İzmir’de ‘Şimdi Emek ve Özgürlük Zamanı’ buluşması gerçekleşti

  • 14:36 3 Aralık 2022
  • Güncel
 
İZMİR - Emek ve Özgürlük İttifakı, “Şimdi Emek ve Özgürlük Zamanı” şiarıyla İzmir’de halk buluşması gerçekleştirdi. Buluşmada demokrasi mücadelesinde birlik olmanın önemine dikkat çekilerek, kadınlara ve Kobanê’ye yönelik saldırılara işaret edildi. 
 
Emek ve Özgürlük İttifakı, İzmir halk buluşmasını "Şimdi emek ve özgürlük zamanı" şiarıyla, Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Konferans Salonu’nda gerçekleştirdi. Konferans salonuna, "Kadınlar, LGBTİ+'lar, gençler, çocuklar ve engelliler için adalet, eşitlik, özgürlük", "Doğanın, çevrenin ve kültürel varlıkların korunması için Emek ve Özgürlük İttifakı", "Kürt sorununda barışçıl ve demokratik çözüm için Emek ve Özgürlük İttifakı" ve "İnsanca çalışacak ve yaşanacak bir ekonomik düzen için Emek ve Özgürlük İttifakı" pankartları asıldı. 
 
Buluşmaya, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem Sözcüsü Dilşad Canbaz ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Dönem Sözcüsü Juliana Gözen, Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz’ın yanı sıra yüzlerce yurttaş katıldı. 
 
Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), Çiğli Metro durağında bir araya gelerek, arbane, davul eşliğinde buluşmanın yapıldığı salonuna giriş yaptı. Kadınlar sık sık, "Jin, jiyan, azadi", "Kadın yaşam özgürlük" sloganları attı. Buluşma öncesinde halaylar çekildi.  Salonda sık sık, “Biji berxwedana Rojava”, "Biji Berxwedana Öcalan", "Jin, jiyan, azadî", “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” ve "Birleşe birleşe kazanacağız", "Savaşa değil emekçiye bütçe" sloganları atıldı. Buluşma, özgürlük uğruna yaşamını yitirenlerin anısına yapılan saygı duruşunun ardından Emek ve Özgürlük İttifakı'nı anlatan sinevizyon gösterimi ile başladı. 
 
Saygı duruşu ile başlayan buluşma sinevizyon gösterimi ile devam etti. Buluşmada sunumlar Kürtçe ve Türkçe olarak gerçekleştirildi.
 
‘Tecavüzün karşısında olamayanlara karşı varız’
 
İlk sözü TİP Parti Sözcüsü Sera Kadıgil aldı. İsmail Ağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel isimli erkeğin, çocuk yaşta evliliği gerçekleştirmesi ve sistematik cinsel istismarın önünü açması, meşrulaştırması, savcının ise çocuğun kemik yaşını büyüterek suçu örttüğüne dair gündeme gelen haberden bahsetti. Bu tarikata ait yeri Sancaktepe Belediyesi’nin sağladığını ifade eden Sera, “Dosyada bir tane tutuklu yok. 6 yaşındaki çocuğu eş diye almış, öz kızını bir müride eş diye vermiş. Hala aramızda geziyorlar. Bizlere, kadınlara, çocuklara reva gördükleri bu düzen. Emek ve Özgürlük İttifakı tam olarak din diye bunca kötülüğü bize razı görenlere karşı var. Fıtrat diyerek, kutsal aile diyerek kadınları ikinci sınıf, çocukları eşya gibi gören, vatandaştan aldıkları vergiyi bunlara peşkeş çekenlere karşı varız. Hiçbir sapık sözde dini bahane edip 6 yaşındaki çocuklara tecavüz edemesin diye varız. Bu tarikatlara muhafazakar oyu gitmesin diye bunların karşısında olamayanlar için varız. Ankara’nın doğusunda yaşayanlara terörist diyenlere karşı varız” dedi.
 
