Kayda giriyoruz: Suçlu belli HDK

  • 09:08 5 Haziran 2022
  • Medya Kritik
 
Nişmiye Güler
 
HABER MERKEZİ - Polis ve savcı ile işbirliği yaparak Halkların Demokratik Kongresi’ni suçlu ilan eden TRT Haber’den bir gazetecilik etiği beklemiyoruz.
 
Her hafta medya kritik köşemize ana akım denilen ya da diğer bir tabirle de havuz medya dediğimiz basının ele aldığı kimi konu başlıklarının teşhirini yapıyoruz. Bu teşhir “nasıl bir basın olunmaz”ın da örneklerini taşıyor. Değişim dilde başlar diyerek çıktığımız bu yolda inatla eril medyanın dilini değiştirmeyi ve etik gazeteciliği önümüze hedef koyduk.
 
Halkların kongresine baskın
 
Gel gelelim bu haftaki konumuza. Takip etmişsinizdir ki etmemişseniz de illa bir yerlerde gözünüze ilişmiştir. 3 Haziran günü güne halkların birleşik çatısı olan ve demokratik konfederalizm temelinde oluşan Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) İstanbul Beyoğlu’ndaki Genel Merkez binası Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma gerekçe gösterilerek yüzlerce polis eşliğinde basıldığı haberi ile uyandık. Bu haberi şaşırmayacağınız gibi havuz medya aracılığı ile öğrendik. HDK binasının yanı sıra aynı saatlerde Göç İzleme Derneği’nin (GÖÇİZDER) Şirinevler’de bulunan binası da polislerce basıldı. E tabi bu kadar baskın yapılmışken gözaltıların olmaması da kaçınılmazdır.  
 
TRT Haber anında olay yerinde
 
Burada bize her şey normalmiş gibi gelebilir. İşin tuhaf tarafına geleceğim şimdi. Avukatlara dahi verilmeyen bilgileri biz havuz medyada yer alan haberlerde gördük. Çok büyük heyecan yaratmış olmalı ki hepsi tek düze haberlerini manşetlerinde verdi. Diğer bir tuhaf olan yan ise sabah saatlerinde basılan binada aramaların henüz sürdüğü sırada TRT Haber’in olay yerinde anında bitmiş olması.
 
Gazeteci görevini yerine getiriyor
 
Saatler sabah 08.00’i gösterdiğinde TRT Haber bir canlı yayına girdi ve olay yerinden muhabirin aktarımlarına yer verdi. Gazetecinin saati olmaz onda hem fikiriz yanlış anlaşılmasın ama o saatte henüz aramaların sürdüğü bir anda gazetecinin takım elbisesi ile olay yerinde bitmiş olması yalnızca bana tuhaf gelmemiştir diye düşünüyorum. Gazeteci aktarımlarında kendini öyle kaptırmış ki polisin zor kullanarak içeri girmesini de “polisler Genel Merkez binasına girmek için kapıyı kırmak zorunda kaldı” diye aktarıyor. Galiba aklından “acaba HDK yetkililerinden birine haber verilseydi kapı açılabilir miydi?” sorusu geçmemiş olmalı. Gazeteci tabi bu sırada hararetli bir şekilde kaç kişinin gözaltına alındığını, hangi illerde gözaltıların olduğu bilgisini de veriyor.
 
Daha sonra gazeteci aktarımını bitiriyor ve oraya getirtilerek ona verilen kutsal görevini tamamlıyor. Suçlu belli; Halkların Demokratik Kongresi.
 
Ayrıcalıklı kılan ne?
 
Şimdi şunları sormak istiyorum. Bizler özgür basın olarak yıllardır sahada yer alıyoruz. Defalarca baskın haberlerine şahitlik ettik. Bizim için yeni bir şey değil bu. Ama bugüne kadar polis aramasının sürdüğü bir noktaya değil alınmak yakınından bile geçmemize izin verilmedi. TRT Haber’i ayrıcalıklı kılan ney miydi? Tabi ki halkın vergileri ile ayakta kalsa bile devletin yayın organı olması. “Ol” denilen yerde hemen anında bitmesi, suçlu ilan edilmek isteneni kamuoyuna deklere etmesi, devletin yaptıklarını meşrulaştırması onun yegane görevidir çünkü…
 
Bu zamanlarda neredeydiniz?
 
Bir haber kanalı olan TRT Haber kadınlar katledilirken de anında olay yerine gidiyor mu? Ya da çocuklara taciz ve tecavüz edilirken? Erkek şiddetine maruz kalan, tecavüze uğrayan bir kadının, çocukları için aylardır Adalet Nöbeti’nde olan annelerin sesini duyurmak için bu kadar çaba sarf etmiş midir? Mahkeme salonlarında failleri serbest bırakan, iyi hal indirimleri veren yargıya tepki gösterenlerin sesini duyurmak için bu kadar çabalamış mıdır? Polis şiddetine uğrayan öğrencileri, kadınları, anneleri görmüş müdür TRT Haber? Sorular çok ama yanıt tek bir şey,  “yok!”  
 
Biz özgür basın siz ise havuz medyasınız
 
HDK Genel Merkezi’nde talimatla anında biten, soruşturma dosyası avukatlara verilmeden kendilerine verilen TRT Haber’den gazetecilik etiğini arayamayız. Ya da onlar gibi nicesinde. Bizler etik gazetecilik için mücadele yürütüyoruz. Bize dönük tüm baskılara inat doğruyu ve hakikati halklara ulaştırmaya çalışıyoruz. Polis devlete dönüşen bu ülkede gazetecilik yapmak için çabalıyoruz. Halkın vergisini alıp üstüne çatıları olarak oluşturulmuş bir kurumu suçlu ilan etmek için savcı ve polis ile işbirliği yapmıyoruz. Velhasıl biz özgür basın siz ise havuz medyasınız…
 
Elbette aksini düşünemezdik 
 
Bir diğer dikkat çeken olay ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Haziran günü Meclis Grup Toplantısı’nda Gezi Direnişi’ne katılan kadınları hedef alarak, “sürtük” ve benzeri küfür ile hakaretleri sarf etmiş olmasıydı. Nitekim, bu küfür ve hakaretlere karşı da havuz medya tamamen algılarını kapattı. Ne diyelim, elbette aksini düşünemezdik, ama bir kere de olsa yanılmayı isterdik. 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!