Kızılbaş inancını laikliğe payanda olacak şekilde muhafaza etmesi gerekirken, tehlike diye tanımlayıp ezmek istiyor. Cumhuriyet ideolojisi herkese 'Ne mutlu Türküm' demeyi nazikçe yapmamıştır. Buna en çok direnen Kürtler oldu. Belki ulus olamadılar ama milliyetleşmeye gerek duymayarak yaşamayı başarabilen bir ideolojik yerdeler. Kürtlerin statüsüzlüğü kendileri için çokça acıyı birlikte getirmiştir" ifadelerini kullandı.
 
'Mustafa Kemal’in harekat kararında imzası var’ 
 
Sabiha Gökçen'in de bu meselenin aktörü olduğunun altını çizen Ayşe, konuşmasının devamında şunları dile getirdi: "Ama ilk sorumlu aktörleri görmek istemeyiz. Gariban bir Ermeni yetimine kin kusuyorlar. ‘Türklük sözleşmesi tarafları böyle bir birine düşürür ama kendisini geri çeker. Bu aktörlerin ismini farklı yerlerde görmekten rahatsız olmayız. Toplumda en masum görünen ise Mustafa Kemal'dir. Aksine öldüğü güne kadar harekatı takip eden, kontrol eden ve kararların altında imzası olan kişidir. Sistemin bütün aktörleri bunun paydaşıdır."