Öznesi insan olan yayıncılığa ne kadar uzakmışız!

  • 09:02 26 Şubat 2023
  • Medya Kritik
 
Derya Ceylan
 
HABER MERKEZİ - Depremlerin yarattığı yıkımın olduğu kentlerde havuz medyanın kurgu haberciliğine mi, TV’lerin kendi reklamına mı, gazetecilerin dijital medyada “oradayım” paylaşımlarına mı odaklanalım?  Saymakla bitmeyen bu seçeneklere alternatif bir de toplumsal habercilik var. Öznesi insan olan toplumsal yayıncılığı ne zaman gündemimize alacağız? 
 
Merkez üssü Mereş'in Bazarcix ve Elbistan ilçeleri olan art arda 7.7 ve 7.6 şiddetinde meydana gelen iki depremin üzerinden 20 gün geçti.  Depremler nedeniyle yıkımın olduğu kentlerden Hatay'da ise 20 Şubat günü 6.4 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı. Felaketlerin peşi sıra gelmesiyle beraber hayalet şehre dönüşen Mereş, Sêmsûr, Dîlok, Meletî, Adana ve Hatay'da enkaz kaldırma çalışmaları ise sürüyor. 
 
Evi yıkılan ya da ağır hasarlı olan binlerce kişi ya yaşadığı kenti terk etti ya da çadırlarda yaşamını sürdürüyor. Depremlerin yaşandığı ilk andan itibaren medyanın da canlı yayınlarla arama kurtarma çalışmalarını ekranlara taşıdığı bir süreci geri de bırakırken şimdiki süreç ise çadırkentlerde yaşam oldu. 
 
Önem sıralaması 
 
Deprem sonrası haber kanalları canlı yayınlar yapmaya başladı. Peki nasıl bir yayıncılıktı bu? "Habertürk Hatay'da", "CNN Türk Gaziantep'te" ve "A Haber Kahramanmaraş'ta" gibi bantlarla yayın yapan kanalların kendi reklamını mı, olay yerinde yaşananları mı yansıtmak istediği pek de anlaşılmıyor. TV'nin başına geçip orada yaşananları izlemek isteyen izleyici de hangi algı yaratılmaya çalışıldı, o da belli değil. İzleyici haber almak istiyor, orada yaşananları görmek istiyor. Ancak kanalların kendi reklamıyla karşı karşıya kalıyor. Deprem felaketini yerinde takip eden kimi gazeteciler de kendi reklamını yapmaktan geri duramıyor. Bunu dijital medya aracılığıyla "....Antepteyiz." ya da ".... ile Mereş'in Bazarcix ilçesindeyiz" ile dijital medyada yapılan paylaşımlarla okuyucu ya da takipçi ne öğrenecek? Mereş'te olup bitenleri öğrenmek mi, yoksa paylaşımı yapan gazetecinin nerede olduğunu öğrenmek mi önemli? Burada önem sıralaması nasıl olmalı?
 
Hepimiz sorumluyuz
 
Deprem felaketiyle beraber, yurttaşların yaşadığı travmayı da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Depremzedelerin her anını çekmek, sonraki yaşamlarında görmek isteyemeyecekleri ya da yeni bir travmaya neden olabileceğini de unutmamak gerekir. Burada bir diğer önemli konu ise çocuklar. Enkazdan çıkarılırken, çadırlarda, hastanede olmaları fark etmeksizin, fotoğraflarının çekilmesi, görüntülerde detaylıca işlenmesi ile sadece çocuğun olumsuz yönde etkileneceğini unutmamak gerekir. Dijital medya platformlarındaki paylaşımların yol açacağı sorunları düşünerek hareket etmek hepimizin sorumluluğu. 
 
Kurgu ile A Haber
 
Toplumsal haberciliğin dışında olan tüm bu yayıncılığa bir de kurgu habercilik eklendi. Kimi mecralarda da tartışılan haberin yapıldığı kanal A Haber. Haberi yapan ise Yurt-İstanbul Haber Müdürü Kerim Ulak. Meletî'de bir çadırdan içeri girerken, "Bizi burada antre karşıladı, bu antreden geçerek şu an salona geldik" sözleriyle öve öve bitiremediği 25 metrekarelik alanı, oldukça büyük bir alan olarak tanıtması ise dijital medyada yoğun tepkiyle karşılandı. Kiminin kendi imkanlarıyla kiminin sivil toplum örgütlerinden gelen çadırlarda yaşama tutunmaya çalıştığı bir ortamda, A Haber'in, halkın acısıyla adeta "alay edermişçesine" kurgu haber yapmaya neden ihtiyaç duyduğu da ayrı bir tartışma konusu. 
 
