Meral Danış Beştaş: Yapılamayan görüşmeye ne cezası veriyorsun?

  • 12:31 27 Haziran 2022
  • Siyaset
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 3 aylık disiplin cezasına dikkat çeken HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bütün bunların tamamı Kürt meselesinde savaş politikası, sorunu çözmeme iradesi. Savaşa dayalı iç ve dış politika, düşmanlaştırma kutuplaştırma politikası. Yapılamayan görüşmeye ne cezası veriyorsun” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘AKP algımızı kabul edin diyor’
 
Türkiye’nin dış politikasına işaret eden Meral, “AKP iktidarının bölgesel barışa ve istikrara dair hiçbir şey yapmadığını gördük. İsveç, Finlandiya meselesi gündemdeki yerini koruyor. Türkiye uluslararası standartlara uymak yerine kendi ülkesinde  ‘terör algısını’, ‘terör yaklaşımını’ dış dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. Şu anki hedefi NATO meselesinde şunu söylüyor İsveç ve Finlandiya’ya; ‘Demokrasinizi, hak ve hukuka yaklaşımınızı, adalet anlayışınızı kırpın, kesin, bunların yerine bizim algımızı kabul edin’ diyorlar. Tabii ki İsveç ve Finlandiya'nın ya da AB ülkesinin bunu kabul etmesi mümkün değil. Bu yaklaşım Türkiye’yi NATO içinde de yalnızlaştırmaya devam ediyor” dedi.
 
‘Siyasi ve hukuki ilkesizliği gösterdiler’
 
Saray rejimi ile Suudi Arabistan yönetiminin demokrasi karşıtı tüm konularda birbirilerine benzediklerini söyleyen Meral, İstanbul’da katledilen Cemal Kaşıkçı davasına dikkat çekti. Meral, “Kaşıkçı cinayetinin Suudilerle ortaklaşa nasıl sümen altı edildiğini ibretle ve dehşetle gözlemledik. Ne olduysa yargının, iktidarın hizmetinde olduğunu her zaman söylüyoruz. Burada bir kez daha somut bir şekilde ispatlandı. Ne yapıldı Kaşıkçı davası, paket edildi ve cinayet faillerine cinayet dosyası teslim edildi. Alın aklayın denildi. Bu da siyasi ve hukuki olarak ne kadar ilkesiz ve omurgasız olduklarını ilan etmelerinin başka bir yol” ifadelerini kullandı. 
 
‘Ortada bir dış politika yok’
 
“İlkesiz bir dış politika meselesi hepimizin hayatına etki ediyor” diyen Meral, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Cemal Kaşıkçı cinayetinin faile teslim karşısında ne kadar para aldıklarını açıklasınlar biz de öğrenelim. KİT’ler,  şeker fabrikaları, SEKA, kamu arazileri, limanların satışının yanında AKP artık mahkeme dosyalarını da satıyor. Bir iktidar mahkeme dosyalarını para karşılığı satıyor. Bunun karşısındaki eleştirilere de hiçbir yanıt vermiyor. Her fırsatta ihracatımız artıyor diyorlar. Aslında bir yönüyle doğru söylüyorlar. Nedir artan ihracat. Brunson dosyasını satarak ihraç ettiler. Kaşıkçı dosyasını ihraç ettiler. HAMAS’ı, en büyük dostlarından biriydi, sattılar. Müslüman kardeşlerini sattılar. Seçim kampanyalarında Sisi’ye laf söylediler, şimdi dostluk gösteriyorlar. İhvan’ı da sattılar elde var sıfır. Ortada bir dış politika yok. Dış politika tamamen sermayeye endeksli devam ediyor.
 
Siyanür suya karıştı
 
Erzincan İliç’te Kanadea ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Altın Madeni’nde kullanılan siyanürü taşıyan borunun patlaması sonucu 20 ton siyanürlü su, sülfürik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal madde Fırat Nehri üzerinde bulunan İliç Barajı’na karıştı. Fırat Nehri, Keban, Atatürk ve Karakaya Barajı’nı besleyen bir nehir. Uzun süredir maden şirketlerinin çalışmaları tartışılıyordu. Çevre aktivistleri bu konuda suç duyurularında bulundular. Çevre komisyonundan ilgililerden bir açıklama duymadık. Başsavcılığın soruşturma açtığı söyleniyor ama ilerleme var mı bilmiyoruz. Altın madenin siyanür borularından birinin kırılması ve bu siyanür çevreye yayılması jandarma tutanağına kadar yansımış durumda. Tutanaktaki bilgiye göre 02.45’te patlama oldu, sabah 05.00’e kadar boş araziye yaklaşık 20 metreküp siyanürlü solüsyonun aktığı da kayıt altına alındı. Birçok haber sitesinde bu var. Bu her ne kadar 20 metreküp olarak verilse de 20 tondan fazla olduğu da belirtiliyor.
 
