Afganistanlı Maryam Faraz: Bizi unutmayın

  • 09:03 17 Temmuz 2022
  • Güncel
ANKARA - ABD’de yaşayan Afganistanlı aktivist Maryam Faraz, Afgan kadınların maruz kaldığı baskıları anlatarak, Taliban'in yönetimi ele geçirmesinden sonra dünyanın yaşananlara ilgi gösterdiğini ancak bunun devam etmediğini belirtti. Maryam, "Bizi unutmayın. Afgan kadınlarını unutmayın. Afganistan'daki kadınları o karanlıkta yalnız bırakmayın”  diye seslendi. 
 
Yaklaşık bir yıldır, 20 yıl aradan sonra Taliban zulmüyle karşı karşıya kalan Afganistan halkı direniyor. Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Afganistan’da yönetimi yeniden ele geçirmesinin ardından başlayan Taliban saldırıları sonucunda çok sayıda kişi yaşamını yitirirken, binlerce kişi ise göçe zorlandı. Öncelikle kadın kazanımlarını hedef alan Taliban, kadınların tek başına sokağa çıkmasını, okula gitmesini, çalışmasını yasakladı. Kadın kazanımlarına yönelik saldırılara karşı çok sayıda Afgan kadın haklarına sahip çıkmak için sokaklara çıktı.
 
Taliban işkencesinden dolayı ülkeyi terk ederek ABD’ye yerleşmek zorunda kalan Afganistanlı kadın hakları aktivisti ve Afganistan İçin Demokrasi Konseyi (Council on Democracy for Afghanistan) üyesi Maryam Faraz JINNEWS’e konuştu.  
 
“İfade özgürlüğümüzü tamamen yitirdik. Ülkedeki basın yayın organlarının yarısı kapatıldı. Kadınlar Kadınların sosyal hayattan ve iş hayatından tecrit edilmesi şu ana kadar Afganistan'a 5 milyar dolar kaybettirdi.”
 
Afganistan halkı bir yıldır Taliban zulmü altında yaşıyor. Taliban’ın Afganistan’ı yeniden ele geçirdiği bu süreçte Afgan halkı ve özelde kadınlar için neler değişti?
 
Geçen sene Ağustos'un 15'inde Taliban Kabil'e girdikten sonra Afganistan'da her şey alaşağı oldu. Öncelikle ekonomi neredeyse tamamen çöktü. Milyonlarca Afgan açlıkla mücadele ediyor. Yoksulluk zirve yapmış durumda. Afganistan güvenlik güçlerinden yüzlerce kişi Taliban tarafından idam edildi. Pek çok yerde zorla göç ettirmeler yaşandı. Bazı bölgeler yaşanılabilir olmaktan tamamen çıktı. Hazaralara karşı soykırım girişimi denebilecek boyutta saldırılara şahit olduk. Pek çoğu evlerini, köylerini terk etmek, göç etmek zorunda kaldı. İfade özgürlüğümüzü tamamen yitirdik. Yüzlerce gazeteci yargılandı ve tutuklandı. Ülkedeki basın yayın organlarının yarısı kapatıldı. Washington Post'un verdiği bilgiye göre şu anda hala çalışır durumda olan 20 gazete kaldı. Kadınlar sosyal hayattan tamamen tecrit edildi. Guardian'ın verdiği bilgiye göre, kadınların sosyal hayattan ve iş hayatından tecrit edilmesi şu ana kadar Afganistan'a 5 milyar dolar kaybettirdi.
 
“Taliban ayrıca kültürümüze de saldırdı. Örneğin yeni yıl olarak kutladığımız Newroz yasaklandı. Bu yıl Newroz kutlamalarına pek çok saldırı gerçekleşti.”
 
Afgan halkı şu an hangi koşullar altında yaşam sürüyor?
 
Panjir ve Bağlan'da hala sıcak savaş sürüyor. Eski Afganistan güvenlik güçleri Taliban'la savaşmaya devam ediyor. Taliban bu bölgelerdeki kamu binalarını ve şahsi mülkiyetleri askeri üslere çevirdi. Yine bu bölgelerden keyfi tutuklama ve infaz haberleri geliyor. Siviller hedef alınıyor. Milyonlarca insan Afganistan'dan göç edip mülteci oldu. İran'a, Pakistan'a, Türkiye'ye ve başka ülkelere gittiler. El Kaide, IŞİD Horasan, Laşkar e Taiba, Pakistan Taliban'ı gibi pek çok terör örgütü ülkeyi mesken tuttu. Taliban her ne kadar sözde uyuşturucuyu yasaklamış da olsa, illegal ekonomi yaygınlaşmaya devam ediyor. Taliban ayrıca kültürümüze de saldırdı. Örneğin yeni yıl olarak kutladığımız Newroz yasaklandı. Bu yıl Newroz kutlamalarına pek çok saldırı gerçekleşti. Bütün bunlar bir yıldan kısa bir zaman içinde gerçekleşti.
 
