Mutluluğun umutsuzluğu olmasın…

  • 09:10 7 Eylül 2022
  • Kadının Kaleminden
 
“Kürt, kadın, Alevi ve daha birçok bizi biz yapan kimliklerimizin toplam krizinde yaşamı yeniden tanımlamaya çalışırken, yaşadığımız zorlanmalardan güçlenerek çıkabilmek en büyük mutluluk halimiz.”
 
Wenda Dursend
 
TÜİK tarafından yapılan “yaşam memnuniyet araştırması” sonuçları açıklandı. İllerin mutsuzluk sıralamasında Amed, nüfusun il sıralamasına oranla yüzde 24,75 ile birinci sırada çıkmış. İkinci sırada yüzde 24,2 ile Dersim, üçüncü sırada yüzde 21,04 ile Urfa çıkmış. “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin” diye soruyor şair ama yine “işin kolayına kaçmadan” diyerek ekliyor.
 
“Mutluluk nedir” diye sorduğumuzda bir afallama halini yaşıyoruz. Mutluluğun tanımını yapamayan bizler yaşadığımız gerçeklikte mutluluğun resmini yapabilir miyiz? İşin kolayına kaçarak yapmaya çalışsak da memleket tablosu karşısında dehşete uyanıyoruz. Acının resmini yaşadığımız gerçeklikte yapmaya çalışırsak renk skalası yetmez. Mutluluk bütün özlemlere, isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli erişilmekten duyulan kıvanç durumudur. Bir isteği, özlemi yerine geldiğinde duyumsanan sevinçtir. Herkesin geleceğe dair yaşadığı umutsuzluk ve belirsizlik hali karşısında mutluluk tanımına erişen bir kişiyi bulmak zor gözüküyor.
 
Kutsanan devlet
 
AKP iktidarı döneminde yaşanan çürümenin listesine her güne bir yenisi eklenerek çürümenin bin bir tonunda yaşananlara uyanırken, “Daha kötüsü ne olabilir” sorusunu sorarken, rezalet ve kepazelikte sınır tanımayarak bir yenisi ekleniyor. Ceberut devlet saraylar yaparak kendisini kutsuyor. Adalet sarayı binalarında en büyük adaletsizlik ve zulüm yaşatılıyor. Kudretli devlet mitosu intikam olarak bir babaya evladının cenazesini kutuya koyarak teslim ediyor. Ahlak ve vicdandan yoksun uygulamalarla gündem olan Türkiye gerçeğinde yaşanan tepkisizlik hali kötülüğün sıradanlığında toplum olarak yozlaşma ve çürümeyi yaşıyor.
 
Semra Güzel…
 
Erkek egemen zihniyet ve siyasetinin, Kürt ve kadın düşmanı AKP-MHP faşist bloğunun yaşadıkları tükenme ve çürüme suç işleri bakanı eliyle bu kez Semra Güzel’in gözaltına alınmasında görüldü. Çukur medyası ve trol ordusuyla kara propagandaya dayalı algı operasyonuyla kadavraya dönüştürülen toplum manipüle edilerek, iktidar ayakta tutulmaya çalışılıyor. Acziyet tablosundan başarı senaryosu yazan zihniyetin Kürt-kadın iradesi karşısında yaşadığı yenilgidir, zavallılıktır.
 
Ortaklaştıkça biz oluruz
 
Kürt, kadın, Alevi ve daha birçok bizi biz yapan kimliklerimizin toplam krizinde yaşamı yeniden tanımlamaya çalışırken, yaşadığımız zorlanmalardan güçlenerek çıkabilmek en büyük mutluluk halimiz oluyor. Kadınlar olarak her güne yeni bir taciz, tecavüz ve katliam haberi ile uyanırken mutsuzluğumuz haliyle katmerleşiyor. Kürt ve kadın düşmanı AKP-MHP iktidarı ve siyaseti toplumu kutuplaştırarak ve parçalayarak bir bütün olarak toplumsal bir mutsuzluk halini yaşatıyor. İktidarın kimlikleri parçalama ve ötekileştirme politikaları karşısında toplumsal bütünleşme ile mutluluğu yakalayabiliriz. Acıları, sevinçleri ortaklaştırdıkça biz olabiliriz. Biz duygusunda bütünleşme perçinleşirse o zaman kazanırız. Başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk inşa edilemez.
 
Paylaşım, toplumu birbirine yaklaştırır
 
Sistem karşısında toplum olarak parçalanma, öteki olmakta derinleşerek bizi zayıf kılar. Toplumsal sistem içinde ortak paylaşımlar, toplumu birbirine daha çok yakınlaştıracak özsel gerçekleşmesini sağlayacaktır. Sistemin bölüp parçaladığı toplum, bireylerinin biricikleştirilen acı ve mutluluk haliyle empati yoksunluğunu beraberinde getirmiştir. Bu da toplum olarak birbirini anlamaktan uzak önyargılara boğarken, bizleri yalnızlığa mahkum eder. Yaşadığımız gerçeklikte Amed’in en mutsuz il seçilmiş olması karşısında şaşırdık mı? Hayır. Bir kentin mutsuzluğudur deyip geçmemeliyiz. Bazen bir kent bir halkın kimliği olarak yaşadığı toplam hafıza olarak mutsuzluğu yaşar. Bir halkın dilinin, kültürünün, kimliğinin yok sayıldığı yerde mutluluk olabilir mi?
 
Mutluluğu yaratmak
 
Seçilmişlerini zindana at, evlatlarını ölüme terk et, öncüsünü tecrit et, iradesi olarak seçtiği vekillerini gözaltına alırken ahlaktan yoksun görüntüleri servis et, evlatlarının mezarlıklarını yakıp yık, kaldırımlara göm, cenazelerini kargo kutusunda ailesine teslim et, onlarca çocuklarını zırhlı araçlarla katlet, uyuşturucuyu yaygınlaştırarak gençleri zehirle, korucu ve kolluk güçleri eliyle genç kadınlara taciz, tecavüz ederek yargı eliyle akla, yaşam alanlarını yakıp yıkarak, talan ederek insansızlaştır, açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum et. Bu şehir tüm bunları hatırladıkça ve bunları ortadan kaldırmadıkça mutlu olabilir mi? Bu şehir bir bütün yaşadıklarını unutmayacak ve affetmeyecektir. Tüm bu zorbalıklara inat kendi değerleriyle bütünleşerek mutluluğunu yaratacaktır.