İkinci Çernobil vakası
 
Siyanüre ilişkin Erzincan Valiliği’nin yaptığı açıklama, tutulan tutanağı yalandı. Jandarma tutanağını anlatmaya çalıştılar. 20 ton olmadığını anlatmaya çalıştılar. Gerçeği yansıtmıyor diyorlar. Bu çok önemli bir facia. Bu konuda derhal gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nde de ileride de aynı tehlikeyi konuşuyor olacağız. Bunları konuşmamak için bu ikinci Çernobil vakası olarak yüz yüze kaldığımız meselede nelerin bizi beklediğini bilmemiz gerekiyor. Kanser vakalarının artışı, çocukların solunum yollarındaki hastalıklar şimdiden yaygınlaşmış durumda. AKP artık ülkeye nefes aldırmıyor. Siyasi iklimi nasıl zehirlediler ise atmosferi de zehirliyorlar. Hala ciddiye aldıklarına dair bir emare görmüyoruz. Biz ekoloji komisyonumuz ile görüştük, gerekli girişimlerde bulunulacak. Diğer yandan tarım arazilerinin etkilenmesi söz konusu. Valiliğin yalanlamasına Türkiye yurttaşları inanmasın. Valilik, iktidar neyi yalanlıyorsa bilin ki orada bir gerçek var. İkinci Çernobil vakasını yakından takip edeceğiz. Yarın bu konuda bir araştırma önergesini de HDP adına indireceğiz. Bunun derhal araştırılmasını ve gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz.
 
Asgari ücret vurgusu
 
Ekonomik gündem tabi ki bitmez. Çünkü Türkiye sarsıntı halinde, sağanak yağmur halinde zamlar gelmeye devam ediyor. Enflasyon yüzde 200 seviyelerinde devam ediyor. Asgari ücretin hala Temmuz 2022’de belirleneceğine dair kesin bir söz verilmiş değil. Mutlaka gelecek ay içinde asgari ücret yeniden belirlenmek durumdadır. Açlık sınırı 6 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 20 bin TL’ye dayanmışken 4 bin 253 TL ile milyonlarca emekçinin geçinmesini beklemek, müdahale etmemek büyük bir ekonomik suçtur. İnsanları açlıkla baş başa bırakmak suçların en büyüğüdür. Kendiniz yiyip içerken sefalet içinde olanları görmeden büyük bir şatafatla yaşarsanız, bu suçun boyutları da artıyor. Bu koşullarda insanları yaşamaya zorlamak büyük bir suçtur bu suça göz yummayacağız. 
 
Talanla yolsuzluk politikalarıyla bu ekonomik buhran aşılamaz
 
Gerekli düzenlemeleri yapacağız diyorlar ama tek bir realite var ortada. O da Erdoğan’ın 2023’ü işaret etmesi ve Türk İş Başkanı ile görüşmesinde ‘Her şeyin farkındayım’ demesi. Bu da kandırmacanın başka bir boyutu. Hiçbir şeyin farkında değiller ama farkında olduklarına dair hiç bir belirti göstermiyorlar çünkü önlem almıyorlar. Sokağa çıkamıyorlar, planlı buluşmalarla görüntüleri veriyorlar bir aradayız diye bu da onların ne kadar büyük yalancı olduğunu gösteriyor. Şimdi de enflasyon farkı zamanı lütuf gibi gösteriyorlar. Bir kere iktidarın Türkiye halklarına layık gördüğü zam oranı 2022 yılının ilk 6 ayı için yüzde 7,5 idi. İkinci 6 ay için yapılacak zam oranı için yüzde 7 oranında belirlenmişti. Resmi rakamlarla yüzde 75 enflasyonun olduğu bir yerde yüzde 7’lik bir zam yapmak ne kadar basiretsiz olduklarını kanıtlıyor. Enflasyon farkı iktidarın vizyonsuz ve öngörüsüz yönetimlerinin sonuçlarıdır. Talanla yolsuzluk politikalarıyla bu ekonomik buhran aşılamaz. Ulaşım, barınma, gıda meselesinde tam bir çökertme hali olduğunu görüyoruz. Zaman kazanmaya çalışıyorlar hayal ve beklenti yaratmaya çalışıyorlar büyüme değil çökertme modeli varlığını koruyor. 
 
