Mücadelesinin sırrı kaderine razı olmamak 2023-03-11 09:04:02     Şehriban Aslan    AMED - Topluma baş eğmeyen ve verdiği mücadele sonucunda şair, yazar ve sunucu olan Fatêxan Taşlıtunç, en büyük şansını şu sözlerle ifade ediyor: “Kaderine razı olmamayı öğrenmek.”   Amed'in (Diyarbakır) Rezan (Bağlar) ilçesinde 1967 tarihinde doğan Fatma Taşlıtunç, çocukluğundan itibaren sürekli toplum ve aile baskısına maruz bırakılmış. Çocuk yaşta evlendirilen ve resmiyette adı Fatma olan fakat herkes tarafından Fatêxan anne olarak bilinen Fatêxan da her Kürt kadını gibi yaşamına sayısız hikayeler sığdırmış. Fatêxan'ın yaşam öyküsünü dinlediğimizde çocukluğundan tutup da şu anki yaşına kadar neredeyse hiçbir şekilde rahatlık ve gün yüzü görmediğini anlıyoruz. Fatêxan, yaşamındaki tüm olumsuzluk ve zulme rağmen erkek toplumuna baş eğmediğini ve bundan kaynaklı da kendisinin bu mücadelede başarılı olduğunu söylüyor. Verdiği mücadele sonucunda da hikayeler yazdığını, şiir kitapları çıkardığını ve film projelerinin olduğunu belirtiyor.   'Kader deyip boyun eğmedim'   Çocukluğunu da gençliğini de yaşayamadığını söyleyen Fatêxan, bugüne kadar birçok zorlukla mücadele ettiini belirtiyor. Çocuk yaşta evlendirilen Fatêxan, "Hiç görmediğim biriyle evlendirildim. Daha çocukken gelip bana beni verdiklerini söylediler. Evlendirildiğimiz ilk andan öldüğü güne kadar birbirimizi hiç sevmedik. Çünkü zorla evlendirildim. Eşim ve ailesi tarafından çok fazla şiddet de gördüm. Ben asla evliliğimi devam ettireceğimi düşünmüyordum fakat büyüklerim beni buna zorladı. Yaşamımın tüm zorlukları tüm acıları evliliğimle birlikte başladı. 30 yıl evli kaldım ama tek bir dakikamız tek bir saniyemiz iyi geçmedi. Tek bir güzel anım olmadı. Fakat buna rağmen bana karşı yapılan zulme dönük asla baş eğmedim. Kaderimdir deyip kabullenmedim. Sadece evli olduğum erkek değil; toplum baskısı, devlet baskısı, aile baskısı, iş baskısı gördüm. Psikolojik baskılara maruz bırakıldım" diye anlatıyor.    'Kürtçe yazmayı öğrendim'   Evde, tarlada ve daha birçok yerde çalışan Fatêxan sözlerine şöyle devam ediyor: "Her türlü zor işte çalıştım. Çocuklarım doğduktan sonra hayata daha çok tutunmaya başladım. Çocuklarımın okumasını istiyordum. İnsanların, toplumun etkisinde kalmalarını istemiyordum. İki kızım üç oğlum var. Onları okula gönderirken de çok zorluk çektim. Resmi nikahım olmadığı için kimlikleri çıkmıyordu. Son çarem birkaç çocuğumu kaynanamın çocuğu olarak gösterdim, onun adıyla kimlik çıkardım. Diğer çocuklarım için de öğretmenlerden, okul müdürlerinden rica minnetle kayıt ettirdim. Evet, çocuklarım okul okudu ama asla anadillerinden vazgeçmedi. Kendi kültürümüzden, dilimizden, kültürümüzden, geleneklerimizden kopmadık. Benim için önemli olan bir diğer önemli konu da çocuklarımı okula gönderirken onlarla birlikte okuma ve yazma öğrendim. Sonra Gündem Gazetesi'nde gördüğüm haberleri okuyup yazıyordum. Azadiya Welat gazetesi çıktıktan sonra da kendi çabamla Kürtçe yazmayı öğrendim.”   'Şiddet görmem gerektiği söylendi'   Çocuklarından kendilerine küçükken anlatılan masalları hikayeleştirip yazmasını isteyen Fatêxan, "Hikayelerimi yazıyorum Xwebûn Gazetesi'ne gönderiyorum. Kezî adında bir şiir kitabı çıkardım. Neden Kezî diye sorarsanız evlendirildiğimde uzun örgülü saçlarımı kestim, bundan kaynaklı kitabımın ismi bu oldu. Bir de 'Jiyana Dayika' programını sunduğumda annelerin anlattığı hikayeleri kitaplaştırdım. Bunu hep dile getiririm. 55 yaşından sonra bunları yapacağım asla aklıma gelmezdi. Mesele kaynanam eşime daima bana şiddet uygulamasını söylerdi. Şiddet görmezsem evden gideceğimi söylerdi. Topluma göre bir erkeğe baş kaldıramazdın fakat ben kaldırdım ve bunu başardım. Öyle zor ve kötü bir yaşamım oldu ki asla inanmazdım bugünlere geleceğimi. Bunu da kaderime asla boyun eğmememe borçluyum. Kadınlar yaşlarına bakmayıp yarım bıraktıkları hayallerinin peşinde olmalılar. Kendilerine o şansı tanımalılar" ifadelerine yer veriyor.    Fatêxan, hala çalışmalarının olduğunu dile getirerek şöyle diyor: "Şu an elimde bir Kürtçe film projemiz var. Daha önce yaşamıma dair kısa bir film yapıldı, yönetmeni Fatma Çelik'ti. İstanbul'da galası vardı ve çok beğenildi. Ayrıca Komelaya Wêjekara Kurd'da yer alıyorum.”