Havuz medya enkaz altında kaldı!

  • 09:14 12 Şubat 2023
  • Medya Kritik
Roza Metina
 
HABER MERKEZİ - Depremde devlet değil, halk dayanışma ile yaralarını sarmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra deprem enkazının önünde yüreği yanan bir kadının şu sözleri insanların hafızasında yer etti: "Siz neredesiniz? Oy isteme zamanı devlet var". Havuz medyası da bu kadının sesini duymadı ve OHAL ilanını “bir müjde” olarak duyurdu.   
 
6 Şubat’ta merkez üssü Mereş’in Bazarcix ve Elbistan ilçeleri olan 7.7 ve 7.6 şiddetinde depremler gerçekleşti. Deprem Mereş, Amed, Dîlok, Adana, Omaniye, Kilis, Riha, Semsûr, Meletî ve Hatay ile birçok ilçe ve köyü etkiledi. Hollanda Merkezli Araştırma Merkezi’nin 3 Şubat’ta Türkiye’yi uyarmasına rağmen mevcut iktidar tarafından bir tedbir alınmadı. Bu yüzden de on binlerce insan yaşamını yitirdi, on binlerce insan da hala enkaz altında. TMMOB’un raporuna göre birçok yerde arama kurtarma çalışmaları yapılmadı. Hava koşullarından dolayı birçok insan hastalandı ya da soğuktan dolayı yaşamını yitirdi. Milyonlarca insan soğuk havada, ağır koşullarda dışarıda kalmak zorunda kaldı ve yaşamsal ihtiyaçları karşılanmadı. Kameralar önünde depremzedelerin “AFAD gelmedi” sözleri havuz medya tarafından kesildi. Bu yüzden de 6 Şubat’ta meydana gelen deprem yüzyılın felaketi olarak tanımlandı.  
 
Yardımlar engellendi
 
Depremi fırsata çevirmek isteyen AKP-MHP iktidarı, kameralar önünde depremzedeleri tehdit etti. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, depremin üçüncü gününde yüzlerce koruma ile Hatay’da depremzedelere “Namussuz, şerefsiz” dedi. Acılı depremzedelere hakaret etti. Bu yaklaşımı ile devletin burada çöktüğünü gösterdi. Çareyi yardımların engellenmesi, tehdit ve hakaretlerde gören iktidar krizlerin faturayı yine halka çıkardı. Buna karşı halk da kendi yaralarını sarmaya çalıştı. HDP ve Emek ve Özgürlük bileşenleri de gönüllülerin ve kurumların ortaklaşması ile halkın yaralarını sarmak için her kentte kriz masaları kurarak yardım kampanyaları başlattı. Ancak iktidar, bu yardımları engellemek için elinden geleni yaptı. Polisler HDP’nin depremzedeler için Mêrdîn’de toplanan ve Meletî’ye gönderilen yardım TIR’larına  Riha’nın Wêranşar ilçesinin girişinde el koydu. TIR’lara el koyan polisler AFAD’ın yardımları dışındakilere izin verilmeyeceğini söyledi. Bu görüntüler dijital medyadaki görüntülere yansıdı.  Bu sadece engellemelere bir örnek ancak bunun gibi birçok örnek mevcut. İktidarın Rojava için toplanan yardımları engellemesini de unutmayalım. Yine aynı şekilde bu felaket içerisinde Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarını da.
 
