Hak örgütleri: İşkenceye cezasızlığa son verilmeli

  • 21:02 27 Haziran 2022
  • Güncel
İZMİR- Hak örgütleri gerçekleştirdiği basın açıklamasında Türkiye’de işkence yasağının uygulanmadığını belirterek, cezasızlık politikalarına son verilerek uluslararası sözleşmelere uyulması çağrısı yaptı. 
 
İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İzmir Şubesi, hak örgütleri, hukuk örgütleri, İmece Der ve Halkların Köprüsü Derneği İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. “26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” yazılı pankartı açan hak savunucuları “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “İnsan haklarıyla insandır”, “Tedavi haktır engellenemez”, “Susma haykır işkenceye hayır” ve “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları atıldı. Basın açıklamasını Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Onursal Başkanı Coşkun Üsterci okudu.
 
Sözleşmeye rağmen Türkiye’de işkence devam ediyor
 
Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’ye Türkiye’nin 1988’de imza attığı belirtilen açıklamada, “Maalesef ülkemizde de işkence ve diğer kötü muamele sadece askeri darbeler döneminde değil tüm cumhuriyet tarihi boyunca sistematik bir devlet pratiği olarak varlığını sürdürmüştür. Ancak, ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren mevcut siyasal iktidarın, her geçen gün daha da artan baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu, günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir” denildi.
 
İktidarın hak ihlalleri giderek daha da artıyor
 
İktidarın giderek daha fazla otoriterleşmesi ile orantılı biçimde; devlet erkinin çeşitli kademelerinde yaygınlaşan yasa, kural ve norm denetiminden kaçınma, keyfilik, bilinçli ihmal gibi sebeplerle usul güvencelerinin ihlal edildiğinin dile getirildiği açıklamada, “Gözaltı sürelerinin uzunluğu, izleme ve önleme mekanizmalarının işlevsiz kılınması ya da bağımsız izleme ve önlemenin hiç olmaması, en yetkili ağızlardan yapılan işkenceyi bizzat teşvik edici söylemler, köklü cezasızlık politikaları vb. sonucunda, resmi gözaltı merkezlerinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları tüm ağırlığı ve vahameti ile devam etmektedir” diye belirtildi. 
 
Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele arttı
 
Özellikle 2015 Temmuz’unda Türkiye’nin yeniden çatışma ortamına girmesiyle başlayan, daha sonra askeri darbe girişiminin bastırılması ve ardından OHAL ilan edilmesiyle devam eden süreçte tutsaklara yönelik işkence ve diğer kötü muamelenin olağanüstü düzeyde arttığının vurgulandığı açıklamada, Covid 19 salgını ile cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin iyice görünmez hale geldiği kaydedildi. 
 
İşkenceyi önleme ve durdurma yükümlülüğünün öncelikle devletlere ait olduğu hatırlatılan açıklamada, talepler şu şekilde sıralandı:
 
*İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
 
*Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
 
*Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
 
*Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
 
*Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, OPCAT ve Paris İlkeleri’ne uygun tümüyle bağımsız bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
 
*Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.
 
*İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
 
*İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.”
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.