Şirin’in direnişi Jîna’nın saç tellerinde yaşam buldu

  • 09:08 9 Mayıs 2023
  • Portre
 
HABER MERKEZİ - 13 yıl önce bugün İran rejimi tarafından idam edilen Şirin Elemhuli ile yoldaşlarının mücadelesi bugün Jîna Emînî’nin saç tellerinde “Jin Jîyan Azadî” ile yeniden yaşam buldu.
 
Kurdistan’da özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlar, başta Kürt kadınları olmak üzere tüm dünyaya “Jin Jîyan Azadi” sloganıyla öncü olmaya devam ediyor. Rojava’da DAİŞ çetelerine, Güney’de Saddam rejimine, Rojhilat’ta İran hükümetine karşı kadınlar, mücadele verip ardıllarına direniş mirasını bıraktı. Tıpkı Şirin Elemhuli ve yoldaşlarının bıraktığı miras gibi. İran’da Molla rejiminin Kürt halkı üzerinde yürüttüğü baskı ve idamlara karşı başkaldıran Şirin ile arkadaşları Ferzad Kemanger, Ferhad Wekili, Eli Hayderiyan’ın 9 Mayıs 2010 günü İran’da idam edilmelerinin üzerinden 13 yıl geçti.
 
İran’da Molla rejimine karşı verdiği mücadeleyle özgürlük ve direnişin sembolü olan Şirin, Kürt özgürlük mücadelesi tarihinde Leyla Kasım’dan sonra idam edilen ikinci Kürt kadın. 1984 yılında Rojhilat'ın Maku kentine bağlı Demkişlak köyünde dünyaya gelen Şirin, 7 erkek ve 2 kız çocuklu bir ailede büyüdü. Şirin, okuma ve yazmayı kendi çabalarıyla öğrenip, Kürt özgürlük mücadelesiyle tanışıp PJAK’ta mücadelesine devam etti. 2008 yılında Türkiye’nin ve İran hükümetinin Kurdistan’da yoğun saldırılarının ardından Tahran Havalanı’nda eylem gerçekleştireceği esnada İran pastarları tarafından yakalandı. Yakalanmasının ardından bilinmeyen bir yerde fiziki ve psikolojik işkenceye maruz bırakılan Şirin, tutuklanarak Evin Cezaevi'ne gönderildi.
 
Erkekler tarafından işkence edildi
 
İran hükümetinin işkencesine rağmen teslim olmayan Şirin, açlık grevine başladı.  Şirin anılarında kendisine işkence edenlerin erkekler olduğunu söylüyor: “Beni bir tahtaya bağlamışlardı. Elektrik veriyor ve tekme tokat döverek işkence ediyorlardı. Farsça bilmediğimden kaynaklı ise daha çok baskı uyguluyorlardı.” 6 aylık ağır işkencenin ardından Tahran’daki Evin Cezaevi’nin kadın koğuşuna götürülen Şirin, 19 Aralık 2009 tarihinde” PJAK üyesi olmak”suçlamasıyla idam cezasına çarptırıldı.
 
Kürt kimliğini ‘inkar et’ denildi
 
“Bedenimi teslim alabilirsiniz ama şerefimi hiçbir zaman teslim alamazsınız” diyerek baskılara karşı koyan Şirin, 9 Mayıs 2010 tarihinde Ferzad Kemanger, Ferhad Wekili, Eli Heyderyan ve Mehdi İslamiyan ile birlikte idam edildi. Şirin, Ferhad, Ferzad ve Eli idam edildikten sonra cenazeler otopsi için Şaweyşi merkezine götürüldü, ardından ise bilinmeyen bir yerde defnedildi. Üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen ne Şirin’in ne de birlikte katledildiği arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmadı. Cezaevi sürecinde kendisine Kürt kimliğini inkar etmesi karşılığında idam cezasının kalkacağı vaat edilen Şirin, ölümünden 3 gün önce bir mektup bıraktı. Mektupta yaşadığı işkence ve baskıları anlatan Şirin, “Bana 'Kürtlüğünü inkar et' diyorlar, ben de 'Öyle bir şey yaparsam kendi varlığımı inkar etmiş olurum” diye vurguluyor.
 
Ağır işkencelere maruz bırakıldı
 
Mektupta İran yargıçlarını anadilinde savunma yapamadığı için eleştiren Şirin, yaşadığı işkencelerin kabusu olduğunu kaydediyor. Şirin, mektubunda kendisine yaşatılanları şöyle dile getiriyor: “İşkence esnasında aldığım darbeler nedeniyle kafamda hastalıkların oluşmasına yol açmıştır. Bazen bu ağrılar şiddetlenince etkisini gösteriyordu. Kendimden geçip etrafımda neler olup bittiğini bilmiyor ve saatlerce öyle kalıyordum. Bu başımdaki darbeler ağır hastalıklara neden olurken, burun kanaması geçiriyordum. Bu kanama sonucunda kendime geliyor ve normal halime dönüyordum. Bu işkenceler esnasında bende oluşan hastalıkların diğer bir etkisi de, gözlerimin görme oranının düşmüş olmasıdır. Bu oran gittikçe düşüyor, gözlük istememe rağmen bu talebime cevap verilmedi.
 
‘Analar çocuklarının akıbetini merak ediyor’
 
Zindana ilk girdiğimde saçlarım simsiyahtı, ancak her geçen gün saçlarıma aklar girdiğini gördüm. Biliyorum bunu sadece bana ve aileme karşı yürütmüyorsunuz. Bu işkenceleri bütün Kürt çocuklarına karşı yürütüyorsunuz. Kürt anaları her gün çocuklarının akıbetini merak ediyorlar. Her telefon çalışında çocuklarının idam edildiğinin haberini duyma korkusuyla yaşıyorlar. Onlarla işbirliği yapmamı istediler. Bunun karşısında idamımın kaldırılabileceğini söylediler. Bu talepleri hangi anlama geliyor bilmiyorum. Daha önce onlara söylediklerim dışında farlı bir şey söylemiyorum. En sonunda onların dile getirdiklerini tekrar etmemi istediler. Ancak bunu yapmadım. Ben onların elinde bulunan bir tutuklu olarak, amaçlarını gerçekleşmeyene kadar, beni bırakmayacaklarını ya da idam edeceklerini söyleyerek 'asla özgürlük' sözlerini dile getirmişlerdir."
 
Şirin’in direnişi Jîna’nın saç tellerinde
 
Aradan geçen 13 yılda Şirin ve yoldaşlarının mücadelesi İran ve Rojhilat’ta köklerini salmaya devam etti. Jîna Emînî, 16 Eylül 2022’de İran’ın başkenti Tahran’da “baş örtüsünü uygun takmadığı” iddiasıyla “ahlak polisleri” tarafından şiddete maruz kaldıktan sonra yaşamını yitirdi. Jîna’nın katledilişi Rojhilat’ta Şirin ve yoldaşlarının yaktığı mücadele ateşini alevlendirdi ve halk sokaklara döküldü. Şirin ve yoldaşlarının yaktığı bu ateş, Jîna’nın saçlarında “Jin Jiyan Azadî” olup tüm İran’a yayıldı. Sokaklara dökülen kadın, genç, yaşlı milyonlar İran hükümetine baş kaldırdı. Rojhilat ve İran’da halkların bu direnişi 8 aydır sürerken, yapılan eylemlerde yüzlerce kişi katledildi, yüzlercesi idam edildi. Tüm baskılara rağmen ise halkın direnişi tüm dünyaya “Jin Jiyan Azadî” felsefesiyle yayılmaya devam ediyor.