Saliha Aydeniz: Sayın Öcalan kriz ve kaoslara karşı çözüm iradesini ortaya koyuyor

  • 09:02 10 Eylül 2022
  • Siyaset
Derya Ren-Medya Üren
 
DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yaşanan kriz ve kaosa karşı her zaman çözüm iradesini ortaya koyduğunu ifade eden DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “NATO ve hegemonik devletlerin eliyle Türkiye’ye bir rol verildi. Türkiye de bu rol üzerine Kürdistan’ın dört parçasında savaş ilan etmiş durumda. Nerede Kürtlerin bir kazanımı varsa oraya saldırıyor” dedi.
 
Uluslararası komplo ile 1999 yılında Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit her geçen gün ağırlaştırılıyor. Öte yandan 25 Mart 2021 tarihinden bu yana ise PKK Lideri Abdullah Öcalan ve çözüm sürecinde İmralı'ya Sekreterya olarak götürülen Veysi Aktaş, Ömer Hayri Konar ile Hamili Yıldırım’dan haber alınamıyor.
 
İmralı’da derinleştirilen tecritle beraber Kürdistan ve Türkiye’de askeri, siyasi ve toplumsal krizler yaşanırken, iktidarın hedefinde ise direnen başta Kürt halkı ve demokratik güçlere karşı Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi’nde KDP’nin ortaklığı ile beraber saldırılarına devam ederken, Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinde ise SİHA ve İHA’lar ile sivilleri hedef almayı sürdürüyor.
 
Öte yandan Türkiye’de Kürt siyasetine yönelik gerçekleştirilen siyasi soykırım operasyonlarına da her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bu politikaların bir parçası olarak, dokunulmazlığı kaldırılan ve hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma açılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, 2 Eylül’de İstanbul’da gözaltına alınarak işkence ile tutuklandı.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, İmralı’da derinleştirilen tecride, Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına ve siyasi soykırım operasyonlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Faşist bir sistem inşa edilmeye çalışılıyor’
 
AKP-MHP ittifakının yok etme, sömürü, talan ve faşizm üzerine kurulduğuna işaret eden Saliha, bu faşizm ittifakına karşı Kürtlerin büyük bir mücadele yürüttüğünü belirtti. Saliha, “Tüm bu politikaların tecritten kaynaklandığını biliyoruz. Tarihe dönüp bakacak olursak 2015 öncesi ve sonrası olarak değerlendirmek gerekiyor. Kürtlere yönelik gelen tüm iktidarlar güvenlikçi politikalar yürüttü ama hiçbiri sonuç alamadı. 2015 yılından sonra faşizm ittifakıyla birlikte Kürt sorununun çözümsüzlüğünde faşist bir sistem inşa etmeye çalışıyorlar. Bu da kaynağını tecrit politikalarından alıyor. Tecrit 2015 yılından bu yana değil 24 yıldır İmralı’da uygulanan bir tecrit durumu var. Sayın Öcalan’ın uluslararası komplo sonucunda Türkiye’ye rehin edilmesiyle birlikte demokrasi, Kürt sorununun çözümünün sağlanmaması için böylesi bir komplo yapıldı” dedi.
 
‘Sayın Öcalan her zaman çözüm iradesini ortaya koyuyor’
 
24 yıldır İmralı’da farklı bir yasanın uygulandığını kaydeden Saliha, “Türkiye’de şu an tecrit bir yönetim şekli olarak varlığını devam ettiriyor. Türkiye’nin son 7 yılına bakacak olursak bir adım ilerlemedi, 10 adım geriye gitti diyebiliriz. Sayın Öcalan Kürt sorununun demokratik yol ve yöntemler ile çözümü için her defasında düşüncelerini ve iradesini ortaya koyuyor. Ancak var olan iktidar bu irade karşısında savaşa başladı. Tecridi ağırlaştırarak, şiddet, Kürt halkını yok sayma, kadın katliamlarını, mafyatik ve yolsuzlukları arttırdı. Türkiye’de yaşanan çoklu krizlerin temel nedeni tecrit politikalarıdır” diye konuştu.
 