‘Ekonomik kriz patroncu ekonomi programlarıyla çözülemez’
 
İktidarın kendi bekası için savaş siyasetine sığındığını ifade eden Özge Akman, iktidarın “yerli ve milli” söylemiyle halkın sorunlarının konuşulmasının önüne geçtiğini ifade etti. Millet ittifakının da bu argümana destek olduğunu ifade eden Özge, “Büyük bir ekonomik kriz var. Bunun çözümünü konuşmaya ihtiyacımız var. Mevcut iktidar çözemeyecek, mevcut düzen muhalefetinin de çözemeyeceğini biliyoruz. Ekonomik kriz mevcut patroncu ekonomi programlarıyla çözülemez. Temel ihtiyaçlarımızı serbest piyasanın insafına bırakmak yerine kamulaştırmalarla çözülebilir. Asgari ücret düzenine son vererek çözülebilir. Asgari nasıl yaşandığı konuşurken azami kar eden patronlardan azami vergi alarak çözülür. Günde 12-13 saat çalışırken emekçiler, bir o kadarı da işsizlik var. Günlük çalışma saatini 6 saate, haftalık iş saatini 36 saate düşürerek, sadece ölüm vadeden doymak bilmeyen patronlara asla halkın lehine kullanılmamış olan borçları ödenmesini reddederek çözülür” diye konuştu.
 
Ana dil hakkı ve eşit yurttaşlık hakkına da değinen Özge, kadın düşmanı iktidarın yenildiğini belirterek “Kadın cinayetlerini durdurduğumuz günlerde yol alacağız. Bu düzeni göndermek yeryüzündeki canlılar kar uğruna yok etmenin eşiğine getirdikleri gezegeni kurtarmak için şarttır bu” diye kaydetti. 
 
‘Devletin bekası için cinayetler işleniyor’
 
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ise AKP iktidarının sözcülüğünü yaptığı burjuva siyaset düzeninin sonuçlarının yaşandığını ifade ederek, 20 yıllık iktidarın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkisinin devam ettiğini dile getirdi. İşçilerin kanı canı pahasına büyüyen ekonomiyi görmeden, sömürü sistemini görmeden düzelme olmayacağını ifade eden Selma Bu sömürü düzenini tersine çevirecek işçi sınıfının birleşik gücüdür. İşçi sınıfının örgütleme grev hakkını görmeyen hiçbir program demokrasiyi içeremez. İşçi sınıfına değiştirici gücüyle çağrımızı yapalım. İktidarın kendini korumak için dün Suruç’ta Diyarbakır’da, 10 Ekimde Ankara Garında nelere başvuracağını gördük. Erdoğan çocuklarımızın kanı sandıkta da yerde kalmasın dedi. Bu devletin bekası için işlenen siyasi cinayetleri arkasındaki karanlığı açığa çıkarmadan demokrasi sağlanamaz” sözlerine yer verdi. 
 
‘Jin jiyan azadi’ sloganı mücadelenin sembolü oldu’
 
İktidarın ABD, Rusya emperyalizmi ve bölge gericileriyle ittifak halinde hangi yollara başvuracağının tanığı olduklarını ifade eden Selma, emperyalist devletlerin bölgeden gidene kadar mücadele edeceklerini belirtti. Bölgede halkların eşit birliğini ve dayanışmasını dikkate almayan programların demokrasi getiremeyeceğini ifade eden Selma, “Ülkemizde kadınların hak eşitliği mücadelesi her yerde İran’da Sudan’da Arabistan’da kadınlar hakları özgürlükleri için mücadele veriyor. Dünyada ‘Jin jiyan azadi’ sloganının mücadelenin de sembolü oldu. Siyasi iktidarın bütün baskılarına rağmen kadınlar mücadelede kararlı ve mücadelede yolumuzu gösteriyor. Siyasi iktidarın programı sömürü eko yağma, iç siyasette baskı yasak tehdit şantaj, dış politikada yayılmacı, gerici ve emperyalistlerle işbirlikçi Yeni Osmanlıcı. Bu siyasi anlayışla yürüyenlerle yan yana durmak anlamsız” diye ifade etti.
 
