Wan 1 Mayıs'ı: Birlikte aç kalıyorsak birlikte mücadele edeceğiz

  • 11:45 1 Mayıs 2024
  • Emek/Ekonomi
 
WAN - Yüzlerce kişinin doldurduğu 1 Mayıs alanında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Birlikte aç kalıyor, birlikte susuz kalıyorsak birlikte mücadele edeceğiz. Onlar savaşa yatırım yaptıkça biz barış diyeceğiz" dedi. 
 
Wan'da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Wan Barosu, Wan-Colemêrg Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası ile Türk Mimar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) öncülüğünde “Emek bizim söz bizim” şiarıyla 1 Mayıs bölge mitingi düzenledi. 
 
Mitinge siyasi partiler, kentte bulunan birçok sivil toplum kuruluşu (STK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) üyesi gazeteciler, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, STAR Kadın Derneği’nin yanı sıra yüzlerce emekçi katıldı. Miting öncesi Hayat Hastanesi önünde kendi pankartları ve flamalarıyla bir araya gelerek kortej oluşturdu. Kortejin oluşturulması sırasında emekçiler, “Biji Berxwedana zindana”, “ Jin Jiyan Azadî”, “Direne direne kazanacağız”, “ Hak hukuk adalet bu ne rezalet”, “AKP gidecek biz kalacağız” sloganları attı. Alkış, zılgıt, sloganların bir an durmadığı başladı. Tüm kurumların özgün bayrak ve flamaları ile oluşturduğu kortejler Musa Anter Barış Park'ına yürüyüş halinde giriş yaptı. Korteje mor önlük üzerinde “ Jin Jiyan Azadî” yazılı önlük giyen TJA’lı kadınlar üzerinde “Jin Jiyan Azadî” yazılı büyük bir pankartın önünü çevreleyerek alkış ve slogan attı. Kortejin en renkli gurubunu oluşturan TJA’lı kadınlar “Savaşan kadın özgürleşir, özgürleşen kadın, özgürleşen toplumdur” pankartı taşıdı. Korteje taşıdığı dövizlerle renk katan DEM Parti Gençlik Meclisi üyeleri de, “ Dem dema rizgarkirina rojê ye”, “Selam olsun kızgın savaşı güllerle dengeleyene”, “Bin insanım ben pençelerini ve iğrenç dişlerini vücuduna geçiren sömürgecinin ağzındaki kadın”, “Kesinleşen Kürtlük ve özgür yaşam ebedi gerçekliktir”, “Biz bir halkın inancıyız”, “Aşk yaşamın estetize edilmiş halidir”, “Ne Spartaküs bizim gibi yaşadı ne de Che bizim gibi savaştı” dövizleriyle renk kattı. 
 
Yoğun katılım nedeniyle kortejin oluşması saatleri bulurken, alkış ve zılgıtlar bir an bile durmadı. Kortejdeki emekçiler daha sonra yürüyüşe geçti. En önde Özgür Basın çalışanları “Özgür basın susturulamaz” sloganları atarak ilerledi. Ardından yürüyüşe geçen sendika ve kadın örgütleri de hep bir ağızdan “Jin Jiyan Azadî” sloganları attı. Polis noktasından slogan atarak geçen emekçiler, sahne önünde toplanan kitle tarafından alkışlarla karşılandı. Çalınan müzikler eşliğinde alana akışın sürdüğü miting konuşmalarla devam etti. 
 
Taksim'e selam gönderildi 
 
Miting, emek mücadelesinde yaşamını yitirenler adına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. İlk olarak Genel İş Sendikası Başkanı Ömer Tekin günün anlam ve önemine dair kısa bir konuşma yaptı.Taksim Meydanı’na girmek için alanda olan emekçileri selamlayan Ömer, katılımcılara teşekkür etti. Belediyelerin kayyımlar tarafından yönetildiği süreçte binlerce işçinin işten atıldığını ve sendikal çalışmalarının engellendiğini belirten Ömer, “ Bugün emek sömürüsüne ‘hayır’ deme ve gücümüzü gösterme günüdür” dedi. 
 