“Taliban'ın gelişiyle pek çok kişi işini kaybetti. Kadın düşmanı Taliban'ın işlerinden ettiği bu kadınların bazıları ailelerinin geçimini sağlıyordu. Bu nedenle pek çok kadın ve çocuk sokaklarda para ve yiyecek dilenmek zorunda kaldı. Pek çok insanın böbreklerini sattıklarına dair pek çok kanıt, rapor, belge ve görüntü var.”
 
Gerçekleşen Taliban saldırıları karşısında kadınların ekonomik açıdan ciddi zorluklar yaşadığı basına yansıdı. Yanı sıra kadınların böbreklerini satmak zorunda kaldığı da basına yansıyan bilgiler arasında. Bu bilgiler doğru mu? Kadınlar ekonomik açıdan ne tür zorlanmalar yaşıyor?
 
Evet, ne yazık ki tamamı doğru. Taliban'ın gelişiyle pek çok kişi işini kaybetti. Bunun çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Sizler gibi gazeteci olan pek çok kadın işini kaybetti. Kadın mimarlar işini kaybetti. Sosyal hizmet çalışanları, öğretmenler, iş kadınları hepsi işlerini kaybetti ve şu anda bu kadınların tamamı erkeklerin eline bakıyor maalesef. Kadın düşmanı Taliban'ın işlerinden ettiği bu kadınların bazıları ailelerinin geçimini sağlıyordu. Bu nedenle pek çok kadın ve çocuk sokaklarda para ve yiyecek dilenmek zorunda kaldı. Pek çok insanın böbreklerini sattıklarına dair pek çok kanıt, rapor, belge ve görüntü var.
 
“Çarşaf giymeyi zorunlu hale getirdiler, kadınları iş yaşamından tecrit ettiler, kadınların hareketlerini her şekilde kısıtladılar. Seyahat özgürlüklerini ellerinden aldılar. Yedinci sınıftan büyük kız çocukları 2021 yılının Ağustos ayından beridir okula gidemiyor.”
 
Taliban'ın kadınları sosyal hayattan yasaklamasından bahsettik, bize biraz detay verebilir misiniz? Kadınlar Taliban'ın yasaklarından, yeni çıkardığı kanunlardan ne şekilde etkileniyor?
 
Kabil'e girdikleri günden beri getirdikleri tüm kanunlar gerici ve kadınlara yöneliktir. Kız çocuklarının ve kadınların okula gitmelerini yasakladılar. Çarşaf giymeyi zorunlu hale getirdiler, kadınları iş yaşamından tecrit ettiler, kadınların hareketlerini her şekilde kısıtladılar. Seyahat özgürlüklerini ellerinden aldılar. Bütün bunlar çok endişe verici. Siz de biliyorsunuz ki bu kanunlar şeriat kanunudur ve uluslararası hukukun ve ilkelerin ihlalidir. Yedinci sınıftan büyük kız çocukları 2021 yılının Ağustos ayından beridir okula gidemiyor. İlk etapta bunun geçici olduğu söylenmişti fakat her ay başka bir bahaneyle okulların açılmasını ertelediler. Bunu uluslararası medyanın gözünü boyamak için yaptıklarını biz Afganlar biliyoruz. Bahaneleri gerçekten trajikomikti. ‘Üniformaların nasıl olması gerektiğine karar veriyoruz, yeni müfredat düzenliyoruz, sınıfları kızlar ve erkekler için ayrı ayrı düzenleyeceğiz’ gibi şeyler söylediler. Ama okullar kapandı ve hala da açılmadı. Bu çok ironik bir durum çünkü Afganistan'da okullar her zaman cinsiyetlere göre ayrılmış durumdaydı. Ben de Kabil'de bir devlet okulunda okudum. Müdürümüz, öğretmenlerimiz, öğrenciler, herkes kadındı. Okul bekçisi dışında okulda erkek yoktu. Bütün bunlar gülünç bahanelerdi ve uluslararası basının gözünü boyamak için yaptılar. 90'larda da bunun aynısını yapmışlardı. Taliban o zaman da aynıydı şimdi de aynı.
 