‘Kürt düşmanlığı yapıyor’
 
AKP iktidarının baskı ve zulmü zirveye taşıdığını ifade eden Saruhan Oluç ise iki siyasi bloğun yanlışlarını ortadan kaldıracak bir yapı olarak ortaya çıktıklarını belirtti. İktidarın ülkede “beka sorunu” varmış gibi gösterdiğini belirten Saruhan, “Ülkede beka sorunu yok tek beka sorunu AKP-MHP iktidar sorunudur” dedi. TJA’lı 8 kadının tutuklandığını 12’sine ev hapsi verildiğini hatırlatan Saruhan, kadınların erkek iktidar karşısında hesap sordukları için tutuklandıklarını belirtti. Saruhan, Türkiye sınırları içindeki Kürtlere, temsilcileri ve kurumların saldırının da devam ettiğini ifade etti. Saruhan “Rojava her gün uçaklarla bombalanıyor. Orada bir düşmanlık mı var, saldırı mı olmuş? Hayır. Orada yaşayan Kürtler, Araplar, Süryaniler, Türkmenler ‘barış içinde yaşayalım’ demiş. Ama iktidar varlığını sürdürmek için savaş çıkarmak istiyor. Kürdü öldürerek seçim kazanmak istiyor. Utanç verici bir durum” sözlerinin altını çizdi. 
 
‘Mücadelenin birleştiğini göreceğiz’
 
SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Cambaz da Rojava’da enternasyonel bir mücadelenin kazanıldığını ifade ederek, Kobanê’ye yine aynı faşizm koşullarında saldırıldığını belirtti. İktidar kadar savaş tezkerelerine parlamentoda el kaldırarak onay verenlerin de suçlu olduğunu ifade eden Dilşat, kadın mücadelesine dönük saldırılara da işaret ederek “Kadınlar ona rağmen sokaklarda. Bu iktidarın işsizlik sömürü sefaletin her türlüsünü yaşadık. Düzeldi demek için adım atmak lazım. Sadece seçimle ifadelendirilen bir söylem ittifakın söylemi olmamalı. Mücadele uzun, ittifak bunun öncülünü yapıyor. Emekten yana işçilerden kadın mücadelesinden ezilen inançlardan yana birlikte mücadele dedik. Kürdistan ve Türkiye mücadelesinin nasıl birleştiğini göreceğiz. Cezaevlerinde ve işçilerin tecridine karşı alanları birleştirirsek mücadeleyi buradan görebiliriz. Bu sadece seçim programı değil. Yeni bir dünya yani bir yaşam mümkün dediğimiz birlikte mücadele” diye konuştu.
 
‘Antifaşist bir mücadelenin zemini inşa ediyoruz’
 
İttifakın iktidara karşı ülkeyi yeniden kurma çabası olduğunu belirten TÖP Dönem Sözcüsü Juliana Gözen de tarihsel bir yolda olduklarını belirterek “Biz yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Hep birlikte yürüyeceğiz. Kürtlere sömürge zincirini vurmaya çalışanlar şimdi tüm topluma vurmaya çalışıyor. AKP-MHP iktidarına karşı savaş açlık düzenine karşı gemileri yaktık ve halkın ittifakı için yola çıktık. 6’lı Masada bu ülkenin emekçileri için eşit adil yaşam programı yok. Bizler ne tekçi, sağcı sermayenin çıkarlarını esas alan restorasyon programına ölüme ne de susmaya razı değiliz. Kendi gerekçemizi inşa etmeye çıktı ve gerçekleştireceğiz. Antifaşist bir mücadelenin zemini inşa ediyoruz. Seçimi gören başarı yakalayan ama bugünden yarına ertelemeyen mücadelenin startını veriyoruz” şeklinde konuştu.
 
Buluşma, slogan, alkış ve çekilen halaylar eşliğinde son buldu.