Adalet Nöbeti 8’inci ayını geride bırakıyor 2022-07-16 09:02:53   Şehriban Aslan-Medya Üren    DİYARBAKIR - Hasta ve infazı yakılan tutsaklar için başlatılan Adalet Nöbeti 8’inci ayını geride bırakırken, aileler verilen sözlerin yerine getirilmemesine tepkili. Nöbete devam edeceklerini vurgulayan aileler, seslerinin duyulmasını istiyor.    Cezaevlerinde tutulan hasta ve infazı yakılan tutsakların serbest bırakılması için ailelerin 16 Kasım 2021’de Diyarbakır Barosu’nda başlattığı Adalet Nöbeti, 9’uncu ayında. Baroda 4 ay devam eden Adalet Nöbeti, sonrasında Diyarbakır D Tipi Cezaevi, Adli Tıp Kurumu ve adliye binası önünde sürdürüldü.    Nöbette yer alan aileler her fırsatta, koşullar ne olursa olsun tutsaklar için direnmeye devam edecekleri mesajını yineliyor.    ‘Oğlumun infazı yakıldı’   Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde bulunan tutsak Aziz Tufan’a 6 yıl hapis cezası verildi. Aziz’in cezası 10 Temmuz’da bitmesi gerekirken, cezaevi müdürünün 3 gün öncesinde aileyi arayarak infazın yakıldığı bilgisini verdi.  Adalet Nöbeti’nde yer alan Aziz’in annesi Aysel Tufan, şunları söyledi: “Oğlum aynı zamanda hasta bir tutsak.  10 Temmuz’da cezası bitecekti ve tahliye olacaktı. Fakat beni arayıp infazı yakıldı dediler. Ben de bir anne olarak oğlumun ve arkadaşlarının sesinin duyurulması için Adalet Nöbeti’ne katıldım. Onun gibi yüzlerce tutsak var ve aynı sorunu yaşıyor. Mazeretlerle, anlamsız ve saçma sapan gerekçelerle cezaları uzatıyorlar. Bu adaletsizliğe karşı sesini yükseltenler bile saldırıya uğruyor. Türkiye’de Kürtler hakkında keyfi kararlar alınıyor. Bu nasıl bir hukuktur? Yeter artık! Yaptığınız bu zulmü kabul etmiyoruz” dedi.    ‘Direnişe devam’   Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Abdulhalim Kırtay’ın kızı Herdem Merwani ise nöbette 8 ayı geride bıraktıklarını dile getirdi. Herdem, “Çözüm için tüm siyasi partilerin kapısını çaldık. Bize söz verdikleri halde yerine getirmediler. Aslında isteselerdi çok hızlı bir şekilde bu konuya çözüm bulabilirlerdi. Ama ne yazık ki yaklaşımları bizi daha çok üzdü. Buna rağmen kendilerine çağrıda bulunuyoruz, harekete geçmek için geç olmadığını söylüyoruz. Bu sadece bir kaç ailenin veya tutsağın sorunu değil, herkesin sorunudur. Tüm tutsak aileleri ve halk bize destek vermelidir. Bugünlerde herkes tatilde ve biz sokaktayız, taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz ve ısrar ediyoruz. Cezaevleri sorunu büyük bir sorundur. Ne olursa olsun direnişimize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.   ‘Cezaevleri işkence yerlerine döndü’   Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) üyesi Meryem Soylu, cezaevinde bir yakını olmasa da nöbete destek verilmesi üzerinde durdu. Cezaevlerinde ağır hak ihlallerinin yaşandığını, bunun işkence boyutuna vardığına dikkat çeken Meryem, şu sözleri kullandı: “Yaşanan bu hak ihlallerinden en çok hasta tutsaklar etkileniyor. Son zamanlarda cezaevinden çıkan cenazeler ve işkenceler her şeyi gözle önüne seriyor. Tutsaklar tedavi edilmiyor, hastaneye götürülmüyor, kelepçeli ya da ağır koşullarda bırakılıyor. Tutsaklarımızın cenazesi cezaevlerinden çıkıyor. Bu uygulamaları, işkenceleri dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Bunların yanı sıra tutsakların cezaları işkence yerleri haline geldi. Bu adaletsizliklere karşı herkes sesini yükseltmeli. Herkes Adalet Nöbeti’ni desteklemelidir. Artık cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Bizim ve çocuklarımızın sesi duyulsun.”   ‘Duyarlı olunmalı’   Adalet Nöbeti’ne destek verenlerden biri de Müşeher Ülker. Cezaevinde bir yakınını bulunmadığını, fakat vicdani olarak kendini rahat hissetmediğinden nöbete destek verdiğini ifade eden Müşeher, şöyle konuştu: "Tutsakların aileleri her yerde adalet aradı ve aramaya da devam ediyor. Birçok ilden kalkıp Ankara’ya Meclis’e gittiler ve oradaki birçok yetkiliyi ziyaret ettiler. Söz veren herkes, bugün gözünü kulağını kapatmış durumda. Herkes kulağını kapattığından kaynaklı cezaevlerinden çocuklarımızın cenazeleri çıkıyor. Binlercesinin infazı yakıldı ve yakılıyor. Bu yaklaşım insanlıktan uzak bir yaklaşımdır. Tutsakların aileleri uzun süredir alanlarda direniyor. Şimdiye kadar büyük bir destek ve katılım olması gerekirken maalesef sayımız hep aynı kalıyor. Konuya duyarlı yaklaşmalı ve destek olunmalıdır.”