Akaryakıtta ÖTV kaldırılsın
 
Ulaşım sektöründe tam bir vahamet var. Hiç kimse bu yaz tatile gidemeyecek, bayramda ailesini ziyaret edemeyecek, bir yıl içinde akaryakıt fiyatları yüzde 300 artmış durumda, motorin 30 TL oldu. İstanbul-Diyarbakır arası otobüs fiyatı 600 TL, 4 kişilik bir ailenin gidiş dönüş masrafı için 4 bin 800 TL para ödemesi gerekiyor. İstanbul-Diyarbakır arası uçak bileti fiyatları bin 500 TL. Dün uçakla geldim, sözde vekillere bir standart belirleniyor. Her havaalanına gittiğimde uçak bilet fiyatları 100 TL artmış oluyor. En son 680’e uçmuştum, dün 800 TL’ye uçtum. Bu bize yapılan ayrıcalığı da yapmasınlar. Vatandaş bin 500’e uçuyorsa biz de uçalım. Bu rakamları karşılayabilecek bir tek kesim var o da AKP eliyle yaratılan yüzde 1’dir. Artık otobüs firmaları, nakliyeciler, taksi esnası okul servisleri kontak açmak bile istemiyor. Akaryakıtta ÖTV’nin kaldırılmasını istiyoruz, asgari ücretin mutlak suretle belirlenmesini istiyoruz.
 
Ek bütçe irade hırsızlığıdır
 
Bir ek bütçe var. Yarın Genel Kurul’a gelecek. Hakikaten ne desek az kalır! Aralık’ta görüştüğümüz temel bütçede 1 trilyon 750 milyar TL idi bütçe tutarı, ek bütçe 1 trilyon 83 milyar TL. Ne kadar fark, sapma var? Yüzde 73. Bütçe görüşmeleri ve kanunun kabulü Meclis’in en önemli çalışmasıdır. Daha önemli bir iş yoktur. Bütçeler hükümet düşüren kanundur. Halka hesap vermenin temel göstergesidir. Şimdi iktidar ilk 6 ayda yüzde 73 açık vermiş vaziyette halkın vergileriyle. 1 trilyon 83 milyar TL’ye dair ek bütçe yapıyor. Bunu yaparken içtüzük, anayasa yasa dinlemiyor, siyasi etik dinlemiyor. 3 ayda gece gündüz kabul edilen bütçeyi 1 günde bir torba kanun olarak Plan Bütçe Komisyonu’nun önüne getirdiler. Nasıl olabilir? Bu irade hırsızlığıdır. Milletvekilleri yok, bakanlar yok, sadece Nebati var, Hazine ve Maliye Bakanı. Diğer bakanlar orada yok, saray temsilcisi yok, bütçe kanunu olarak görüşülüyor, torba kanun olarak görüşülüyor, adına ek bütçe deyip alelacele geçirmeye çalışıyorlar. Saray’ın yarattığı kara deliği kapatmaya yönelik olduğunu biliyoruz. Bunun bir iflas bütçesi olduğunu söylememe gerek yok. Ek bütçe usulsüz, anayasaya aykırı ve tamamen irade hırsızlığının ve bakanların, Meclis’in gaspı anlamına geliyor. Bu yöntemin yenilir yutulur bir tarafı yoktur. Biz Genel Kurul’da en net ve sert muhalefeti yapacağımızı söylüyoruz. 
 
İktidar her gün saldırılarını tırmandırıyor
 
Ülkede hiç bitmeyen bir HDP saldırısı var. Kürtlere karşı hiç bitmeyen bir saldırı var. Hukuksuzluk, gözaltı ve işkence saldırısı var. Dün İstanbul’da yapılan onur yürüyüşüne yapılan saldırıda 400’e yakın insan gözaltına alındı işkence ile. Bu sabah Adana’da İl Eşbaşkanlarımız Helin Kaya ve Mehmet Karakış’ın da aralarında bulunduğu 34 arkadaşımız ve kültür kurumu çalışanı gözaltına alındı. Diyarbakır'da Dicle Fırat Kültür Merkezi çalışanları gözaltına alındı. Geçen hafta Van Başkale’de vahşet görüntüleri sergilendi, yüzlerce asker 400 mermi sıktı köylüye. Ne demek ya. Bir kişiyi gözaltına alacaklar, bu ancak Filistin gibi sömürge topraklarında görülen bir tablodur. Ama Van’da görülüyor. Şimdi de Hakkari Yüksekova’nın köylerinde yapılan operasyonda 20 köylünün darp edildiğini 13’ünün operasyon bölgesine götürüldüğünü öğrenmiş durumdayız. Yerel kaynaklar 7 köylüden haber almadıklarını söylüyorlar. Her gün iktidar hukuksuz konusunda işkence konusunda, demokrasinin yokluğu konusunda ciddi adımlar atmaya devam ediyor. 
 
