Devrimin sırrı: Jin jiyan azadî (6)

  • 09:01 22 Kasım 2022
  • Dosya
 
İşsizlik, yoksulluk, emek sömürüsünde çözüm: Mücadale
 
Dilan Babat
 
ANKARA - Emek alanında sömürünün odağında olan kadınlara dair konuşan Şaziye Köse, kadın yoksulluğundaki artışın bir çırpıda düzelmeyeceğine dikkat çekerken, çözüm yolunun da mücadele etmekten geçtiğine işarat etti. 
 
Erkek-devletin sermayedarı, savaşı besleyen politikaları, sadece küçük bir kesimi büyütürken, başta kadınlar olmak üzere toplumun diğer kesimini de yoksullaştırıyor. Derinleşen toplumsal, siyasi ve ekonomik kriz ortamında hedef alınan, önce kadınların yaşamı oluyor. Toplumsal alanda her türlü şiddeti besleyen bu krizlerin ekonomik boyutu ise kadınlara işsizlik, emek sömürüsü gibi şekillerde yansıyor. Tam da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar 21’inci yüzyılda kapitalizmin sömürge sistemine karşı bir araya gelerek emeğine de sahip çıkıyor.
 
“Devrimin sırrı: Jin jiyan azadî” sloganıyla hazırladığımız dosyamızın son bölümünde kadınların emek mücadelesini Halkların Demokratik Partisi (HDP) Emekten Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse ile konuştuk.
 
‘Cumhurbaşkanı yüzbinlerce işsizin çığlıklarına kulaklarını kapatıyor’
 
Türkiye’nin en can alıcı sorunlarının başında işsizlik, yoksulluk gibi konuların geldiğini söyleyen Şaziye, tüm Türkiye’de derin şekilde yaşanan yoksulluğun en çok da kadınları etkilediğini ifade etti. Şaziye, “İktidara geldiği 2002’den beri AKP, emekçilere dönük güvencesizleştirme, yoksullaştırma ve örgütsüzleştirme politikalarını esas almış ve almaya devam etmektedir. Saray iktidarı, tarafını her zaman olduğu gibi patronlardan yana kullanmıştır. Zam yağmurlarına vergi artışları eşlik etmekte, sarayın lüksü ve yandaşın karı garantiye alınmaktadır. İşsiz kalan yüzbinlerce yurttaşların çığlıklarına kulaklarını kapatan Cumhurbaşkanı, sarayın çevresine bakarak ülkenin adeta güllük gülistanlık olduğunu iddia ediyor. Saray iktidarı çıplak gerçeklere gözünü, kulağını kapatadursun, yurttaşlar, işsizlikten, yoksulluktan ve yoksunluktan intihar etmeye devam ediyor” dedi. 
 
‘Sorunlar hiç bu kadar yakıcı hale gelmemişti’
 
Şaziye, pazarda atılan çürük meyve ve sebzeleri toplayan kadınlara dikkat çekerken, şu değerlendirmeyi yaptı: “Cumhuriyet tarihi boyunca bu sorunlar hiç bu kadar yakıcı hale gelmemişti. Türkiye’de kadınların işgücüne ve eğitime katılım düzeyleri artış göstermekle birlikte kadın yoksulluğunun artarak devam ettiği göstergeler de mevcuttur. Kadınların geleneksel ev içi işlerinden sorumlu olmaları ve bunun sonucunda da işgücü piyasalarının dışında kalmaları, kadınların ücretsiz aile işçisi konumunda olmaları, kadınların düşük ücret ile niteliksiz işlerde çalışmaları, ücretten memnun olmamaları, tarım ve hizmet sektörlerinde yer alarak sanayi sektöründe işgücüne katılamamaları ve kazançlarının erkeklerden daha düşük olması yoksulluğun kadınlaşmasının en önemli göstergelerinden bazılarıdır.”
 
Kadınlar ve erkek arasındaki istihdam farkı
 
Kadın yoksulluğunun değerlendirilmesinde ön plana çıkan önemli bir hususun da kadınların çocuk, ev bakımı gibi işlerden sorumlu tutulması olduğuna vurgu yapan Şaziye, 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki bireyler ile çocuğu olmayan 25-49 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranlarının, kadın ve erkekler için birbirinden farklı olduğuna işaret etti. Şaziye, “Hanede 3 yaş altı çocuğu olan kadınlarda istihdam erkeklerin istihdamından yaklaşık üç kat daha az gerçekleşmektedir. Evde çocuk olmaması durumunda erkek istihdam oranlarında düşüş, kadın istihdam oranlarında da yaklaşık iki kat artış yaşandığı görülmektedir” sözlerini kullandı.
 