‘Kadın emeğinin üzerinden varlığını sürdürenlere en büyük cevap bu alanlardan verildi’ 
 
Ardından konuşan Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Neslihan Şedal, “ Mart seçimlerinde halkımızın büyük direnişiyle ‘Söz bizim, karar bizim’ diyerek kazandık. Bugün de ‘biji yek gulan’ diyerek direnişimizi sürdürüyoruz. Bugün kapitalist sistem kadın emeği üzerinden varlığını koruyor. Bugün bizler emeğimize, sözümüze direnişimize sahip çıkarak bu politikaları boşa çıkardık. En büyük emek sahibi, kadın ve gençlerdir. Kirli zihniyet işçileri hedef alıyor. Yine kirli politikalarla KHK ile birçok emekçi yoldaşımız işinden oldu. Buradan bir kez daha bu politikaları kınıyoruz. Karar ve söz bizim gidecek olan sizsiniz" dedi. 
 
‘Wan halkı direnişle iki kez hayır dedi’ 
 
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de konuşmasına, Taksim’de polis ablukası ve saldırısına tepki göstererek başladı. Ahmet, “İhraç edilen tüm arkadaşlarımız görevlerine iade edilene dek mücadelemiz sürecek. ‘KHK’liler gidecek biz kalacağız’. Halkın iradesine göz dikenlere yazıklar olsun! Büyük bir kriz var. Krizi baskıyı meşrulaştırmak için yapıyorlar. Emeğe ve kazanıma düşmanlık yapan bir iktidar gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Savaş ve çatışmalarla nükleer silahlarla, siyanürlerle doğamızı katlediyor. Van halkı hem sandıklarda hem de direnişiyle iki kez bu iktidara hayır dedi. Bizlerin örgütlenmekten başka bir çıkış yolu yok” dedi. 
 
‘Kürdistan’dan Taksim Meydanı’na selam’ 
 
Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP)Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır söz aldı. Keskin, “Kürdistan’dan Taksim Meydanı’na selam yolluyoruz. Bugün emekçilerin günü. Bizler zalimlere karşı Kürt birliğini oluşturarak zalimlerin zulmünü bitireceğiz. Halkların direnişi, emekçilerin direnişi AKP-MHP ittifakını yok etti. Zulmü  baskıyı Kürt halkı ve Türkiye halkları birlikte el ele vererek ortadan kaldırabilir. Van halkı bu zulme karşı yüzlerce kişi alanlara akarak direndi. Bu umut ve inanç bizde var ve onlarca yıllık mücadeleden aldığımız güçle direniyoruz. Hakkımız, özgürlüğümüz için başkaldırdık. Yüzyıldır Kürt halkına karşı düşman siyasetiyle yaklaşılıyor. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikalarını kabul etmiyoruz. Bunun için Türkiye ve Kürdistan emekçileri olarak bizim temel mücadele gerçekliğimiz Kürt sorununu çözmektir. Ancak birlikte mücadele edersek bu zulme dur diye biliriz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Emekçi arkadaşlarımızın hakkının ellerinden alınmasına izin vermeyecek’
 
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, AKP’nin Kürt halkına, işçilere, emekçilere, kadınlara hesap vereceğini belirtti. Kurdistan ve Türkiye’deki en büyük sorunlarından birinin işsizlik ve yoksulluk olduğunu ifade eden Tülay, “Bizler yerel seçim kampanyası sürecinde hem Kürdistan hem de Türkiye’nin dört bir yanını dolaştık. İnanın en çok dile getirilen sorun, açlık ve yoksulluk oldu. Bugün Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor. AKP saraylarda yandaşlarına ülkenin bütün varlıklarını ve kaynaklarını peşkeş çekerken işçilere, emekçilere açlığı ve yoksulluğu reva gördü. İşçilerin grev hakkına göz diktiler, işçilerin grev yapmalarını engellediler. İrili ufaklı gerçekleşen işçi eylemlerine saldırı düzenlediler. Biz asla kazanılmış haklarımızı, ellerimizden almalarına izin vermeyeceğiz” dedi. 
 
