Kayıp yakınların eylemi 701'nci haftada: İktidar taleplere sessiz

  • 11:01 16 Temmuz 2022
  • Güncel
 
DİYARBAKIR - Kayıp yakınları, eylemlerinin 701’inci haftasında, iktidarın taleplere sessiz kaldığını, ancak hak arayanların her yerde mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla gerçekleştirdikleri eylemin 701'inci haftasında Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde  bir araya geldi. Eyleme, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUHAY- DER), Mezopotamya Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Derneği (MEBYA-DER) üyeleri ve çok sayıda kişi katıldı. 
 
'İktidar taleplere sessiz'
 
Eylemde ilk olarak konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, kayıp yakınlarının taleplerine iktidarın sessiz kaldığını söyledi. Abdullah, "Demokrasi ve insan hakları konusunda ne kadar geride bir yönetimle yönetildiğini görüyoruz. AİHM kararlarını uygulanmadığını Osman Kavala dosyasında gördük. Türkiye, uluslararası sözleşmelerde imzası bulunmasına rağmen şu an bu sözleşmelere uymuyor. Ancak bunun yanı sıra annelerin, hak arayanların sessiz kalmadığını görüyoruz. Bizler insan hakları savunucuları olarak her yerde mücadelemizi yükselteceğiz" dedi.
 
 Eylemde bu hafta, 20 Temmuz 1992 yılında İstanbul'da kaybettirilen Hasan Gülünay'ın hikayesi paylaşıldı.  Hasan'ın hikayesini, İHD Diyarbakır Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz okudu.
 
Hasan Gülünay'ın kaybedilişi
 
Hasan'ın 4 çocuk babası olduğunu hatırlatan Fırat, 20 Temmuz 1992 yılında inşaata gitmek için evinde ayrıldığını, daha sonra kendisinden haber alınamadığını söyledi. Fırat, şöyle devam etti: "Birsen Gülünay, eşinin eve gelmemesi üzerine önce kendi ailesine haber verir.  2 gün sonra da Sultanahmet Başsavcılığı'na başvuruda bulunur. Birsen Gülünay, eşi Hasan için gözaltında olabilir şüphesiyle Gayrettepe’deki Emniyet Şubesi'ne de başvurur ancak kendisine Hasan’ın gözaltında olmadığı bilgisi verilir. Daha sonra aile Hasan Gülünay’ın bulunması için İHD İstanbul Şubesi'nde açlık grevine başlar. Açlık grevi sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e dilekçe ile başvuruda bulunarak olayı duyurur. Açlık grevi sonrası aile Ankara’ya giderek Hasan'ın durumunu TBMM’ye taşır. Olaya ilişkin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ile görüşülür. Sezgin, aileye Hasan'ın durumunu araştıracağı sözünü verir ama sonradan aileye herhangi bir dönüş yapılmaz.
 
'Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler'
 
Hasan Gülünay’ın arkadaşı Erol Çam, İstanbul Gayrettepe Asayiş Şube’de gözaltındayken hücrelerden birinden 'Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler' diye sesler duyduğunu anlattır. Hasan’ın eşi Birsen bu bilgiler ışığında çalmadık kapı bırakmaz. Dönemin hükümeti SHP-DYP Genel Başkanları ve milletvekilleri ile görüşür. Aile, 1992 yılında TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunur. Savcılık 31 Ekim 2012 tarihinde 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dosyada takipsizlik kararı verir. Takipsizlik kararının ardından yapılan itirazlardan bir sonuç alamayan aile 2013 yılında Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunur. Anayasa Mahkemesi 21 Nisan 2016 tarihinde yaşam hakkı kapsamında etkili bir soruşturma yürütülme yükümlülüğünün ihlal edildiğine ancak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, zaman aşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi."
 
Açıklama, bir dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.