“Çarşaf giymek diye bir şey Afganistan'ın kültüründe yoktur. Dışardan getirilmiş bir şey bu. Şimdi çarşafı mecburi hale getirdiler. Bunu kabul etmeyen kadınların erkekler tarafından cezalandırılmasına' imkan sağladılar. Bununla birlikte erkeğe zaten sahip olduğundan da fazla güç vermiş oldular. Şimdi şiddet giderek artıyor ve bir şikayet mekanizması yok. Kadının gidip şiddeti şikayet edebileceği hiç bir yer yok.”
 
Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirdiğinde ilk iş olarak kadınları ve kadın kazanımlarını hedef aldığını belirttiniz. Taliban ilk olarak kadınların çarşaf giymesini zorunlu kıldı. Afgan kültüründe çarşaf takmak var mıdır? Zorunlu kılınması ne anlam ifade ediyor?
 
Çarşaf giymek diye bir şey Afganistan'ın kültüründe yoktur. Dışardan getirilmiş bir şey bu. Evet Afganistan'da kadınlar her zaman İslami kanunlara uygun bir şekilde muhafazakar giyinirdi, örneğin baş örtüsü kullanırdı. Bu Afganistan kültüründe olan bir şeydir. Ama Afganistan kültüründe çarşaf giymek diye bir mefhum yoktur. Ben de başörtüsü taktım annem de takardı, anneannem de takardı. Çarşaf meselesi Suudi Arabistan, İran gibi ülkelerden getirilen bir kültür. Ben Kabil Üniversitesi'nde Şeriat Hukuku okudum. Hiç bir zaman çarşaf giymedim. Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin saygın üniversitelerinde doktorasını yapmış profesörümüz çarşafın İslami olmadığını söylerdi. Şimdi çarşafı mecburi hale getirdiler. Bunu kabul etmeyen kadınların erkekler tarafından 'cezalandırılmasına' imkan sağladılar. Bununla birlikte erkeğe zaten sahip olduğundan da fazla güç vermiş oldular. Afganistan'da bundan önce de 'ev içi şiddet' adı verilen kadına şiddet çok yaygındı. Şimdi şiddet giderek artıyor ve bir şikayet mekanizması yok. Kadının gidip şiddeti şikayet edebileceği hiç bir yer yok.
 
“Bunun yanı sıra kadının sokağa yanında bir 'erkek vasi', yani bir gardiyan olmadan sokağa çıkması yasaklandı. Kendi kendilerine sokağa çıkarmıyorlar, toplu taşımaya, taksiye binemiyorlar.”
 
Kadınların erkekler olmadan sokağa çıkamaması Afgan kadınları nasıl etkiliyor?
 
Bunun yanı sıra kadının sokağa yanında bir 'erkek vasi', yani bir gardiyan olmadan sokağa çıkması yasaklandı. Bu her şeyi bir yana bırakın hiç pratik değil. Yani bir ülke hayal edin, bu ülke 30 yıldır savaşta, her aileden onlarca kayıp var. Pek çok ailede erkekler ölmüş, ailenin geçimini kadınlar sağlıyor. Şimdi bu kadınlar evdeler. Kendi başlarına sokağa çıkarmıyorlar, toplu taşımaya, taksiye binemiyorlar. Örneğin kadın doktorlar hala çalışabiliyorlar. Nasıl olacak? Kocasını alıp çanta gibi işe mi götürecek? Hadi öyle yaptı, evde çocuklara kim bakacak?
 
“Bu insanların hepsi kaçırılırcasına gözaltına alındı ve herhangi bir hukukun açıklayamayacağı bir şekilde muamele gördüler. Bu eylemler basın tarafından da görülmedi, çünkü basın yok. Ya ülkeden gittiler, ya tutuklular. Burası buranın halkı için bir açık hapishane.”
 
Taliban’ı protesto eden birçok kadının işkence ve ciddi ihlallere maruz kaldığı kamuoyuna yansıdı. Kadınların akıbeti hakkında bir bilginiz var mı?
 
Son süreçte, Kabil'in istilasından sonra kimi kadınlar sokaklara çıkıp sesini duyurmak istedi. Bu kadınların tamamı Taliban tarafından evleri basılarak gözaltına alındı ve hapse atıldı. Öğrenciler, öğretmenler, kadınlar, bazı protestolar yaptı. Bu insanların hepsi kaçırılırcasına gözaltına alındı ve herhangi bir hukukun açıklayamayacağı bir şekilde muamele gördüler. Bu eylemler basın tarafından da görülmedi, çünkü basın yok. Ya ülkeden gittiler, ya tutuklular. Burası buranın halkı için bir açık hapishane.
 
