İzmir’de 14 Temmuz paneli: İşkence ve kimliksizleştirme politikası sürüyor

  • 15:24 14 Temmuz 2022
  • Güncel
 
İZMİR - Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde siyasi tutsaklara yönelik işkence ve buna karşı yürütülen direnişe ilişkin düzenlenen panelde, cezaevinin bir çeşit toplama kampı görevini aldığını anımsattı. Bir çeşit toplama kampı görevi gördüğü belirtilen panelde o süreçte yaşanan işkence ve kimliksizleştirme politikasının bugün  sürdüğüne dikkat çekti. 
 
Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ege Bölge Temsilciliği, Ege Tutukluk ve Hükümlü Yakınları Derneği (Ege-TUHAYDER), Anadolu Yakınlarını Kaybedenler Derneği (AN-YAKAYDER) öncülüğünde “Direnmek yaşamaktır” şiarıyla 14 Temmuz 1982’te Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşanan baskılar karşısında gösterilen direnişin yıldönümü dolayısıyla panel düzenlendi. HDP İzmir İl binasında düzenlenen panelin moderatörlüğünü DBP PM üyesi Hasan Hayri Konar yaparken, panele, Barış Annesi Medine Kaymaz, 78’liler Derneği’nden Timur Taşdemir, Ege TUHAYDER üyesi Sabahattin Yılmaz ve DBP MYK üyesi Mehmet Şirin Tunç katıldı.
 
‘Bu zulmü lanetliyoruz’
 
Panelde ilk önce Barış Annesi Medine Kaymaz söz aldı. Cezaevlerinde yüzlerce tutsağın ölüme sürüklendiğini söyleyen Medine, “Bu zulmü lanetliyoruz, o günden bugüne hapislerde zulüm devam ediyor. Su, elektrik parayla. 4 dakika konuşma hakkı veriliyor. Aramalar yapılıyor. Bilinçli olarak yapılan bu zulmü kabul etmiyoruz. Kalp krizi gibi çeşitli bahanelerle öldürüyorlar. Manisa’da tutsağa ilaç vermediler, kalp krizi dediler. O zaman devam eden zulüm, bu çağda da devam ediyor. Çocuklarımıza sahip çıkalım. Devlette vicdan yoktur ve faşisttir. Devlet var olduğu sürece Kürde zulüm etmiş. Tutsak  yakınları, şehit yakınları ayağa kalksın” ifadelerini kullandı.
 
‘İmralı tecridi sona ermeli’
 
İmralı Cezaevi’nde devam eden tecride değinen Medine, “Kürt halkının lideri 24 yıldır deniz ortasında, kimseyle görüştürülmüyor. Ne kadar insan varsa buna karşı çıkmalı. Bunca zulme karşı çıkılmalı. Çocuklarımızın ellerini tutmalıyız” dedi. Devletin çeşitli sebeplerle tutsakların ölümüne neden olduğunu, cenaze törenlerine müdahale edildiğini vurgulayan Medine, “Tüm anneler, eylemimize  destek olsun. Bizi ziyaret etsin. Binlerce tutsak var, dağlarda birçok gerilla var, binlerce göçmen var, bunların sebebi Türkiye’dir. Bizim başımız diktir” diye belirtti. 
 
‘Kürdistan ve Türkiye’nin kurtuluşu birbirinden ayrı düşünülemez’
 
Ardından söz alan 78’liler Derneği’nden Timur Taşdemir, solun kitleselleştiğini, ancak ortak bir cephe kuramamasından dolayı faşizme karşı direnişi sağlayamadıklarına işaret etti. Hem bölgenin hem de Türkiye’nin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğine dikkat çeken Timur, dernek olarak Maraş, Kızıldere katliamları gibi Diyarbakır Cezaevi ile ilgili de dosya hazırladıklarını sözlerine ekledi. Timur, “2007 yılında Cezaevi Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon, Diyarbakır çıkışlıları bularak görüşmeye başladı. Diyarbakır’da ancak 5 bin kişinin yattığı tespit edilebildi. 550 kişi ile görüşüldü ve kayda alındı. İzmir’ de 35 kişi var” diye konuştu. 
 
Dünya gündeminde yer aldı 
 
Mamak ve Metris cezaevlerinde ağır işkenceler yaşandığını, ancak komisyon çalışmalarının, Diyarbakır Cezaevi’nde,  yaşananların da üzerinde bir hak ihlali söz konusu olduğunun altını çizen Timur, “Türkleştirme, kişiliğin ve bir ulusun yok sayıldığı bir cezaevi. Toplama kamı işlevi görmüş bir cezaevi. Arkadaşların 20 yıl sonra bile travmaları gözleniyordu.  Dosyalar yurt dışına gönderildi. Bundan sonuç çıkmasını beklemiyoruz, ama dünya gündeminde yer etti. Bine yakın suç duyurusu verildi.  Cumhuriyet başsavcısı bunları kabul etti. İşkence izlerinin tespiti için ATK gönderildi ve tespit edildi. 50’den fazla insan hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Savcılık ısrar etti ancak çözüm süreci yerine çöktürme planı gündeme gelince savcı değişti ve bu konu kapanmış oldu.” 
 
‘Yüzleşmeden bu ülkeye barış gelmez’
 
Diyarbakır Cezaevi’nin bugün yıkılıp AVM yapılmak istendiğini ancak sivil toplum kuruluşlarının utanç müzesi olması için mücadele verdiğini belirten Timur, “Türkiye, Diyarbakır Cezaeviyle yüzleşmeden bu ülkeye barış gelmez” dedi. 
 
İşkence edenler MHP’lilerlerden oluşturuldu
 
Son olarak konuşan Sabahattin Yılmaz da, her 10 yılda yaşanan darbenin Kürt halkına yöneldiğini ifade ederek, Türkiye’nin kuruluşundan bu yana Kürtlere yönelik inkar, imha ve soykırım politikalarının devam ettiğini söyledi. Dönemin ulusal ve sınıfsal mücadelelerinin Türk ve Kürt gençlerinin etkilendiğini dile getiren Sabahattin, “Türkiye denetimine sağlayamadığı toplumları yok etme politikası gösteriyor. Bu süreç sonun en çok kitleselleştiği işçi sınıfına anlattığı sendikalaştığı bir döneme denk geliyor. Sistem kendini meşrulaştırmak için şehirlerde kaos yaratmaya çalıştı. Esat Oktay Yıldıran’ın tesadüfen getirilmediğini, Kıbrıs savaşında yer alan işkenceci idi. MHP’lilerden oluşturduğu timle direnenlere karşı işkencede bulundu” diye konuştu. 
 
Panel, Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan işkencenin anlatımıyla devam etti.