‘Bütün kesimler açlığa sürüklendi’
 
Yoksulluğun kadınlaşması araştırmalarına değinen Şaziye, şöyle devam etti: “Kadınlar ücretli bir işte çalışıyor olsalar dahi aldıkları ücret konusunda çeşitli sorunlar yaşamaktadırlar. TÜİK, Hanehalkı İşgücü Araştırması kapsamında elde edilen veriler kadınların kazanç memnuniyetlerinin erkeklere göre daha az olduğunu göstermektedir. Ayrıca herhangi bir kazancının olmadığını ifade eden kadınların oranı erkeklere göre daha fazladır. Bizim görüştüğümüz kadınlar da aslında bu kategorilere mensup. Bu çalışmalara dönük Kadın Meclisimiz çok geniş bir raporlama yaptı, kamuoyu ile paylaştı. Öne çıkan konular; yoksulluk, geçim sıkıntısı, gıdaya erişim, çalışma koşulları, ücret yetersizliği oldu. Yaptığımız çalışmalardan bu yana iğneden ipliğe günlük olarak uygulanan zamlar, faturalar, kiralar, enflasyondaki yükseliş karşısında eriyen ücretler toplumun aldığı ücretle yaşayan bütün kesimlerini açlığa sürükledi. Temel gıda maddelerine ete, süte, yumurtaya, peynire erişim artık bir hayal. Kadınlar çocuklarının beslenme çantasına yumurta bile koyamıyorsa, iktidar masallar anlatadursun acı olan gerçekliği kadınlar ve toplumun dar gelirli bütün bireyleri yaşamaktadır.”
 
‘Bütçelerde kadının adı yok’
 
Şaziye, savaşın krizleri büyüttüğüne de vurgu yaptı. “Ama kriz kimin için büyütülmektedir” diye soran Şaziye, “Sermaye cephesi açısından savaşlar karlılıktır” belirlemesinde bulundu. Savaşların işsizlik, yoksulluk, eğitime, sağlığa ulaşım kısıtlılığı gibi birçok yansımasıyla işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere ve çocuklara etki ettiğini dile getiren Şaziye,  “Krizlerin bedelinin bu kesimlere nasıl ödetildiğinin en önemli göstergesi ise her yıl yapılan bütçedir. Güvenlik ve savaş harcamaları en büyük payı almaktadır. Bu payın verilmesi demek kamu hizmetlerinden buraya pay aktarmak demektir. Bu ise kadınların eğitime, sağlığa kısacası kamu hizmetlerine ulaşamaması demek.  Zaten bütçelerdeki dağılımına bakıldığında bu çok açık görülmektedir. Bütçelerde kadının adı yoktur. Bunun için uzun yıllardır ‘kadın bütçesi’ için mücadele etmekteyiz” şeklinde konuştu.
 
‘Kapitalist sistemin yarattığı sorun’
 
25 Kasım’a giderken de kadınların yaşadığı şiddet türleri arasında hep var olan,  ancak son dönemde yarattığı yıkımla da büyüyen ekonomik şiddete yer veren Şaziye, “Elbette kadın yoksulluğunun ve bu yıkımın ortadan kaldırılması bir çırpıda, sadece emek komisyonunun çabalarıyla giderilebilecek bir durum değil. Bu içinde yaşadığımız kapitalist sistemin yarattığı bir sorun. Kolayca da ortadan kalkmayacak ama yapılabilecek bir şey yok mu? Var tabi. Yeni istihdam alanları açmak, ücretlerde ‘insanca yaşanabilecek’ artışlar, sosyal konutlar, çalışma saatlerinin düşürülmesi, temel yurttaşlık geliri verilmesi, faturaların ihtiyaç dahilindeki kısmının ücretsiz olması, bakım hizmetlerinin devlet eliyle sağlanması, bütçelemede kadınlara pay ayrılması için kadın bütçesi oluşturma ve pek çok başlıkta mücadele etmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
 
BİTTİ.