“Kabil'in düşüşünden sonra bazı gazeteciler bir miktar çaba sarf etti. Haberler yapıldı, röportajlar yapıldı. Ardından bir anda kesildi haberler. Dünya Afganistan'da yaşanan trajediye ilgisini kaybetti. Aynı şey uluslararası aktivistler için de geçerli. Hala derin bir sessizlik mevcut.”
 
Sokağa çıkan kadınlara değindiniz. Her gün sokağa eyleme çıkan bu kadınlar, uluslararası kurumlara, Birleşmiş Milletlere ve hak savunucularına çağrılarda bulundular. Bu çağrılar karşılık buldu mu sizce? Ya da bulmadıysa Afganistan halkının sesinin duyulmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Maalesef öyle oldu. Kabil'in düşüşünden sonra bazı gazeteciler biraz çaba sarf etti. Haberler yapıldı, röportajlar yapıldı. Konu sıcaktı, Avrupalı, ABD'li gazeteciler konuyla çok ilgiliydi. Afgan kadınlarını, onların sorunlarını yazıyorlardı. Bir anda kesildi haberler. Dünya Afganistan'da yaşanan trajediye ilgisini kaybetti. Aynı şey uluslararası aktivistler için de geçerli. Bu aktivistlerden medyanın söylediklerine göre bir çizelge oluşturmalarını beklerdim ben şahsen ama ne yazık ki öyle oldu. Bu kişilerin ülkeleri de Taliban'la bazı görüşmelerde bulundu. Buna en azından ses çıkarmalarını bekledik fakat hala derin bir sessizlik mevcut.
 
 
“Sizin aracılığınızla, tüm gazetecilere ve aktivistlere, tüm insan hakları savunucularına sesimizi duyurmaları çağrısı yapıyoruz. Bizi unutmayın. Afgan kadınlarını unutmayın. Bizi yazmaya devam edin. Bulduğunuz platformları kullanın. Sesinizi çıkarmaktan çekinmeyin. Afganistan'daki kadınları o karanlıkta yalnız bırakmayın.”
 
Son olarak kamuoyuna nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
 
Sizin ajansınız JİNNEWS aracılığıyla bir çağrı yapmak istiyorum. Bizim için ses çıkarın. Afganlara, özellikle Afgan kadınlarına olanları anlatın. Taliban kendini dünyaya gösterdiği gibi bir şey değil. Batıya ya da başka herhangi bir şeye ya da kimseye sadık da değiller. 90'lardan beri aynı şeyi söylüyorlar kadın haklarıyla, kadınların eğitimiyle ilgili. Hala diyorlar ki ‘Bu konuda çalışıyoruz, tartışıyoruz, yumuşadık..’ Bütün bunlar bahanedir, oyalamadır, yalandır. Hiç biri o zaman da olmadı, şimdi de olmayacak. O nedenle, sizin aracılığınızla, tüm gazetecilere ve aktivistlere, tüm insan hakları savunucularına sesimizi duyurmaları çağrısı yapıyoruz. Bizi unutmayın. Afgan kadınlarını unutmayın. Bizi yazmaya devam edin. Şu anda dünyada kız çocuklarının okula gitmesinin yasak olduğu tek ülke Afganistan. Sene 2022'de bunu yaşamak çok üzücü. Bana konuşmak için bir platform verdiniz. Bunun için çok teşekkür ederim. Ben çok çekingen bir insanım. Hayatımda ilk defa röportaj veriyorum. Bunu kabul ettim, çünkü bu bir ayrıcalık sesimi duyurabileceğim. Şu anda ABD'deyim, güvendeyim, bu yüzden bana verilen bu platformu kullanmam gerektiğini, Afgan kadınların sesini duyurmam gerektiğini düşündüm. Bu yüzden size çok teşekkür ederim. Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Şu anda Afganistan'da bulunan kadınların konuşma koşulu yok. Konuşurlarsa tutuklanacaklar, ailelerine, kendilerine işkence edilecek. Tutuklulara ciddi işkenceler söz konusu. Elektrik veriyorlar. İşkence yapıyorlar. Tırnaklarını çekiyorlar. İnsanlık dışı şeyler yaşanıyor. O nedenle yurt dışına çıkan Afgan kadınlara da şunu söylemek isterim; Bulduğunuz platformları kullanın. Sesinizi çıkarmaktan çekinmeyin. Afganistan'daki kadınları o karanlıkta yalnız bırakmayın.