Büyük Savunma Mitingi’nde tecrit vurgusu: Susma

  • 15:04 27 Nisan 2024
  • Güncel
 
 
ANKARA – Türkiye Barolar Birliği’nin düzenlediği Büyük Savunma Mitingi’nde tecrit ve cezaevleri ihlallerine ilişkin pankartlar dikkat çekerken, “Tecrit işkencedir susma” denildi.
 
Türkiye Barolar Birliği’nin Ankara Anıtpark’ta düzenlediği “Büyük Savunma Mitingi” sabahın erken saatlerinde TBB önündeki kortej yürüyüşü ile başladı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Newroz Uysal, Kamuran Tanhan, Ömer Faruk Hülakü, Zülküf Uçar ve DEM Parti Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan katıldı. 
 
Anıtpark alanına doğru yürüyüşe geçen kitle ellerinde, “Savunma susturulamaz”, “Adalet için avukat avukat için adalet”, “Savunmayı savunuyoruz”, “AYM kararları uygulansın”, “İstanbul Sözleşmesini savunuyoruz” ve “Ruhsat gasplarına son” dövizleri taşırken, diğer dikkat çeken dövizler ise tecrit ve cezaevleri vurgusu oldu. Özgürlük için Hukukçular Derneği’nin (ÖHD)’nin ve DEM Parti’nin taşıdığı dövizlerde, “Cezaevlerinde insan hakları nerede”, “Hapishanelere ses ver”, “Tutsak avukatlara özgürlük”, “Tecrit işkencedir susma”, “Parastin de seri netewine”, “Ji parezeren girti re azadî” ve “Tecrit li diji mirovahi u huquqe ye” ifadeleri yer aldı.
 
Diğer yandan avukatlar, katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin fotoğrafını ve Gezi Davası’ndan tutuklu Avukat Can Atalay’ın fotoğrafını taşıdı. Baroların selamlanmasının ardından miting Genç Avukatlar Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinin okunmasıyla başladı. Genç avukatların çalışma ve ekonomik sorunlarına dayanan bildirgede, bu sorunlar nedeniyle genç avukatların mesleklerini yapmada zorluklar yaşadıkları dile getirildi.  
 
‘Bu cüppe baroların bölünmemesi için barınağımız oldu’
 
Ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan avukatları selamlayarak konuşmasına başladı. Erinç, “Üzerimizde, bizi birbirimize eşitleyen, düğmesiz cübbelerimize çok iyi bakın. İşte bu cüppe yağmurda, soğukta, direnişte ama en çok umutta vücut buldu. Bu cüppe, barolarımızın bölünmemesi, mesleğimizin itibarının korunması için omuz omuza direnirken barınağımız ve çatımız oldu. Bu cübbe, bütün darbe dönemlerinde darbecilere karşı yurttaşlara kalkan, ortadan kaldırılmaya çalışılan özgürlükler içinse son sığınak oldu. Bu cüppe sadece ülkemizde değil, bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama, soykırıma karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığımız başvuru ile Filistinli sivillerin kadınların ve çocukların da kalkanı oldu” sözlerini kullandı.
 
‘Avukatların ofisleri bir cinayet mahalli haline geldi’
 
Erinç devamında şunları söyledi: “Biz, dünya çapında Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün iki kez ve üst üste kendilerine ithaf edildiği bir ülkenin avukatlarıyız. Avukatlığın tarihini baştan yazan, dünyanın geri kalanına avukatların nasıl mücadele etmesi gerektiğini öğreten meslektaşlarımız ve mesleğimiz fiziksel, psikolojik ve ekonomik olarak ağır bir tehdit altındadır. Gittikçe yerleşen bir cinnet kültürünün meşru sayılan hedeflerinden biri haline getirilen meslektaşlarımız sadece mesleklerini yaptıkları için dosyanın taraflarıyla özdeşleştiriliyor, bıçaklanıyor, kurşunlanıyor ve öldürülüyor. Yıllarca emek verdikleri ofisleri ve hatta evlerinin önleri potansiyel birer cinayet mahalli haline gelmiştir. Biz bu şiddet sarmalına dur demek için, bir kayba daha tahammülümüz olmadığı için buradayız. Defalarca dile getirdik, barolarımızla birlikte büyük bir mücadele yürüttük. Kimseden bir lütuf beklemiyoruz. Talebimiz net: Eşit işe eşit ücret, angaryaya son verilmesidir.
 
Meslek sorunlarının kaynağı
 
Yargı bağımsızlığından ekonomik sömürü düzenine gündelik yaşamının artık ayrılmaz bir parçası haline getirilen bu saydığımız meslek sorunlarının kaynağı ne sensin ne de bağlı olduğun meslek örgütü. Senin mesleğini insan onuruna yaraşır şekilde yapmanı engelleyen ve hatta biraz daha ileriye götüreyim seni mesleğine dair mutsuz eden ne varsa makro düzeyde ve sistematik bir politikayla üretiliyor. Kaynağı makro düzeyde olan sorunların çözümünün de makro düzeyde olacağı, haliyle avukatların meslek sorunlarının bireysel elverişsizlikler değil, ulusal boyutta memleket meseleleri olduğu da bu ülkenin politika üreten otoriteleri tarafından artık anlaşılmalıdır. ”
 
TBB başkanının ardından miting konuşmalarla sürdü.