‘Çözüm toplumsallıktan geçiyor’
 
“Sayın Öcalan’ın kadın, ekoloji, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan krizler için önerileri ve çözüm yolları var” diyen Saliha,  şunları kaydetti: “Sayın Öcalan’ın sunduğu çözüm önerileri somut ve tüm halkları kucaklıyor. Sayın Öcalan toplumsallıkta her zaman ısrar etmeye devam etti. Çünkü tüm sorunların çözümü toplumsallıktan geçiyor. Evet, tecrit politikaları İmralı’da başladı; ama şu an tüm cezaevlerine, alanlara yayıldı. Tek adamlık sistemi toplumsallığı yok etme, kadın haklarını yok sayma ve doğayı talan etme üzerinden politikalarını sürdürüyor. Bundan kaynaklı herkesin birlik olup tecride karşı ses çıkarması gerekiyor. Çünkü şu an sadece Kürt halkı değil, Türkiye’de var olan siyaset, kadın ve hukuk alanında tecrit hali söz konusudur. Birlikte ses çıkarmak önemlidir.”
 
‘Ulus devlet anlayışı Ortadoğu halklarına uygun değil’
 
Ortadoğu’nun 100 yıl önce ulus devletlerin eliyle çizildiğini hatırlatan Saliha, “Ulus devlet anlayışı ve sistemi Ortadoğu halklarına uygun değildi. Bundan kaynaklıdır ki 100 yıldır Ortadoğu’da kriz ve kaos devam ediyor. Kürt halkının 40 yıldır verdiği mücadele sayesinde yeni bir sistem ortaya çıktı. Bu mücadele sayesinde yeni bir sistem ortaya koydu. Bu sistem hem Kürt halkı için hem de Ortadoğu halkları içindir. Bu sistemin mimarı da Sayın Öcalan’dır. Rojava bunun en somut örneğidir ve herkes görüyor. 2011 yılında Arap Baharı’yla beraber Ortadoğu halkları kendi kendini yönetmeyi talep etti. Halkın ölçülerine göre bir yönetim sistemin inşa edilmesini istedi. Arap baharından sonra Rojava’da inşa edilmek istenen sistem yine halkın kendi kendisini yönetebilmesi anlamına geliyor. Bu sistemin felsefesinin sahibi Sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan sadece Kürt halkı için değil tüm halkların kurtuluşu için bir sistemin felsefesini sunuyor. Bundan kaynaklıdır Sayın Öcalan 24 yıl önce uluslararası bir komplo ile esir düşürüldü. Ve yıllardır tecrit uygulanıyor” diye ekledi.
 
‘NATO ve hegomonik devletlerin eliyle Türkiye’ye bir rol verildi’
 
Saliha, uluslararası güçlerin Ortadoğu’da yeni bir sistemin inşa edilmesini istemediklerini sözlerine ekleyerek, “Bu durumdan kaynaklı da NATO ve hegomonik devletlerin eliyle Türkiye’ye bir rol verildi. Türkiye’de bu rol üzerine Kürdistan’ın dört parçasında savaş ilan etmiş durumda. Nerde Kürtlerin bir kazanımı varsa oraya saldırıyor. Eğer Sayın Öcalan fikirlerini söyleyebilse biliyorlar ki Ortadoğu’da devam eden savaşın son bulması sağlayacak. Bundan kaynaklı tecrit derinleştiriliyor. Çünkü Sayın Öcalan defalarca kez Kürt sorununu ‘demokratik yol ve yöntemler ile çözebilirim’ iradesini ortaya koydu. Sistemin dayattığı, dinci, dilci, milliyetçi politikalar karşısında Sayın Öcalan yeni bir sitem sundu. Ancak Türkiye buna karşı Rojava’da, Başûr’da savaş yürütmeye çalışıyor. Ama Kürt halkının ve Kürt kadınlarının verdiği mücadele faşist sistemin temellerini sarstı ve sarsmaya devam ediyor” değerlendirmelerinde bulundu.
 
‘Kürtlere yönelik saldırılara karşı herkesin ses çıkarması gerekiyor’
 
Uluslararası güçlerin Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne ve Rojava’ya yönelik gerçekleştirdiği saldırılara karşı sessiz kaldığını ekleyen Saliha, devamında şunları söyledi: “Türkiye’nin Rojava ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde kullandığı kimyasal silahlara sessiz kalması da bunun bir parçasıdır. İnsanlığın öldürülmeye çalışıldığı Maxmûr, Şengal ve Kuzey-Doğu Suriye’de yaşananlara sessiz kalınması işlenen suça uluslararası güçlerin ortak olduğu anlamına geliyor. Kürt halkının kazanımlarıyla birlikte Ortadoğu halklarının kazanımları da üst bir seviyeye geçiyor. Bundan kaynaklı Kürtlere yönelik saldırılara karşı herkesin ses çıkarması gerekiyor.”
 
