‘Şakran Cezaevi’nde tutsaklar tecrit içinde tecrit ediliyor’

  • 09:07 9 Temmuz 2022
  • Hukuk

Melike Aydın

İZMİR - Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutsakların bulunduğu koğuşa giren gardiyanların, tutsaklara saldırdığını belirten Avukat Dilancan Ateş, cezaevlerindeki tecride de değindi. Dilancan, tutsakların esir muamelesi gördüğünü vurgulayarak, tecrit içinde tecrit edildiklerini söyledi. 
 
Cezaevlerinde tutsaklara yönelik hak ihlallerine her geçen gün yenileri ekleniyor. Tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerlerden biri de Şakran Kadın Kapalı Cezaevi. 5 Temmuz günü, sabah saatlerinde siyasi tutsakların kaldığı koğuşa giren bir grup gardiyan tutsaklara saldırdı. Birbirinden yalıtılmış farklı koğuşlara yerleştirilme dayatmalarına karşı çıktıkları için saldırıya uğrayan tutsaklar, 8 aydır, bir koğuşta 38 kişi kalıyor.
 
Cezaevinde yaşanan ihlalin duyulması üzerine müvekkilini görmeye giden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şube yönetiminden avukat Dilancan Ateş, tutsaklara dayatılan uygulamanın Adalet Bakanlığı  tarafından ‘gizli talimat’ olarak verildiğinin anlaşıldığını söyledi. Dilancan, tutsaklara esir muamelesi uygulandığını, tecrit içinde tecrit edildiklerini söyledi. 
 
Adalet Bakanlığı’ndan ‘gizli talimat’ olduğu anlaşılıyor
 
Tutsakların birbirinden uzaklaşmadan yan yana ya da karşı koğuşa geçme taleplerinin bulunduğunu ifade eden Dilancan şu sözleri kullandı: “Benzer suçlardan hüküm giyenlerin aynı yerde kalacakları kanunda ve yönetmelikte sabit ve kadınlar da bu haklarını kullanmak istiyordu. İdare ise bunun Adalet Bakanlığı üzerinden gelen talimat ile yapıldığını, kendilerinin inisiyatifi üzerinden bir konu olmadığını söylüyordu. Müvekkillere gösterilen bir talimat yok. Hatta bunun üzerinden Adalet Bakanlığı ile yazışma yaptılar. Adalet Bakanlığı’nın cevap yazısında cezaevi içindeki iç düzenlemelerin mahpusların hang, koğuşlarda kalacağına kendisinin karışmadığı şeklinde. Bunun üzerine idare ile görüşmelerde ise Adalet Bakanlığı’nın yazısı demekte ısrar etti. Aslında bu uygulamada sıkça gördüğümüz ‘gizli talimat’ olduğu belli oluyor. Çünkü Türkiye cezaevlerinde sıkça yapılan bir uygulama haline geldi.” 
 
‘Gardiyanlar saldırmayı hedefledi’
 
Dilancan, 5 Temmuz günü birinci ve ikinci müdürün başgardiyanın da aralarında bulunduğu  40-50 kişilik gardiyan grubunun, kadın tutsakların bulunduğu  A-5 koğuşuna gelerek, ‘5 dakika içinde hazırlanın yoksa biz zorla sizi çıkaracağız” dediğini aktardı. Dilancan, “Mahpuslar önce en olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Bu arada telefon hatları elektrik ve kameralar kesiliyor. Tutsaklar, zaten bunun ayırma operasyonunun gerçekleşeceğini anlıyor. Tavırları, saldırı yapılmasına yönelik. Bunu da mahpuslar fark ediyor. Bağrışmalar, hakaretler, aşağılanmalar, eşyaları yuvarlamalar şeklinde bir durum gerçekleşiyor. Öncesinde 5 dakika diyorlar ama hemen elektrikleri kesip eşyaları atmaya başlıyorlar. Yatakları ortak alana  fırlatıyorlar. Hatta bu arada kadınlara hakaretler devam ediyor, yatak bir mahpusun üzerine düşecekken son anda kurtarıyorlar. Eşyalar kırılıyor, özellikle yatakları yırtıyorlar. Hatta eşyaları eliyle taşıyan gardiyana müdahale edip tekmelemesi isteniyor. Yani tamamen psikolojik işkencenin yaşandığı bir süreç gelişiyor. Mahpusların sağduyusundan kaynaklı fiziksel bir şiddet yok. Saldırının gerçekleşeceğini anlayıp tepkilerini koyarak ona göre davranıyorlar.
 
‘Toplama kampında esir muamelesi gösterildi’
 
Tutsakların eşyaların x-ray cihazından götürülmesini koğuş değişikliğini kabul etmedikleri için reddettiğini belirten Dilancan “Kadınların birçok özel eşyası kayıp, saatleri mektupları kayıp, komodinleri, kantinden aldıkları radyoları kırılmış. Sonrasında iki ayrı koğuşa yerleştiriliyorlar. Yataklar yırtılmış durumda. Böyle bir işkenceye maruz kalıyorlar. Görüştüğüm müvekkilim ‘kendimi bir savaş kampında veya bir toplama kampında gibi hissettik. Yapılan müdahale buydu. Zorla bir yerden bir yere götürülme hali buydu’.” 
 
İki koğuş arasında cemaat koğuşu bulunuyor
 
İki koğuş arasında bulunan koğuşta cemaatçilerin bulunduğunu ve kesinlikle bir görüşmenin gerçekleşmediğini kaydeden Dilancan, “Benim görüştüğüm koğuştaki arkadaşım kendilerine yemek verilmediğini tesadüfen verilen eşyalar arasında çıkan yiyeceklerle idare ettiklerini söyledi. Buna rağmen yan koğuştan destek yok. Bunun sonuçları ilerleyen durumlarda ortaya çıkacak. Kadınlar idareden talep ediyor tabi. Kurum arası posta ve görüşme spor haklarını kullanma haklarını istiyorlar ama reddediliyor” diye ifade etti.
 
Tutsaklar suç duyurusunda bulundu
 
İdarenin kurum içinde ayrı bir tecrit oluşturma üzerine bir politika yürüttüğünü vurgulayan Dilanca, özellikle son yaşanan olay üzerine yapılan bir suç duyurusu bulunduğunu ve bunun takibini yapacaklarını ifade etti. Tutsakların yasal haklarını kullanmak için gerçekleştirdikleri başvuruların sonuçsuz kaldığına işaret eden Dilancan,  “Kurumlar olarak biz de idare ve savcılıkla görüşmek için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Bu dönem diğer dönemlere göre daha ağır işleyecek. Çünkü tecrit içinde tecrit durumdalar” dedi. 
 
Tahliye sürecinde kadınların direndiğini, bazılarının sloganlar attığını aktaran Dilancan, tutsakların bu gerekçeyle haklarında soruşturmaya açılacağını düşündüklerini ifade etti. Dilancan son olarak sürecin takipçisi olacaklarını beyan etti.