‘Muhalefetin üzerindeki ölü toprağı atıldı’
 
Başta muhalefet olmak üzere ezilen ve sömürülenlerin üzerlerindeki “ölü toprağını” attığını söyleyen Tülay, sözlerine şöyle devam etti: “Bu seçimlerden sonra ortaya çıkan yeni tabloda başta işçi, emekçi kardeşlerimiz olmak üzere muhalefetin tamamının daha güçlü alanlara çıkacağı, daha güçlü örgütleneceği bir dönemin kapıları açılmıştır. Ve ben burada şu anda bizler bu eylemleri ve mitingleri gerçekleştirirken kadınların öncülüğünde devam eden Lezita işçi direnişini selamlıyorum. Özellikle Kürdistan’da açlık ve yoksulluktan kaynaklı gençlerin göç yolunu tuttuğunu hepimiz biliyoruz. Bugün bu alanda bulunan her bir arkadaşımızın ya bir kardeş, ya bir yakını yaşanılan yoksulluktan ve işsizlikten dolayı göç yolunu tutmuş durumda. Mevsimlik işçilerin çektiklerini, özellikle Kürdistan’dan, Çukurova’ya, İzmir havzalarına mevsimlik işçi olarak giden kardeşlerimizin en çok da kadınların çektiği acıları emeklerinin nasıl sömürüldüğünün hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu iktidar işçileri, emekçileri, halkları yoksullaştırırken 5’li çetesine ve yandaşlara peşkeş çekmiştir. Bütün fabrikaları, bütün işletmeleri özelleştirdiler, sattılar. Bununla yetinmediler, muhalif olan sendikaların, işçi ve emekçi kardeşlerimize, KHK’lerle ya kurumlarına saldırdılar ya da ihraç ettiler. KHK’lerin gitmesi yakındır, siz zaten hiç bir yere gitmediniz, hep buradaydınız.” 
 
‘Biz mermi fiyatını bilmiyoruz öğrenmek de istemiyoruz’
 
Türkiye’de 40 yılı aşkındır Kürt sorunun çözülmediğini ve bu soruna karşı geliştirdikleri taleplere top ve mermi ile yanıt verildiğini vurgulayan Tülay, “Bir kadın pazarda soğanın ne kadar pahalı olduğunu söyledi, Erdoğan dedik ki ‘sen merminin fiyatını biliyor musun?’ Patates pahalı, soğan pahalı çocuklarımıza yemek yapamıyoruz diyen kadına cumhurbaşkanın verdiği cevap mermi fiyatı oldu. Ey Erdoğan biz mermi fiyatını bilmiyoruz. Öğrenmek de istemiyoruz çünkü biz savaş istemiyoruz, biz barış istiyoruz, biz ekmeğimizi küçülten bizler arasında, Türk, Kürt işçileri arasında nifak tohumları ekmeyi amaçlayan çatışmacı zihniyete karış barış diyoruz. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülürse emin olun ki ayrılan o devasa bütçeler işçiye kalır, bizim ekmeğimiz daha çok büyür” dedi. 
 
‘Birlikte aç susuz kalıyorsak birlikte mücadele edeceğiz’
 
“Kürdistan'ın bağrından Türk işçi kardeşlerimize sesleniyoruz” diyen Tülay, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bizlerin arasında işçilerin emekçilerin arasındaki dayanışmayı halkların arasındaki dayanışmayı ortadan kaldırmaya çalışan bu anlayışa karşı bize düşen en büyük görev dayanışmayı daha çok büyütmektir. Birlikte aç kalıyor, birlikte susuz kalıyorsak birlikte mücadele edeceğiz. Onlar savaşa yatırım yaptıkça biz burada siz değerli halkımıza birlikte savaşa değil barış için bütçe diyoruz, barış diyoruz.”
 
Miting Fazıl Demir, Koma Janya ve Babetna’nın müzik dinletisi ile devam etti.