Zorlama habercilik 
 
Aynı haber kanalı ve muhabiri, deprem bölgesinde yayın esnasında askerlerin hijyen ve temizlik kolisi getirdiği anları da görüntülerken, zorla askeri konuşturmaya çalışması da nasıl bir yayıncılık yapmak istediğini de ortaya koyuyor. 
 
Toplumsal habercilikten uzak, salt kurgu üzerinden bir yayıncılığı esas alan kanalın, bu tür haberlerle hangi amacı güttüğünü de tahmin etmek zor olmasa gerek. 
 
İnsan odaklı habercilik 
 
Deprem bölgesinde, asıl dikkat edilmesi gereken konu, yapılan haberlerin kime ne faydası olduğudur. Evinin enkazını izleyen bir kadının fotoğrafını çekerken, ya da bir depremzedeye mikrofon uzatıp kendisini dinlerken, nasıl davranılması gerektiği de önemli. Zira gazetecilik bir şov değildir. Şunu unutmamakta fayda var; Özne toplumdur, haber de toplumun yararına, aynı zamanda insan odaklı olmalıdır. 
 
Özgür basın ve muhalif medya hedefte 
 
Deprem felaketinin yaşandığı bu süreçte yine muhalif medya ve özgür basın hedef alındı. Haber siteleri, TV kanalları, erişim engeli ve ekran karartma gibi cezalarla karşı karşıya kalıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 21 Şubat tarihli talebiyle Ankara 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından 340 Twitter, Facebook, Telegram ve Youtube URL adresleri ve internet sitesine erişim engeli getirildi.
 
Twitter hesabında paylaşımlara erişim engeli 
 
Ajansımızın Türkçe Twitter adresinden yapılan paylaşım ve çok sayıda kişi ve kuruma ait adres ve paylaşımların da yer aldığı engelleme listesinde Avesta Yayınları’nın internet sitesi, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) Telegram adresi, Ronahi TV’nin Youtube kanalı da bulunuyor.
 
Görüş başvurusu haberine engel!
 
Ajansımızın Twitter’daki Türkçe hesabında erişime engellenen haberi 27 Ocak günü yayınlanan “İmralı'dan haber alınamamasına karşı aile görüş başvurusu” başlıklı haber oldu. Yine ajansımızın Kurdî Twitter hesabında ise Paris’te gerçekleştirilen siyasi katliamlar ile Kürt ve kadın kimliğinin hedef alınmasına dair 28 Ocak’ta “Çanda Kurdî bi komkumjiyan tune nabe” başlığıyla yayınlanan haberi erişime engellendi. Hakimliğin “örgüt propagandası” iddiasıyla erişim engeli getirdiği URL ve internet siteleri için verdiği kararda “Talebe konu URL adreslerinden toplumun devlet kurumlarına olan güvenini azaltılmasının amaçlandığı, örgüt propagandasının yapıldığı görüldüğü…”  diye kaydedildi. 
 
Dört TV kanalına ceza
 
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Halk TV, Tele1 ve Fox TV'ye üst sınırdan 5'er kez program durdurma ve idari para cezası verdi. RTÜK'ten yapılan açıklamaya göre, bugün gerçekleştirilen Üst Kurul toplantısında, "Büyük Felaket Özel Yayın" programında, "Yayın hizmetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz." hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle de Halk TV'ye üst sınırdan 5 kez program durdurma ve üst sınırdan idari para cezası uygulanmasına karar verildi.
 
FOX TV’ye idari para cezası 
 
FOX TV'de yayımlanan "Orta Sayfa" programında da moderatörün AFAD'ın yardımları engellediğine yönelik sözleri nedeniyle yayıncı kanala üst sınırdan idari para cezası yaptırımı uygulandı. Ayrıca toplantıda bölgede "sistematik yağmacılık ve hırsızlık yapıldığı iddiaları" nedeniyle aynı kanala üst sınırdan idari para cezası uygulandı.
 
TELE1’e  hem para hem de program cezası
 
Üst Kurul toplantısında, Tele1'in "18 Dakika" programında yayıncılık ilkelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle kanal hakkında üst sınırdan idari para cezası ve yine üst sınırdan 5 kez program durdurma cezası verildi. Aynı kanalın "Forum" programında ise teyit edilmemiş kulaktan dolma bilginin gerçekmiş gibi anlatılması nedeniyle de üst sınırdan idari para cezası yaptırımı uygulandı.
 
RTÜK’e göre mi  yayıncılık? 
 
Bir yanda halkın sesini duyurmaya çalışan muhalif medya ve özgür basın, bir yanda da iktidarın güdümünde yayıncılığı esas almış bir medya gerçekliği söz konusu. RTÜK’e sormak lazım,  sizin kriterlerinize göre bir yayıncılık da var mıdır?