‘Savaşlar için binlerce dolarlık harcama yapıldı’
 
“Türkiye 100 yıldır Kürtlere yönelik yok etme savaşı yürütüyor. Evet, belki bu savaş son 40 yıldır askeri bir şekilde devam ediyor; ancak bu 40 yıl öncesi de var” diyen Saliha, asıl meselenin Kürt halkının varlık-yokluk meselesi olduğuna dikkat çekti. Saliha, “Savaşlar için binlerce dolarlık harcama yapıldı. Sınır ötesi operasyonlar başlatıldı. Ancak bu operasyonlarla bir şey elde edilmedi.  90’lı yıllarda çok büyük bir savaş süreci vardı, insanlar katlediliyordu, kaybettiriliyordu. Ama bütün bunlar gizli yapılıyordu. Lakin son yıllarda kirli savaş politikaları ile amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Örneğin 2015 yılından sonra fuhuş, uyuşturucu, kaçırma ve buna benzer kirli politikalar yürütülüyor. Halkımız bunu çok net bir şekilde görüyor ki Mardin’in Kızıltepe ilçesinde uyuşturucu ve fuhuş artışınsa karşı nöbet başlattı. Bu çok büyük bir şeydir, halkın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha ortaya koydu” ifadelerini kullandı.
 
‘Kürt halkı özgürlüğü için çok yol kat etti’
 
Saliha, toplumsallığın yaratılması ile ancak sonuca ulaşılabileceğini vurgulayarak, “Halkımızın uyuşturucu ve fuhşa karşı sokaklarına, alanlara çıkması önemlidir. Ve bunun devam etmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıl Gever’de halkın fuhşa ve uyuşturucuya karşı sokaklara çıkması sonucunda fuhuş ve uyuşturucunun artmasının önüne geçildi. Bugün Kürdistan’da Kürt halkının özgürlüğü için çok yol kat etti. Sistemde bunun bilinciyle saldırıyor. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşun yıldönümü ancak bu yıldönümünde kirli politikalar ile yeniden yaratılmak isteniyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Bizler büyük bir mücadele mirasına sahibiz’
 
Saliha AKP-MHP ittifakının Kürt halkı ve kadının üzerinden kendisini var ettiğini söyleyerek, son olarak şunları söyledi: “Bunun sürdürücüsü de İçişleri Bakanıdır. Ülkede ne kadar suçlu varsa İçişleri Bakanı ile fotoğrafları var. Kısacası İçişleri Bakanı’nın suç albümü var. Bunun üstünü örtmek içinde saldırıyor. Saldırılara karşı örgütlülüğünü sağlayan Kürtler ve kadınlardır, en büyük saldırılar da Kürtlere ve kadınlara oluyor. Yandaş medya, troller ile toplumu manipüle etmeye çalışıyor. Semra Güzel örneği de bunun bir parçasıdır. Semra Güzel’in işkence ile gözaltına alınıp, tutuklanması ahlaksızlığın fotoğrafıydı. İktidar tüm istediğini yargı, asker-polis, basın ile dizayn etmeye çalışıyor. Semra Güzel’in başının eğdirilmeye çalışılarak gözaltına alınması, iktidarın ne kadar aciz olduğunu da bir kez daha bize gösterdi. Hiçbir kadın yapılan zulme karşı başını eğmeyecektir. Çünkü bizler çok büyük bir mücadele mirasına sahibiz. Onlarda biliyor Kürt kadınlarının mücadelesi iktidarları ve saraylarının sonunu getirecektir. Semra Güzel’in yaşadığını Leyla Güven, Ayşe Gökkan ve yüzlerce siyasetçi kadın arkadaşlarımız üzerinden yürütüldü. Aynı şey bana da yapılmaya çalışılıyor. Ancak Kürt halkı her şeyi çok açık ve net bir şekilde görüyor. Yaşanan süreç onların yok oluşunu gösteriyor. Bu güne kadar hiçbir arkadaşımız başını eğmedi ve eğmeyecektir.”