Havuz medyanın manipülasyonları 
 
Havuz medyanın gerçekleri gizlemesi, yanlış bilgilendirmeleri ve manipülasyonları da ilk günden bu yana devam ediyor. Bunun örnekleri çok. Ancak sadece birkaç somut örnek verelim. Habertürk canlı yayınında bir depremzedenin “Erdoğan AFAD’ın yardımına yetişti diyor, hani AFAD?” sözleri kesildi. Yine Guney Kurdistan’dan Dîlok’a depremzedeleri kurtarmak için gelen ekip Kanal D tarafından Katar’dan gelmiş gibi yansıtıldı. Giydikleri giysilerin arkasında Hewlêr ve Duhok yazılı olmasına rağmen böyle yansıtıldı. Havuz medyanın Kurdistan sözüne tahammülsüzlüğü de ortaya çıktı. Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu da Tayyip Erdoğan konuştuğu esnada bir çocuğun başındaki şapkayı çıkardı ve etraflarına dizdikleri çocuklarla, çocukları istismar ettiler. Bu görüntüler büyük tepkiye neden oldu ve bunlar uzun bir süre hafızalardan silinmeyecek, unutulmayacak. Bunlar sadece ortaya çıkan ibretlik birkaç görüntü.   
 
 Özgür basının engellenmesi
 
Bu ibretlik görüntüler dışında halkın çıkarlarını korumayan devlet politikaları bu depremi katliama dönüştürdü ve bu gerçeklerin gizlenmesi için de havuz medya işe koyuldu. Ama iyi ki özgür basın var ve halkın doğru haber alma hakkını savunuyor. Ancak her zaman bunun bedelini de veriyor. Bu deprem sürecinde deprem bölgelerinde olan gazeteciler engellendi. Sadece havuz medyaya hizmet edenler engellenmedi. JINNEWS muhabiri Sema Çağlak ve Mezopotamya Ajansı Muhabiri Mahmut Altıntaş deprem bölgesinde zor şartlarda haber takibi yaparken gözaltına alındı. Gazeteciler “turkuaz” kartları olmadığı için alanlardan çıkarıldılar. Yine Mezopotamya Ajansı Muhabiri Mehmet Güleş röportaj aldığı kişi ile birlikte gözaltına alındı. Ancak gazeteciler buna boyun eğmeyerek çalışmalarını sürdürdü. 
 
Motosikletle götürülen cenazeler,  kurtların yediği cenazeler…
 
Mevcut iktidarın göbeği insanların katliamı üzerine kesilmiş. Bu yüzden bu depremde yürek sızlatan birçok görüntüye şahit olduk.  Binlerce insan enkaz altında kurtarılmayı beklerken Mereş’te Hicret Kuran Kursu’nun para kasası kurtarıldı. Yine yürek yakan bir başka yürek sızlatan görüntü de motosikletle götürülen cenaze idi. Özgür basın tarafından çekilen bu görüntü depremin düzeyini gözler önüne serdi. Ancak bu görüntü de havuz medya tarafından görülmedi. Yine bu haberlerden biri de cenazelerin kurtlar tarafından yenilmesine ilişkindi. Semsûr’un Kalburcu köyünde deprem kurtarma gönüllüleri Mezopotamya Ajansı’na ulaşarak Bûlam ve Çêlikan köylerine hiçbir yardımın ulaşmadığını ve enkaz altından çıkarılan cenazelerin kurtlar tarafından yendiğini söyledi. Bazı insanlar araçların içerisinde cenazelerle birlikte kaldı. Ancak bunların hiçbirini görmeyen yandaş medya Tayyip Erdoğan’ın depremzedelere söylediği sözleri manşete taşıdı. 
 
Havuz medya enkaz altında kaldı
 
Uzmanlar şimdi de Çewlîg ve İstanbul’da deprem yanması ihtimaline dikkat çekiyor. Ancak buralarda da devlet tarafından hiçbir tedbir alınmıyor. Tedbir almak yerine yine özgürlük mücadelesi yürütenler gözaltına alınıp tutuklanıyor. İktidar yerini sağlamlaştırmak için bu felaketi kendine fırsata çevirmek istiyor ve OHAL ilan ediyor. OHAL’de amaçlarını gerçekleştirmek istiyor. Bunu da havuz medya aracılığı ile “iyi bir haber” gibi yansıtıyor.  Havuz medyada “2022 yılında toplanan 9,3 milyar deprem vergileri nerede?” diye sorma cesareti yok. Bu yüzden havuz medya enkaz altında kaldı.