Öcalan’a görüş yasağı savaş politikalarının göstergesidir
 
İmralı’da açıklandı, 3 aylık disiplin cezası daha verildi. Bütün bunların tamamı Kürt meselesinde savaş politikası, sorunu çözmeme iradesi. Savaşa dayalı iç ve dış politika, düşmanlaştırma kutuplaştırma politikası. Yapılamayan görüşmeye ne cezası veriyorsun? Hiç kimse ile görüşmüyor ki İmralı'da tutulan mahpuslar. Sayın Öcalan da, Hayri Konar da, diğer mahpuslar da görüşmüyor. Sayın Hayri Konar ve Öcalan’ın ailesi arıyor. Avukatları görüşemiyor. Siz hukuksuzluğu uyguluyorsunuz sonra yandaş gazetecinize bir yazı yazdırıyorsunuz sanki büyük bir lütufmuş gibi Abdulkadir Selvi diyor ki Öcalan ailesi ile görüşecek. Şaka mısınız? Ailesiyle görüşmesi temel haktır. Kötüye kullanıldığını iddia ediyor, kötüye kullanan sizsiniz. Faşizmin iktidarda olduğunu her gün tekrar tekrar hatırlatıyorsunuz. İmralı’da tutulanların Edirne’de, Hakkari’de, Diyarbakır'da tutuklananlardan ne farkı olduğunu tabii ki biz biliyoruz ama bu siyasi farklılıktır. Hukuki farklılık yoktur, hukuk herkese eşit yaklaşır. Hukuk karşısında kimsenin muafiyeti yoktur. Bu konuda tecritle birlikte hayatın her alanında savaş politikası devam ettiriliyor. 
 
Meclis üzerinde yargı ve polis vesayeti oluşturuluyor 
 
Elimde bir istatistik var. 2021 istatistiklerine göre direnme suçunun ağırlıklı olarak yer aldığı kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar bölümünde (direnmeyi mukavemet olarak algılayın) 52 bin 325 kişiye dava açılmış. Buna karşı işkence ve eziyet suçundan 866 dava açılmış makas çok geniş. İşkence yapıyorlar, gözaltına alıyorlar, darp ediyorlar, tutanak tutuyorlar, sen bana direndin diyorlar. İşkence yapana soruşturma yok ama Saliha Aydeniz gibi refleks olarak elini kaldırdığında polise yumruk atmak oluyor. Bu hak ihlalleri öyle bir aşamaya geldi ki artık mızrak çuvala sığmıyor. Parlamentonun üstünde vesayet kuran yargı ve kolluk var. İktidarın talimatıyla hem de. Savcılar fezleke yarışına girmiş. Kolluk, vekiller hakkında tutanak tutma yarışına girmiş. Saliha Aydeniz’e ilişkin soruşturma dosyayı fezlekeye dönüştükten sonra kim tutar polisleri, kim tutabilir, kim görevini hatırlatabilir. Çünkü koca Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı, iktidar sözcüleri ‘Polisimize yumruk atamazsınız’ diyor. Amenna peki polis vatandaşa işkence yapabilir mi, vekile işkence yapabilir mi? ‘Yapabilirsin’ diyorlar. Açıkça burada bir emniyet yetkilisi vekilimize ‘Seni duvara çivilerim’ dedi, o polis hala görevde. Bu polis niye yargılanmıyor? Bu soruyu sadece HDP mi sormalı? Saliha Aydeniz’i yere atıyor hakaret ve küfür ediyor, bir refleks ile elini kaldırıyor diyorlar ki dokunulmazlığını kaldıracağız. 
 
HDP iktidarınızı bitirecek
 
Burada siyasete darbenin adım adım yürürlükte olduğunu ve devam ettiğini gösteriyorum. Bu halk, bu gelenekten gelen partilere de, sizin ağababalarınıza da diz çökmedi. Biz Ünal Erkanları, Çillerleri, Mehmet Ağarları gördük. Tek bir an halk haklarını aramaktan, direnmekten vazgeçmedi. Kürt siyasetçilere ve HDP ile birlikte Türkiye muhalefetine yönelik bu darbeden sonuç alamayacaksınız. Açıkça sizin vekilleriniz arasında suç işleyenlerin tablosu ayyuka çıkmışken ben vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırırım, HDP’yi zayıflatırım, hayallerine kapılmayın. 3 Temmuz’da kongremiz var gümbür gümbür geliyoruz, on binler Ankara’da ‘HDP halktır’, ‘Çözüm biziz’ sloganları ile yeri göğü inletecek. Korkmaya devam edin. HDP iktidarınızı bitirecek.”